0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » YÖNEL ALLAH'A ,NEFSİN OLMASIN SANA ENGEL...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Ukab su an offline Ukab  
YÖNEL ALLAH'A ,NEFSİN OLMASIN SANA ENGEL...

575 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.01.2007
En Son On: 05.02.2010 - 15:42
Cinsiyeti: Erkek 
Kalpte hâsıl olan en kuvvetli tesir, hâtıralardır. Bunlar, düşünce ve zikirden hâsıl olan şeylerdir. İşte bunlara HÂTIRALAR denir. Kalp, hâdiseleri unuttuktan sonra hatırlar.
İradeyi tahrik eden, bu hâtıralardır. Zira niyet, şuur, irade ve azim bir şey hatırlandıktan sonra olur. Hâtıra ise arzuyu tahrik eder. Arzu azmi, azim niyeti, niyet de vücût âzâlarını harekete geçirir ve hâdise olur. İyiliğe davet eden hâtıralara İLHAM denir.
Kötülüğe davet ve teşvik eden hâtıralara da VESVESE diyebiliriz. İlham, kalbe melek vesilesi ile gelir. Vesvese ise, şeytan vesilesi ile gelir.
Kalp, yaradılış itibariyle eşit bir şekilde hem meleğin ilhamını hem de şeytanın vesvesesini kabul edecek bir hâldedir. Kalp, meleğin ilhamını kabul edip hayra yönelirse, vücut âzâları da aynı şekilde hayra ve Hakk'a itaate yönelir. Eğer kalp, şeytanın vesvesesine ve dürtmesine uyacak olursa, isyana, inkâra ve kötülüklere yönelir ki, bunun da ne dünyada ne de âhirette sonucu iyi olmaz.
İnsan şehvet ve gazapla nefsine uyarsa, bu uyma neticesinde şeytanın kendisine musallat olmasına sebep olur. Bu nedenle de kalp, şeytan için barınacak yer olur. Zira nefse uymakla, kalp (gönül) penceresini şeytan tarafına açmış oluruz ki, böylece kalpte nur olmaz. Orada muhabbetullah, marifetullah ve ihlâs mevcut olmadığından böyle bir kalbe Allahu Teâlâ tecelli etmez, ondan feyzini ve kalp huzurunu alır. Kalpte mânevî bir boşluk, sıkıntı ve bunalma olur; hiçbir şeyden tatmin olmaz.
Özellikle günümüzde bu durumun örnekleri çoktur. Kalbini ve aklını kötü düşüncelerle, şehvetle, öfkeyle meşgul eden, nefsine ve şeytana uyan kimseler, kadın veya erkek, genç veya yaşlı olsunlar, kendilerini tatmin edememektedirler. Âşık olan bir genç, istediği kızı alamayınca onu kaçırma planları yapar, ya da onun bir başkasına yâr ve eş olmasını istemez. Kızın ailesinden intikam almak hevesinde olur.
Ya da kızın başka bir isteyeni varsa, ikisine birden kötülük yapmak ister. İşte bütün bu hâdiseler, o gencin, zihnindeki ve kalbindeki şeytanî ve nefsânî arzularına uyması sebebiyle olmaktadır.
Bir kul için önünde iki yol vardır. Birinci yol, hak yoldur; Yüce Rabbi Allah'ın emir ve yasaklarına uymaktır. Âhiret hayatına hazırlanmaktır. İkinci yol ise, bâtıl yoldur. Bu da şeytanın yoludur ki, insanın dünya ve âhiret hayatını mahveden işleri ona yaptırmak istemesidir. Bu yolun sonunda cehennem azabı vardır. Bizlere sayısız nimetler veren Allahu Teâlâ bizleri yoktan var etmiştir. Bizlere bir ömür bahşetmiş, nefes ve hava nimetini, rızık nimetini, gökten yağmur ve kar rahmetini vermiş, yerden ise, çeşitli şekil ve renkte nebatlar çıkarmıştır. Ayrıca birçok hayvanatı bizim emrimize âmade kılmıştır.
Biz, insanlar ve cinler âlemi, boşuna yaratılmadık. Kulluk vazifesi ile mükellefiz. Kur'an–ı Kerîm'de: "Ben insanları ve cinleri ancak beni bilsinler ve bana ibadet etsinler diye yarattım." buyruluyor. Demek ki, bizim diğer varlıklardan ve hayvanattan bir farkımız da, ibadetle yükümlü olmamızdır. Hayvanlarla insanlar arasındaki fark ibadettir. Çünkü hayvanlar da yer, içer, uyur, rızkını arar, çiftleşir, kendilerine yuva yapar ve sonuç da ölürler.
Allahu Teâlâ kime yardım eder de şehvetini itidal (ölçülü) üzere bulursa, o kimsenin şehveti onu kötülüğe davet etmez. Ne zamanki nefsânî arzulara uyularak dünya sevgisi kalpte artarsa, şeytan vesvese için yol bulmuş olur. Ne zaman ki kalp, Yüce Allah'ın zikri ile meşgul olursa, şeytan uzaklaşır. Hemen yerini melek alır ve ilhama başlar. Burada en önemli yardımcı kuvvet, tefekkür edip Rabbimizin yarattıklarından ibret almamızdır. Bununla ilgili bir âyet–i kerime şöyledir:
"Takvaya erenlere şeytandan herhangi bir dürtü iliştiğinde iyice düşünürler, basiretlerine sahip olurlar."

