0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Allah (c.c) Yapacaklarimi Biliyorsa Benim Ne Suçum Var ?(cevap)

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 4 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
SaYaCGIN su an offline SaYaCGIN  
Allah (c.c) Yapacaklarimi Biliyorsa Benim Ne Suçum Var ?(cevap)

Admin
1760 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.09.2004
En Son On: 24.01.2016 - 02:39
Cinsiyeti: Bayan 
Bu soruyu soranlardan bazıları, hem samimi değil, hem de Türkçe bilmiyor... Bu iki hususu açıkladıktan sonra sorunun cevabına geçmek istiyorum.



Soru sahibi niçin samimi değil? Önce onu açıklayayım: her insan vicdanen bilir ki, kendisinde iki ayrı hareket, iki ayrı fiil söz konusu. Bir kısmı ihtiyarî, yani kendi isteğiyle, iradesiyle ortaya çıkıyor. Diğer kısmı ise ızdırarî; yani tamamen onun arzusu, iradesi dışında cereyan ediyor.

Meselâ; konuşması, susması, oturması, kalkması birinci gruba; kalbinin çarpması, boyunun uzaması, saçının ağarması da ikinci gruba giren fiillerden. O birinci grup işlerde, istemek bizden, yaratmak ise Allahtan. Yâni, biz cüzi irademizle neyi tercih ediyor, neye karar veriyorsak Cenâb-ı hak mutlak iradesiyle onu yaratıyor. İkinci tip fiillerde ise bizim irademizin söz hakkı yok. Dileyen de yaratan da Cenâb-ı Hak. Biz bu ikinci gruba giren işlerden sorumlu değiliz. Yâni, âhirette boyumuzdan, rengimizden, ırkımızdan, cinsiyetimizden yahut dünyaya geldiğimiz asırdan sorguya çekilmeyeceğiz.

İşte soru sahibi bu iki fiili bir sayma gafleti içinde. Gelelim asıl büyük hataya: Adam, yaptığı bütün müspet işlere sahip çıkıyor, ben yaptım, ben kazandım diye göğsünü gere gere anlatıyor bunları... Ama, sıra işlediği günahlara, yaptığı hatalara, ettiği zulümlere gelince kadere yapışıyor: Kaderimde bu varmış, diye işin içinden çıkmaya çalışıyor. Evine giren hırsızı mahkemeye verirken kaderi unutuyor.

Bu adam diyor, Benim evime girdi, şuyumu çaldı, buyumu gasp etti. Hırsızın: Ben masumum. Benim kaderimde soymak, bu zatın kaderinde de soyulmak varmış. şeklindeki müdafaasına kızıyor, köpürüyor, çıldıracak hâle geliyor!.. Ama, sıra kendi işlediği günahlara gelince, utanmadan ve sıkılmadan o hırsızın müdafaasına sarılabiliyor!..

Böyle birisiyle, kader konusunu ciddî mânâda konuşmak mümkün mü? Gerçek şu: Biz her türlü işimizde, fiilimizde kaderin mahkûmu değiliz. İhtiyarî fiillerde, yani kendi irademizle yaptığımız işlerde serbest bırakılmışız. Bunu vicdanen biliyoruz. Bu fiillerde isteyen biziz, yaratan ise Cenâb-ı hak...

Zaten dünyaya imtihan için gönderilmiş olmamız da bunu gerektirmiyor mu? İmtihana giren bir aday dilediği salonda imtihan olamaz. İmtihanı istediği saatte başlatamaz ve sona erdiremez. Soruların puanlamasını kendi tayin edemez. Bütün bunlar, onu imtihan eden kimsenin tayini ve tespiti iledir. Fakat, imtihan başladıktan sonra, cevapları dilediği gibi verir. İmtihan süresince kendisine müdahale edilmez. Aksi hâlde buna imtihan denmez.

Şimdi, şu sorunun cevabını arayalım: İnsanlar bu dünyada kendi amel defterlerini diledikleri gibi doldurmuyorlar mı? İlâhî emir ve yasaklara uyup uymama konusunda serbest değiller mi? O hâlde, bu adamlar neyin davasını görüyorlar?!.. Bir yandan, işledikleri günahların sorumluluğundan kurtulmak için iradelerini inkâra kalkışıyor; diğer yandan, meselâ, pencerelerini taşlayan ve Allahın sorumlu bile tutmadığı, küçük bir çocuğu dövmekten de geri durmuyorlar. Bu sahne onları sorumlu kılmaya ve utandırmaya yetmiyor mu?

