|
|
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Ekleyen |
|
|
***İnsanın fiil ve infial cihetleri*** |
|
|
1613 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 09.07.2006
|
En Son On: 12.03.2007 - 11:46
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
İnsanın fiil ve infial cihetlerini Bediüzzaman Hazretlerinin şu harika misâli ile daha iyi anlıyoruz:
Şeffaf parlak bir zerrecik, bizzat kendi başıyla kalsa bir kibrit başı kadar bir nur içinde yerleşmez. Fakat o zerrecik, Güneşe intisap edip ona karşı gözünü açıp baksa; o vakit o koca Güneşi ziyasıyla, elvan-ı sebasıyla, hararetiyle hattâ mesafesiyle içine alabilir. (Mektûbat)
Burada bir fiil, bir de infial ciheti var. Fiil ciheti, aynanın kendiliğinden parlaması, ışık saçması. Bu cihetle ayna, ışığın ve parıltının zerresine bile sahip değildir. Ama fiili kabul etme cihetiyle güneşin ışığını içine alabilmekte, onunla parlamakta, onunla güzelleşmektedir.
Bu ayna şuurlu olsa, kendisindeki bu güzelliğin, bu kemalin hep güneşten olduğunu ilân eder ve nefsini değil güneşi metheder. Yoksa o ışığı ve parlaklığı kendine mâl ederek gururlansa, mânen çok aşağılara düşer ve akşamın gelmesiyle de karanlıklar içinde perişan olur.
Dikkatimizi çeken bir başka nokta: Mesafesiyle içine alma.
Aynanın kalınlığı birkaç milimetre olduğu halde, kendini güneşe karşı tuttuğu anda, bir derinlik kazanıyor ve yüz elli milyon kilometrelik bir mesafeyi içine alabiliyor. Şimdi bu ayna, Ben yüz elli milyon kilometreyim. dese maskara olur; zira onun kaç milimetre olduğu herkesin malûmudur. Onda teşekkül eden derinlik, infial cihetiyledir.
***
Ayna kendisini iki metre ilerideki bir duvara karşı tutsa, onda iki metrelik bir mesafe teşekkül eder. Yüz metre ötedeki bir dağa karşı tutsa, içindeki mesafe yüz metre olur.
Hepimiz o ayna gibiyiz. Aklımızı, kalbimizi, hayalimizi neye karşı tutsak, değerimiz de, derinliğimiz de, kıymetimiz de ona göre oluyor.
Bu sırrı çok iyi bilen ve en ileri seviyede yakalayan büyük insanlar, kalplerini ancak Rablerine mahsus kılmışlar, akıllarıyla kâinattaki hikmetleri tefekkür etmişler ve hayalleri ancak ebedî saadet olmuş. Böylece yücelmiş, enginleşmiş ve derinleşmişler.
***
Biz fiil cihetimizle övünmeyi bir tarafa bırakıp infial cihetimize bakmalı, bizde icra edilen İlâhî fiilleri, bize yapılan ihsan ve ikramları tefekkür etmeliyiz.
Hayr-ı mahz olan vücudu sana giydiren Hâlık-ı Zülcelâl sana iştihalı bir mide verdiğinden, Rezzak ismiyle, bütün matumatı bir sofra-i nimet içinde senin önüne koymuştur. (Sözler)
İnsana mide verilmesiyle birlikte yeryüzü bir sofra gibi onun önüne konulmuş. Bu, insanın kendi mahareti değil, zira ne midesini, ne de o nimetleri kendi takdir etmiş ve yapmış. O halde, insan fiil cihetiyle değil, ancak infial cihetiyle bu şerefe ermiş bulunuyor; güneşi kalbinde taşıyan bir ayna gibi.
Bu misâle yenilerini ekleyebiliriz:
Ondaki bu kabiliyet ve bu istidat, şahsi gayretinin neticesi değil. Hepsi lütuf, hepsi ikram, hepsi ihsan.
SELAM VE DUA ILE
|
Ekleme Tarihi: 06.12.2006 - 20:48 |
|
|
|
5108 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 31.05.2005
|
En Son On: 21.01.2023 - 23:33
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Yüreğine sağlık Recebim...!
Ondaki bu kabiliyet ve bu istidat, şahsi gayretinin neticesi değil. Hepsi lütuf, hepsi ikram, hepsi ihsan.
|
Ekleme Tarihi: 07.12.2006 - 11:06 |
|
|
|
791 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 16.08.2005
|
En Son On: 10.06.2009 - 11:40
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
Yüreğine sağlık Recep abi...!
Ondaki bu kabiliyet ve bu istidat, şahsi gayretinin neticesi değil. Hepsi lütuf, hepsi ikram, hepsi ihsan.
|
Ekleme Tarihi: 16.12.2006 - 16:04 |
|
|
|
|
|
Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ßü$rA (34), varaka38 (51), hakancabuk (45), sivasliii (37), emr (47), SARUHAN® (40), nihal38 (41), muyyen (45), süpermen (52), mektup (49), yusufum_21 (42), gulden1996 (29), albeyim (50), eraykeso (36), kukner Ab (55), orhanuysal (41), ne olsun (53), Dalyam (43), resatdogan23 (51), mehmethoca (55), bySimyaci (45) |
|
|
|
|
|
|