0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » İBRET TABLOLARI » Rıza-yı İlâhî'ye dair bir Kıssa

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
Rıza-yı İlâhî'ye dair bir Kıssa

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 



Birisi gelir Cüneydi Bağdadi'ye sorar: "İhlası kimden öğrendiniz? " Cevap şöyledir: Mekke-i Mükerreme'de harçlıksız kalmıştım. Basra'dan para bekliyordum, ama gelmemişti. Saçım sakalım çok uzamıştı. Bir berbere girdim." Peşin peşin söyleyeyim param yok " dedim,"Allah rızası için saçlarımı düzeltebilir misin?" Berber o anda mevki sahibi birini traş etmekteydi. Onu bırakıp beni traş etmeye başladı. Adam itiraz etti. Berber "Kusura bakmayınız efendim" dedi, "sizi ücret mukabilinde traş ediyorum. Ama, bu genç Allah rızası için istedi." Berber dahasını da yaptı,bana harçlık verdi. Aradan birkaç gün geçti, beklediğim para geldi. Ona bir kese altın götürdüm. "Asla alamam" dedi. "İnan Allah'ın rızası daha değerli."
Ekleme Tarihi: 25.02.2008 - 23:59
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Kardes Selam ve dua ile


Allah Rızası Su ve Sinan
İstanbul devamlı bir su problemi içerisindedir.Bu problemin çaresi asırlar önce Kanuni zamanında Mimar Sinanın günlerinde konuşulmuş ve en büyük çare Sinanla bulunmuştur. İstanbulun o günkü nüfusu çoğalınca Kanuni Sultan Süleyman Sinanı çağırır der ki:
Mimarbaşı halkımız su ihtiyacı içinde. Bir at yükü suya çok miktar akçe ödüyorlar. Acaba halkımızın bu su ihtiyacını karşılamak için birşeyler düşünmez misiniz?
Mimarbaşı der ki:
Sultanım siz müsaade buyurun ben İstanbulun çevresini bir dolaşayım dışarıda mevcut suları İstanbula getirmenin mümkün olup olmadığını bir inceleyeyim ve ondan sonra size bir cevap veririm. Ve Sinan Ağa atına biner yanına yardımcılarını da alır çekmeceden başlayarak kıyıları dolaşır Beşiktaşa kadar İstanbulun kıyılarında dereleri akan suları tespit eder.Bu suların önü örüldüğü baraj yapıldığı takdirde nereye kadar yükselir nereden nereye kemer yapılarak İstanbula getirilebilir bunun günlerce hesabını yapar ve Kanuninin huzuruna çıkar.
Sultan sorar:
Mimarbaşı İstanbula su getirmek mümkün müdür?
Mimarbaşının cevabı:
Belki sultanım mümkündür. Ancak çok ağır bir şartı var.
Nedir o mimarbaşı?
Sultanım altın dolu keseleri uç uca dizmek şartıyla ancak İstanbula su gelebilir.
Kanuninin cevabı şu olur:
Mimarbaşı sen İstanbula su getirmenin mümkün olup olmadığını söyle. Eğer mümkünse ben keseleri uç uca değil yan yana dizmeye razıyım.Bunun üzerine Mimar Sinan kolları sıvar ve İstanbulun dışındaki suları Kağıthane civarında belli yerlerde toplar oradan da dere içlerine büyük geçitler yaparak İstanbula getirir ve şehrin belli meydanlarında umumi çeşmeler yaparak suyu akıtır. Bu çeşmelerin tamamı da kırkı bulur. Ve Kırk çeşme suları akmaya başlar.O güne gelinceye kadar musluk gibi bir adet olmadığı için sular boşa akıp gitmektedir. O gün çok pahalıya mal olan suyu artık bostanlara yollara akıtmak istemezler ve ilk defa İstanbulda lüle dedikleri musluğu