Bu soruyu soranlardan bazılarının Türkçe bilmediğinden söz etmiştik. Geliniz bu soruyu dilbilgisi yönünden inceleyelim: Mâdem Cenâb-ı Hak, ezelî ilmiyle benim ne yapacağımı biliyor, öyleyse benim kabahatim ne?

Bu cümlede iki tane fiil geçiyor: biri, yapmak, diğeri bilmek. Yapmak fiilinin öznesi: ben. Bilmek fiilinin öznesi: Cenâb-ı Hak. Yâni soru sahibi, Ben yapıyorum, Allah da biliyor. diyor. Ve sonra bize soruyor: Benim kabahatim ne? Ona nazikane şu cevabı veriyoruz: Senin kabahatin o işi yapmak.

Bu konuda Nur Risalelerinden Sözler adlı eserde şu tespit yapılır: Kader, ilim nevindendir. İlim, malûma tâbidir. Yani nasıl olacak, öyle taallûk ediyor. Yoksa malûm, ilme tâbi değil. İlim, bilmek ya da bilgi mânâsına geliyor. Malûm, bilinen, âlim ise bilen, yahut bilgin. Bu kaideyi bir misâl ile açıklamaya çalışalım. Meselâ, ben bir gencin fen fakültesinde okuduğunu bilmiş olayım. Bu bilgim ilimdir. Malûm ise, o gencin o fakültede öğrenci olduğu. İşte, benim ilmim bu malûma tâbidir. Yani o genç fen fakültesinde okuduğu için, ben de onu öylece bilirim.

Misâller çoğaltılabilir.

Madem Cenâb-ı Hak benim ne yapacağımı biliyor, denilmekle, Allahın âlim olduğu, soru sahibinin ise, o fiili yapacağı peşinen kabul edilmiştir. İşte o adamın, söz konusu fiili işlemesi malûm, Allahın, bunu ezelî ilmiyle bilmesi ise ilimdir. Ve bu ilim, malûma tâbidir.

Yukarıda, Sözlerden naklettiğimiz cümlelerin devamında da şöyle buyurulur: Yani ilim desâtiri; malûmu, haricî vücut noktasında idare etmek için esas değil. Çünkü malûmun zâtı ve vücud-u haricîsi, iradeye bakar ve kudrete istinat eder.

Bilindiği gibi, bir şeyi, bir hâdiseyi yahut bir fiili bilmek, onun fâili olmak için yeterli değildir. Bir misâl: Konuşmayı herkes bilir. Ama, bir insan bu işe teşebbüs etmedikçe ve konuşma fiilini işlemedikçe onun konuştuğundan söz edebilir miyiz?

Bir başka misâl: Allah Resulü (a.s.m.) İstanbulun fethini müjdelemiştir. Ama, fetih fiilini sultan Mehmet işlediği için fatih unvanını o padişaha veririz. İstanbulu, peygamber Efendimizin(a.s.m.) fethettiği gibi bir iddiada bulunmayız.

Demek ki, fâil olmak için fiili bilmek yetmiyor. Onu irade etmek, bizzat teşebbüs etmek ve işlemek gerekiyor. İşte Allah, insanın bütün amellerini, bütün fiillerini bilir. Ama, iradesini ve kuvvetini sarf ederek o işi yapan insandır ve her türlü sorumluluk da ona aittir.

Daha önce de belirttiğimiz gibi; kul, kendi cüzi iradesini, -hayır olsun, şer olsun- hangi işe sarf ederse, Cenâb-ı Hak onu yaratır. İstemek kuldan, yaratmak Allahtandır. Fakat, bütün fiilleri Allahın yaratması, insanı sorumluluktan kurtarmaz... İnsana kuvvet ihsan eden, her türlü imkânı bağışlayan Allahtır. Kul bu imkânı, bu kuvveti onun rızasına aykırı olarak kullanırsa elbette sorumlu olur, suçlu olur.

Şöyle bir düşünelim: Bir emniyet mensubu, yetkisini ve silâhını kötüye kullanarak birisini haksız yere vursa, devlete mi katil denilecektir, yoksa o görevliye mi? Şüphesiz, katil o görevlidir!.. Şimdi bu görevli, Ben o suçu devletin imkânlarıyla işledim. Ne kendi silâhımı kullandım, ne de kendi mermimi. şeklinde bir özür beyan edebilir mi?



