0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » Tabiat Kanunları ve Mûcizeler

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Ônder23 su an offline Ônder23  
Tabiat Kanunları ve Mûcizeler

569 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 27.10.2006
En Son On: 17.11.2016 - 13:20
Cinsiyeti: Erkek 
Mâddi âlemde görülen varlıklar ve bu varlıkların olayları birtakım usullere, nizamlara tâbidir. Her varlığın bir hassası vardır. Bu hassalara "tabiat kanunları" denir. Cenâbı Hak, "kâinat" denilen varlıklar makinesini idare için, tabiat kanunlarını yaratmıştır. Varlıklar makinesinin her parçası, bu kanunlara bağlıdır. Varlıklar âleminin nizam ve irıtizamı, tabiat kanunları vasıtasıyla sağlanmaktadır.
Tabiat kanunları, hergün gördüğümüz, yaptığımız tecrübelerdir. Bunlara "İlâhî âdetler ve İlâhî sünnetler" adı verilir. Meselâ: Ateş yakar, su akar, ağaç büyür, güneş doğar, yağmur yağar, zehir öldürür, gibi.
Tabiî hâdiseler hakkındaki bilgilerimiz ya şahısların müşahedelerine veya başkalarının görgülerine dayanır. İster, tabiat kanunları diyelim, isterse İlâhî sünnetler adı verilsin, bu kanunlar, Allah’ın hikmeti gereğince, asla değişmez .

- Allah'ın âdeti (kanunu) öncedenberi hep böyle idi. Allah'ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. (36).

Maddî hayatta görülen hâdisler, maddî sebeplerden ileri geldiği gibi, bunlar üzerinde maddi olmayan sebeplerin de tesiri vardır. Kur'an-ı Kerim, bize, âdî sebeplerle beraber, maddî sebeplerin üstünde, bunların hepsine hâkim, İlâhî kudrete inanmayı da öğretmekte, herşeyin İlâhî iradeye bağlı bulunduğunu bildirmektedir.
Maddî hâdiseler, nasıl tabiat kanunlarına bağlıysa, mânevî âlemin de kendine mahsus kanunları vardır. Yerde ve gökte vukua gelen olayların kanunları nasıl değişmiyorsa, harikulâde haller de (Allah’ın tâyin ettiği zamanlarda peygamberlerin 'gönderilmesi gibi) değişmez kanunlara bağlıdır.
Karanlık geceleri aydın gündüzlerin takip etmesi, nasıl tabiat kanunlarından ileri geliyorsa, ufukların günah bulutlarıyla karardığı sıralarda hidâyet güneşinin doğması yani bir peygamberin gelmesi de İlâhî sünnetlerden ileri gelmektedir.
Kâinat dediğimiz varlıkları, nasıl İlâhî irade idare ediyorsa, hârikulâde haller de doğrudan doğruya Allah’ın iradesiyle olmaktadır. Şu halde, tabiî hâdiseler de, harikulâde haller de doğrudan doğruya Allah'ın iradesiyle vukua gelmektedir.
Peygamberlerde görülen hârikalara "mucize" adı verilir. Peygamberlik mucize ile anlaşılır.
Kur'an-ı Kerimde ve Peygamberimizin hadîslerinde, mucizelere "âyet ve burhan" denilmektedir. Cenâbı Hak, tabiat kanunlarını nasıl yaratmışsa, harikulâde hallerin kanunlarını da yaratabilir. Fakat, biz harikulâde hallerin sebeplerini bilemeyiz. Bunu, ancak, peygamberler anlar. İlâhî peygamberler, insanların bilemediğini bilir, göremediğini görür, duyamadığını duyar. Maddeler âlemini, değişmez kanunlara bağlamış bulunan Cenâb-ı Hak, peygamberlerini kuvvetlendirmek için, tabiî hâdiselerde de değişiklik yapabilir. Tabiî hâdiselerin sebeplerini de, tesirlerini de kaldırabilir. Böylece, tabiat kanunları dışında hârikaları yaratmış olur. Meselâ: Ateş, yakıcı bir madde iken, peygamber İbrâhim’i yakmamıştır .

