|
|
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Ekleyen |
|
|
TEYAKKUZ Allah kuluna kâfi değil mi? (39/36) |
|
|
1686 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 20.07.2007
|
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
|
Cinsiyeti: Bayan
|
|
İçimizdeki karanlıkları fark edip, bir şeyler yapma vakti gelmiyor bir türlü. Kalplerimizdeki süveyda noktalarını ne zaman aklayacağız kim bilir. Zaman hızla akıyor; ona yetişebilme kaygısıyla günlerimiz, aylarımız geçiyor ve sonunda bir ömür bitiyor; ne için yaşadığını ve yaşaması gerektiğini bilmeden. Huzur bulamıyoruz, huzursuzluklar içinde küçük mutluluklarla huzuru tanımlamaya çalışıyoruz. Hissedemediğimiz bir şeyi nasıl tanımlayabilir ve hatta anlayabiliriz ki? Anladığımızı söylediğimiz şeyleri bile doğru düzgün idrak edememişken…
Zamana yetişme kaygısını nasıl ortadan kaldıracağız? Zamanı mı ortadan kaldırmalı? Veya daha kolayı; zamanın nerede durduğunu bulmak mı? Zaman kaygısı nerede duyulmaz ki? Çölde zaman yoktur mesela. Zaman vardır var olmasına da, hissetmez insan, hissedemez. İhtiyaç duymaz. Neden duysun ki? Güneş doğar ve batar, nâdir de olsa yağmur yağar, rüzgar eser, kumlar savrulur; dün görünen tepecik bugün yok olur. Bundan başka bir şey var mı ki çölde? Huzur verici değil mi? Hiç kimse hiçbir şeye yetişmek zorunda değildir; çünkü hiçbir şey hiç kimse için önem arz etmemektedir. En güzeli de bu değil midir?
O zaman herkes çölde yaşasın! “Hadi çölde yaşayalım!” mı demek lazım? Çölde veya benzer herhangi bir yerde yaşamazsak huzur bulamayacak mıyız yani? Eğer öyle olsa idi, Rabb bize bunu söylemez miydi? Söylerdi elbet! O zaman huzuru başka yerde değil de kendi içimizde arama vakti gelmedi mi? Uyuduğumuz gaflet uykusundan uyanıp, teyakkuz haline geçmek; yalnızca “İnandık!” değil de “Teslim olduk!” da diyebilmek değil mi? Diyemiyorsak da diyemediğimizin farkına varıp, eksikliğini duymak ve huzursuz olmak gerekmez mi? Her nefesimizde” Hu” diyor; her nefeste onun adını zikrediyor, zikretmemeye dört dakika bile dayanamıyorken, neden hissedemiyoruz hâlâ huzuru? Asıl kaygımızın bu olması gerekmiyor mu?..
O zaman;
Hâlâ gün ağarıyor, güneş doğuyor, yağmur yağıyorsa; dağlar un ufak olmuyor, denizler taşmıyor, meteorlar yağmıyorsa; yani Rabb bize hâlâ merhamet ediyorken, vakit henüz geç olmamışken, fakat her an biraz daha sona yaklaşıyorken, yola çıkma vakti gelmiş ve geçiyorken; uyanalım artık! Huzuru arayalım. Rabb’den isteyelim, çok dua edelim; onu hissedebilmeyi arzu edelim. Yüreğimizin en derinine inelim ve kaybolalım. Bir daha bulunmak istemeyelim…
Uyanışlar hayr’ola...
...
Ayşe Serra Dilek
|
Ekleme Tarihi: 07.08.2008 - 14:48 |
|
|
|
238 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 01.06.2008
|
En Son On: 24.04.2009 - 20:10
|
Cinsiyeti: Bayan
|
|
|
Ekleme Tarihi: 07.08.2008 - 20:06 |
|
|
|
|
|
Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
serdarys_03 (39), GungorM (54), gözüm (57), diyusuf (42), hanimeli (57), emrah0601 (43), tfrt (47), meminaksoy (55), Delail'in Nur (43), SEHER_78 (54), HLYDAG (42), ayse_ozlem (39), MaVi_GuL_3 (42), hakkinkulu (65), GozYasim (39), y_yildirim (42), asibey52 (37), Hercaii (42), fatihim84 (41), gözyaþ&ya.. (38), rambo50 (38), Efendim (57), imamhatiplim_88 (37), battalmann (52), cen_can (51), yusuf26 (46) |
|
|
|
|
|
|