Anahtar Kelimeler : cüz'i irade,külli irade,irade,cüz'i ihtiyar,külli ihtiyar,kader,imtihan

Alaâddin Başar (Prof. Dr.)
Ekleme Tarihi: 06.06.2007 - 22:54
Bu mesajı bildir   SaYaCGIN üyenin diğer mesajları SaYaCGIN`in Profili SaYaCGIN Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
SuMeYRa su an offline SuMeYRa  

1576 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 14.11.2004
En Son On: 11.11.2012 - 22:24
Cinsiyeti: Bayan 
Ablam, mevla razi olsun cok güzel bir konu.

Itikata Ehl-i Bid'at olanlar vardir. Bunlardan Mu'tezile kesinlikle akli savunurlar.
En önemli delil Akildir ve kaderi inkar ederler.

Cebriye ise tam kadercidir. Insanin irade hürriyeti, secme imkani ve fiil gücü bulunmadigini, insan fiillerinin gercek failinin Allah oldugunu, kulun Allah tarafindan önceden takdir edilmis bulunan isleri yapmaya mecbur oldugunu savunur.

Ozaman imtihana ne gerek vardi? Allahu Teala bizi imtihana tabii tutarmiydi?
Hayir..

Allah zülcelal kimsenin kötülügünü istemez.
Insanlarda irade vardir.Irade dogrultusunda kisi yolunu kendi cizer.

Örnegin: Ayse bizi yemege davet etti. Gitmekte gitmemekte kendi elimizde.
Eger gidersek, mevla hazretleri yazdigi icin gitmeyiz. Ama rabbimiz bizim oraya gidecegimizi bilmektedir.

Eklemen icin tekrar tesekkürler. Rabbim insaAllah bilmeyenlere bu konuyu vesile kilsin.

Dua ile




Bu mesaj 1 kez ve en son SuMeYRa tarafından 06.06.2007 - 23:12 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 06.06.2007 - 23:12
Bu mesajı bildir   SuMeYRa üyenin diğer mesajları SuMeYRa`in Profili SuMeYRa Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
YALNIZ_KURT su an offline YALNIZ_KURT  

843 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 28.03.2007
En Son On: 30.11.2010 - 15:52
Cinsiyeti: ----- 

Ekleme Tarihi: 07.06.2007 - 01:26
Bu mesajı bildir   YALNIZ_KURT üyenin diğer mesajları YALNIZ_KURT`in Profili YALNIZ_KURT Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
der_ya su an offline der_ya  

875 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.05.2007
En Son On: 22.01.2010 - 17:46
Cinsiyeti: ----- 
TAHIRUL MEVLEVENIN GÜZEL BİR SÖZÜ VAR KONUYA İLİŞKİN;'ALLAHIN İMTIHANI BİZİ BİLMEK İÇİN DEĞİL,BİZİ BİZE BİLDİRMEK İÇİNDİR'

YANI RABBIM BİZİ BİLİYOR FAKAT BİZİ KENDIMIZE GÖSTERMEK İÇİN İMTIHANA TUTUYOR VE IRADE VERIYOR..ZİRA BU TÜRLÜ OLSAYDI YARIN HESAP GÜNÜNDE DİYEBILIRDIK;_ALLAHIM SEN BIZI HIÇ DENEMEDIN KI NERDEN BILIYOSUN BELKI IYI BIR KUL OLABIKIRDIK...

BUNUN GIBI O ZATEN ALİMDIR EZELDEN EBEDE HERSEYI BİLİR FAKAT BIZ KENDIMIZI BILMIYORUZ....Allah Razı Olsun
Ekleme Tarihi: 07.06.2007 - 07:17
Bu mesajı bildir   der_ya üyenin diğer mesajları der_ya`in Profili der_ya Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1383 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
bahar61 (48), ebrar22 (52), muzo 02 (53), abdulberr (57), Sakarya5461 (54), canan85 (39), Abdulkadir056 (27), Alaaddin_E (51), betus86 (38), zeynepcik (41), halebi (40), ammarh. (58), hatice gönül (39), karamurad (57), erens (42), ZeYD-CaN (37), pazarci (40), bkaya85 (39), can38 ()
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.97741 saniyede açıldı