- Biz de: Ey ateş! İbrahim’e karşı soğuk ol. selâmet ol! Dedik.
Mûcizeler, görünüşte tabiat kanunlarına aykırıdır. Her akıl da bunları kavrayamaz. Fakat, mucizeler doğrudur. Hakîkattir. Ancak, insanın bu mucizeleri kabul edebilmesi için, önce, Allah'ın büyük kudretine göremediği hakikatlere inanması lâzımdır. Kur’an-ı Kerim, harikulâde hallerin de mümkün olduğunu bildirmektedir; yalnız mucizelerin Allah tarafından gönderildiğini, peygamberlerin onları istedikleri zaman yapamadıklarını anlatmaktadır ,

- Onlar yeminlerinin en kuvvetlisiyle yemin ettiler ki, kendilerine bir âyet (mucize) gelirse muhakkak ona inanacaklar. De ki: Âyetler (mucizeler) yalnız Allah'ın elindedir. (Diledikleri) âyet gelse de onların îmân etmeyeceklerinin farkında değil misiniz? ''
Ancak mucizelere inanabilmek için, gösterilen delillerin son derece sağlam olması gerekmektedir. Şunu belirtmek yerinde olur ki, Peygamberimizin mucizeleri hakkındaki deliller, başka hâdiselerin tarihî delillerinden daha kuvvetlidir.
İnsanlar tarafından yapılması mümkün her tecrübeye "fen" adı verilir. Fennin uğraştığı saha, yalnız maddî hâdiseler sahasıdır. Fen, maddî sahada bir şeyin nasıl olduğunu inceler. Fakat, hiçbir zaman tecrübe sahasından dışarı çıkamaz. Çıkarsa, fen olamaz. Tecrübe edilmemiş konular, fennin sınırları içine giremez. Meselâ: Bir insan, fen bakımından, "melek yoktur!" dese, bu söz ilmî olamaz. Çünkü, fennin haricine çıkmış demektir. Tecrübe ile isbat edilemeyen bir şeyi inkâr etmek de, kabul etmek kadar, fenne aykırıdır. Fen, bir şeyi nasıl olabileceğini inceler. Fakat, niçin olduğunu "felsefe" ye bırakır. Halbuki insan, bir hâdisenin nasıl meydana geldiğini öğrenmekle beraber, niçin olduğunu da anlamak ister. Fen bir insanın dünyaya nasıl geldiğini anlatır. Fakat, niçin geldiğini bildiremez. Bu dünyaya her gelenin öleceğini bildirir. Fakat, nereye gideceğini kestiremez. Fen, hâdisenin yalnız şeklinden bahseder. Felsefe ise sebebini açıklar. Ancak, felsefenin de hududu akıldır. Aklın bulamayacağı konular, felsefenin yetkisi dışındadır. O zaman söz, "din"in olur. Din, Allah'ın bir ihsanıdır. Cenâbı Hak, insanlara aklın bulamadığı hakikatleri, peygamberleri vasıtasıyla öğretmiştir. Fennin dışında kalan, aklın sınırına giremeyen, felsefeyi âciz bırakan konular, dînin sahası içine girer. Ancak bu sahada çözülebilir
Ekleme Tarihi: 05.05.2007 - 12:01
Bu mesajı bildir   Ônder23 üyenin diğer mesajları Ônder23`in Profili Ônder23 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 918 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
zec (53), yesil07 (39), volkansav52 (40), bebecik1974 (50), mcamlica (38), serdar414 (47), musoylemez (56), KalpYapalim (32), gurbat (62), yasen (47), yilmaz (63), kenzularsh (40), srknsrt (51), puma (54), mazpolat (67), pskofb (38), akaasa (49), oguzy (74), arkadasim (51), Mecnun2000 (55), sarenge (44), SarCopTeS (43), halil40 (36), belan08 (47), halil_10 (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.63737 saniyede açıldı