0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » D U A L A R » Katran lekesi

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Ônder23 su an offline Ônder23  
Katran lekesi

569 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 27.10.2006
En Son On: 17.11.2016 - 13:20
Cinsiyeti: Erkek 
Aziz Üstadımın aziz hatırası olarak dimdik ayakta duran Barla''daki çam ve
katran ağaçları Ramazan ayının son günü yani 26 Aralık''ta meçhul failler
tarafından kesilmiş. 40 yıl önce mezar soygunculuğu yapan sırtlan soylu,
zifiri zihniyetli katran karası kalpli Nebbaşların, ebter fikirli Ebu Cehillerin
nesebi gayr-i sahih kalıntıları da tarihe kara bir leke olarak geçecek utanç
verici bir şenaati icra ettiler. İflas etmiş cebr-i keyf-i küfrilerinin ve
deccaliyetlerinin hıncını kalemle yenemedikleri, Üstadımın üzerinde zikir ve
tesbihat yaptığı korumasız iki ağaçtan çıkarmaya çalıştılar. Ne gam o iki
ağaç yine yerlerine dikilir. Bir zülm-ü mütehaccir heykellerin rağmına, onlar
zaten kalplere nezih masum ve mazlum olarak dikilmişlerdi.Üstadımızın
Eddaî''deki kerametini, geri zekâlı harifler bilmeden yerine nasıl
getirmişlerse, çam ve katran ağaçlarını kesmekle de yine kaderin kendileri
için hükmettiği ``ebterleşme ve köklerinden sökülüp atılma" sürecinin
başladığını yine bilmeden yerine getirmişler ve mü''minleri daha bir şevke
ve ümide sevk etmişlerdir. El-hak Üstadımın mezarını açıp, aziz naaşını
bilinmezliğe nakletmek Nurculuğa ne kadar zarar verebilmişse, bu iki
ağacın kesilmesi de onun binde biri kadar zarar verir. Yani, yolcu yoluna
devam eder.Resulullah Efendimizin (asm) hükümdarlara mektup
gönderdiği herkesce bilinir. Ve yine bilinir ki bu hükümdarlar içinde Sasanî
Kralı İran Kisrası Perviz, A''raf Sûresi 158. âyetin kendisine yazıldığı
namçe-i Peygamberîyi parça parça etmiştir. Bunun üzerine Resulullahın
``Ya Rab nasıl mektubumu paraladı, sen de onu ve mülkünü parça parça
et" diye beddua etmesi üzerine Perviz, oğlu Şirviye tarafından hançerle
parçalanmıştır. Bilahare Sasanî İmparatorluğu da Sad b. Ebi Vakkas
tarafından parça parça edildi. (Mektubat. 147)Bu olayı bilmeyen
bedbahtlar, ağaçları kökünden kesmekle kendi köklerine balta
vurduklarının bilincinde değillerdi herhalde? İnsanlara zulüm etmeleri
yetmemiş gibi, ağaçlara da zulmetmeye başlayan zalemeler elbette can
cekişmekte olan bir canavarın son salvoları gibi çırpınış içinde, acziyetten
kahrolup gideceklerdir. Kaleme karşı balta ile saldırmanın başka izahı olur
mu?Yine şunun da hatırlanmasında yarar var: Mekke''nin fethinden önce
Hudeybiye Muahedesi esnasında Fetih Sûresi 1. âyette geçen ``Hiç
şüphesiz biz sana apaçık bir fetih olarak (zafer yolunu tıkayan bütün
engelleri ve kapıları) fethettik/açtık" mealindeki âyetler inmeye başladı.