Vesvese veren şeytan üç türlüdür...

Peygamber Efendimizin hadisleri ışığında açıklanan üç çeşit "vesvese şeytanı" mevcuttur. Bunlardan iki tanesi ibadet hakkında, diğeri ise, genel olarak kötülüğe teşvik edendir. Müslim'de rivayet edilen bir hadis–i şerifte Amr b. As Radıyallahu Anh, Resûlü Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e:
"Yâ Resûlullah! Şeytan benimle namaz arasına girdi." deyince Allah'ın resûlü:
"O Hanzeb adında bir şeytandır. Onu sezdiğin zaman Allah'a sığın ve sol tarafına üç kere tükür." buyurdu.
Amr b. As Radıyallahu Anh:
"Ben de öyle yaptım ve Allahu Teâlâ o şeytanı benden uzaklaştırdı." dedi.
Bu "Hanzeb" adındaki vesvese veren şeytan, hadis–i şerifte zikredildiği gibi ibadet konusundadır. Namaz kılan kişilerin ihlâsını bozmak, hangi namazı kıldığını şaşırtmak, dünyalık düşünce ve telâş verdirerek onları yanıltmak ve böylece müslümanları namazdan soğutmak amacındadır. Yine Tirmizî'nin naklettiği bir başka hadis–i şerifte Übey b. Ka'b Radıyallahu Anh, Allah'ın resûlü Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle dediğini rivayet eder:
"Abdest alınırken, abdestte musahhar (görevli) Velhan isminde vesvese veren bir şeytan vardır. Onun şerrinden Allah'a sığının."
Bu Velhan ismindeki vesvese veren şeytan da genellikle tuvalet ve banyolarda ya da hamamlarda bulunur. Bunun işi de temizlik konusunda müslümanı şüphe ettirmektir. Abdesti alıp almadığını, yellendiğini, sürekli idrarının damladığını veya suyun çok soğuk olduğunu üşüyüp hasta olacağını söyler ve bunun gibi vesveseler verir. Mü'min kişi, Eûzübesmele çekip ihlâs–ı şerifi okursa, bundan biiznillah kurtulur.
Diğer bir âyet–i kerîmede ise:
"Vesvese veren Hannas'ın şerrinden Allah'a sığınırım. Öyle ki o, insanların kalplerine vesvese verir. Cinlerden de, insanlardan da olur." buyrulur.
Yukarıdaki âyetlerden de anlaşıldığı gibi üçüncü olarak vesvese veren şeytan da Hannas'tır. Bunun da görevi her türlü fuhşiyatı, azgınlığı ve şerri insana iyi gösterip, onların günaha ve azaba düşmelerine sebep olmaktır. Yine Nesâî'deki Sübre b. Ebû Fakihe'den rivayetle Allah'ın resûlü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurur:
"Şeytan insanoğlunun çeşitli yollarında oturur. Önce İslâm yolu üzerinde oturur ve: "Ananın babanın dinini terk edip müslüman mı olmak istersin?" der. İnsan bu hususta şeytana isyan ederek müslüman olunca, bu defa hicret yolu üstüne oturur ve: "Şu vatanını, şu havayı terk edip nereye gidiyorsun?" der. İnsanoğlu burada da onu dinlemez ve hicret eder. Sonra cihad yolu üstüne dikilir ve kişiyi harpten men etmek için çalışır ve: "Harp öldürmek ve ölmek değil mi? Neticede ailen ve servetin başkalarına intikal edecek değil mi?" diyerek insanı cihaddan alıkoymak ister. müslüman bunu da dinlemez ve cihada gider. Kim bu şekilde hareket ederek ölürse, Allahu Teâlâ'nın cennetini hak etmiş olur."
Diğer bir hadis–i şerifte ise, yukarıdaki olayın tam zıddı bir durum vardır. Buhârî, Numan b. Beşir Radıyallahu Anh'dan şöyle rivayet eder:
"İsrailoğullarındaki bir rahibi aldatmak için, şeytan şöyle bir çare düşündü. Zengin ailenin güzel bir kızını şeytan çarpar ve onu saralandırır. Çaresinin rahipte olduğu yönünde onlara vesvese verir. Onlar da rahibe gelirler. Rahip önce onları kabul etmezse de sonra ısrarlarına dayanamayarak kabul eder. Bu defa şeytan rahibe döner ve ona vesvese verir ve kız ile birlikte olmasını söyler. Rahip de kız ile birlikte olur. Şeytan rahibe: "Rezil olacaksın, bunun çaresi kızı öldürmendir." der. Rahip de kızı öldürür. Bunun üzerine şeytan rahibe kızı defnet, geldikleri vakit "Öldü." dersin, diye vesvese verir. Rahip aynı şeyi tatbik eder. Bu defa şeytan kızın anne ve babasına döner, onlara da vesvese verir ve şüphelendirir.
Gelir bakarlar, gerçekten kız ölmüş; fakat öldürülmüş. Bunun üzerine rahipten kızın ailesi intikam almak üzere iken şeytan rahibe gelerek: "Bütün bu işleri yapan benim. Sen bana iki kez secde et, ben de seni kurtarayım." der. Rahip de iki kez secde edince, şeytan: "Ben senden beriyim." der."


EsSelam Aleykum...

Ekleme Tarihi: 05.09.2007 - 18:53
Bu mesajı bildir   Ukab üyenin diğer mesajları Ukab`in Profili Ukab Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1334 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.78725 saniyede açıldı