çeşmelere koyuyorlar. Su böylesine pahalıya geldiği ve kıymet kazanmaya başladığı için Kanuni bir ferman çıkarır der ki: İstanbul meydanlarındaki umumi çeşmeler halkın malıdır. Hiç kimse bu çeşmelerden gizlice yeraltından evine su alamayacaktır. Bu umumi kaidenin bir istisnasını da koyar Kanuni. Oda özel olarak Sinana iletilir. Denir ki: Sen İstanbula böylesine güzel bir çalışma sonunda kırk çeşme sularını getirdin. Sen evine özel olarak bir lüle su alabilirsin. Ve Süleymaniye civarındaki meydan çeşmesinden Sinanın evine özel olarak yol yapılır ve su akıtılır. Böylece Mimar Sinan evinde özel suyu olan tek kişi olur. Mimar Sinan Åzehzadebaşı Camiini Süleymaniye Camiini ve Edirnedeki Selimiye Camiini yaptıktan -sonra yaşlanır. Devir hep öyle geçmemiştir. İtibarının yüksekte olduğu devirde kendisinin kıymetini takdir edenler bir bir bu dünyadan göçmüşlerdir. Kanuni vefat etmiştir yerine başka padişahlar geçmiştir. Ve Sinan 99 yaşına gelmiştir. çevresindeki dostları göçtüğü için de kendisi İstanbulda adeta yapayalnız kalmıştır. Ve yeni bir nesil yetişmiştir. Bir gün Sinanın kapısına birisi gelip dayanır. Kapıyı çalar. Sinan bastonuna dayanarak kapıyı açar Buyurun der. Gelen meçhul insan Ben Topkapı Sarayı postacısıyım. Sizi divana çağırıyorlar. Herhalde bir soruşturmaya tabi tutulacaksınız der. Sinan Ağa bu ihtiyar halinde dostlarının tümünün göçüp gittiği kendisini eserleri inşaat halindeyken görenlerin kalmadığı bu ihtiyar dünyada Acaba Topkapı Sarayına niye çağırılıyorum? diye bastonuna dayana dayana gider.Saraya girer orada bir soruşturma heyeti kurulmuştur: Kadılar ulemalar müftüler o günün vükelası. Sinana şöyle derler:Sinan Ağa hakkında şikayet var. Eve su almak yasak olduğu hiç kimse evine özel olarak su almasın diye padişah fermanı olduğu halde sizin evinizde özel su varmış.
Evet der Cihan Padişahı bana öyle özel olarak müsaade etmişti. İstanbula yaptığım su hizmetinden dolayı sadece benim şahsıma su müsaade etmişti de almıştım. O zaman şu müsaadenizi fermanı görelim de ses çıkarmayalım. Kimseye verilmemesine rağmen sizinki devam etsin. Sinanın cevabı şu olur: Ben o zaman Cihan Padişahından ferman istemekten hicap etmiştim. Fermanım falan yok ama su benim evimde akıyor. Divan müşkül durumda kalır konuşmalar olur: Sinan büyük hizmetler etmiştir evinde suyu aksın. Oradan başkaları cevap verir: Bu Ãl-i Osmana hizmet eden sadece Sinan mı? Sinan gibi daha nice hizmet edenler vardır. Ya onların da evine özel su verilsin ya da Sinana da bu ayrıcalık tanınmasın. Divanda uzun münakaşalar olur son olarak verilen karar şudur: Sinan gibi diğer hizmet edenlerin de evine su bağlanamayacağına göre Sinana verilen
su kesilmeli fakat şimdiye kadar kullandığı suyu fermansız kullandığı için bir cezaya mucip olmamalıdır. Ve bu karardan sonra Sinan evine gelir. Üzgün bezgin fakat fazla müteessir değil. çünkü Sinan hizmetini Allah için yapmıştır. Kendisine bir ayrıcalık tanınsın özel bir mükafat verilsin diye değil.
Ve Sinan 100 yaşına girerken hastalanır yatağa düşer. Vefat sırasında bir bezi suya batırıp da dudağına çalmak isterlerken bakarlar ki evindeki musluktan su akmıyor. İstanbula su getiren Sinan susuz evde vefat eder. Vefat sırasında bu olayı başında konuşanlara verdiği cevap enteresandır: Biz hizmetimizi dünyada bir bardak suya satacak kadar menfaat düşkünü değiliz. Biz hizmetimizi Allah için yaptık ve mükafatını da ahirette ekliyoruz. Dünyada evimize su verilmediği için müteessir değiliz.
Ekleme Tarihi: 27.02.2008 - 00:12
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1478 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ilhan29 (55), bozadeniz (43), islamboy84 (40), küçük &t.. (49), teknur (50), hlim (51), veleye (60), Abdullah_78 (46), sefa60 (45), Gaziantepli (34), sivasliunsal (48), mcu (44), asess (45), akif21 (61), mimar_sophie (44), mamusali (49), Bilal_YETER (41), edare (42), terrazi (43), FaTMaNuR (60)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.77481 saniyede açıldı