Vahiy, aynı zamanda ağacın altında yapılan biattan da bahsediyordu:
``Andolsun Allah, sana o ağacın altında biat ederken mü''minlerden razı
olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş ve üzerlerine `güven duygusu ve huzur''
indirmiştir. Ve onlara yakın bir fetihi sevap (karşılığı) olarak vermiştir." Bu
âyetler mü''minlere yakın bir fethi müjdelemiş ve fetih kısa zamanda
müyesser olmuştur. Bu âyette geçen güven ve huzur kelimelerinden
``Sekine" diye Üstadımız tarafından tâ 1935''lerde bahsedilmiştir. O korkulu
ve sıkıntılı Eskişehir hapsi ortamında 1400 sene gizli kalan Celcelutiye ve
Sekine hakikatını ilân etmiştir. Altı İsm-i Azamı ihtiva eden Sekine
duası/Cevşen-i kebirde mevcut ve malumdur. En korkulu ve en
me''yusiyetli bir zamanda bu duanın okunmasıyla Üstadımızın maddî ve
manevî tehlikelerden nasıl korunduğunu çoğumuz okumuşuzdur. En
ümitsiz zamanda Sahabelere gelen Fetih Sûresindeki Rıdvan ağacı
altındaki biat-kararlılık ve Allah''ın onlara verdiği Sekine, nasıl fethe
yakınlaştırmışsa, biz acize göre günümüzdeki Rıdvan ağacı fonksiyonunu
icra eden çam ve katran ağaçlarının altında içerdeki ve dışardaki tüm ehl-i
imanın biatleri, buluşmaları ve kaynaşmaları da inşaallah Allah''ın rızasını
celbedecektir. Ve son yılların zahiren kudretli ve dehşetli görünen çok
hizibler ve gizli komitelere karşı mü''minlerin hasseten Nur talebelerinin
Sekine vesilesiyle sekineye ve fethe nail olacaklarına işarettir,
inancındayız. 28. Lem''ada, Üçüncü Emare''de Sekine''den bahseden
Üstadımız akabinde İmam-i Ali''nin (ra) ``Vela tehşe" korkma demesini
zikretmesi de boşuna değildir. Bu tecavüzata maruz kalanlar elbetteki
korkmayacaklardır. Zaten Allah''tan başka kimseden korkmamak
mü''minlerin şiarıdır.``Zahiren küçük, fakat insafsız, vicdansız bir adamın
teşvikiyle ve iştirakiyle" Üstadımıza yapılan saldırı karşısında nasıl ki
``Maksat beni kızdırmak. Eski Said damarıyla o adamı kovmak ve mukabele
etmektir. Ancak o bedbaht bilmedi ki Said''in lisanında Kur''ân''ın
tezgâhından gelen bir elmas kılınç varken, elindeki kırık odun parçasıyla
müdafaa etmez... Kardeşlerine de tavsiyem budur ki zaruret-i katiye
olmadan onlarla uğraşmayınız. `Cevab-ül ahmak, es-sükut'' nevinden
tenezzül edip onlara konuşmayınız. Fakat buna da dikkat ediniz ki canavar
bir hayvana karşı kendini zaif göstermek onu hücuma teşyi'' ettiği gibi.."
şeklindeki ifadeleriyle müsbet hareketi terk etmemiş elimizde nur
olduğunu, odun veya topuz olmadığını belirtmişse, biz de bu odun kafalı
ve odun zihniyetli ağaç katillerine deriz ki: Elimizde elmas kılınç olarak
Risâle-i Nurlar var. Çekin kaleminizi gelin. Bizi tahrik ederek karanlık katran
karası emellerinize âlet ve malzeme yapamazsınız. Ağaç kesmekle kendi
kalaslığınızı ve odun fikirliliğinizi cihana ilân ettiniz. Size yakışan da buydu
zaten..Çam Dağındaki çam ve katran ağacı, hatırasıyla Nur Talebelerinin
yüzlerini ağartıyordu. Onu görenler ``Bediüzzaman gibi bir müfessirin her
yıl üç ay bu ağacın üzerinde yaşaması dünyanın neresinde ve kim olursa
olsun orijinal bir hadisedir" diye yabancı profesörlerin üniverite
kürsülerinden Risâle-i Nur okutma kararına vesile oluyordu. Ama böyle
masum bir hatırayı sinsice kesenler için fikir tarihinde alınlarında kara bir
katran lekesi olarak kalplerini olduğu gibi, yüzlerini de
karartacaktır.Kardeşlere önemli bir not: Her ne kadar biz mezkur iki ağacı
mukaddes bilip türbe haline getirmediysek de—yüzbin kere
haşa—birilerinin gözünde öyle gösterilmesi ve görünmesi kaderin bir
cilvesi olarak kesilmesine yol açmıştır. Tıpkı yukarıda bahsettiğimiz Rıdvan
ağacının bazı Müslümanlarca mukaddes bilinmesi üzerine Hz. Ömer (ra)
tarafından kestirilmesi gibi. Üzülmeye mahal yoktur. Kaldı ki o ağaçlar
yerlerine yeniden dikilir.
Ekleme Tarihi: 21.04.2007 - 22:46
Bu mesajı bildir   Ônder23 üyenin diğer mesajları Ônder23`in Profili Ônder23 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1544 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ilhan29 (55), bozadeniz (43), islamboy84 (40), küçük &t.. (49), teknur (50), hlim (51), veleye (60), Abdullah_78 (46), sefa60 (45), Gaziantepli (34), sivasliunsal (48), mcu (44), asess (45), akif21 (61), mimar_sophie (44), mamusali (49), Bilal_YETER (41), edare (42), terrazi (43), FaTMaNuR (60)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.59164 saniyede açıldı