0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Hüseyni kıyamın Zeynebi yüzü ....

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 3 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Hüseyni kıyamın Zeynebi yüzü ....

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Hüseyni kıyamın Zeynebi yüzü ....

Hz. Hüseyin’in kıyamını etraflıca anlamak ve idrak edebilmek için Hz. Zeyneb’i ve onun tebliğlerini, hakikatin açığa çıkması için canhıraş mücadelesini anlatmadan geçmek, gerçeği yarı yarıya örtmek demek olur. Hz. Hüseyin neyse Hz. Zeyneb de odur. Aynı davanın duayenleri, mücahidi mücahideleri ve fedaileridir.

Hz. Zeyneb, kardeşinin sorumlu olduğu kulluk ile kendisinin de sorumlu olduğunu biliyordu. İlahi davada cinsiyet ayrımcılığı yoktur. Kadın olsun erkek olsun Rabbin mesaj ve ilkelerini yaşamak ve yaşatmakla yükümlü olduğunun bilincindeydi. Bu yüzden kardeşinden ayrılmadı. Mücadelenin her safhasında onun yanındaydı.

Çünkü onlar Peygamber ailesiydi, hikmet ve iman üzereydiler. Zillet içinde haksızlık ve adaletsizliklere sessiz kalamazlardı. Onlar peygamberin terbiyesinden geçmişlerdi. Asıl namus ve şerefi ALLAH’ın dinini hakkıyla yaşamakta görüyorlardı. Bu yüzden ağır bedeller ödemeyi göze alıp ümmetin yolunda sönmeyen ışıklar oldular. Her asırda yollarını kaybedenler onların nuruyla hakka yöneldiler.

Zeyneb ve Hüseyin, ALLAH’ın Kur’anda verdiği mesaja tabi olup, gereğini tüm hayatlarıyla yaşadılar. Hz. Zeyneb, aile bilincinin nasıl oluşturulması gerektiğinin en güzel örneği oldu. Eş ve çocuk eğitimini ihmal eden günümüz hanımlarına bir örnek, bir ekoldür O… imanlı, bilinçli bir aile kararlı ve Hakkın şahidi olarak her bedeli göze alır. Ve bakıyoruz ki, Hz. Hüseyin ve Hz. Zeyneb ailelerini bu zorlu hayata hazırlamış eğitmişlerdi. Tüm aile zalim ve kâfir düzene karşı ayaktaydı.

Kerbela’da bir kadın var ki, sorumluluğunu çok iyi kavramış. Aile üyelerinin çocuklarının, kardeşinin, kardeş çocuklarının tek tek hunharca öldürülüşüne şahit bir kadın! Böyleyken hak yoldan ayrılmayan, İslam’ın izzetini önceleyen, Müslümanlara nasıl davranmalarını anlatan ve kendisi ilk örnek olandı o…
Bugün kadınlarımız rollerini ne kadar önemsiyorlar? Dinlerinin mesajını ne kadar sahipleniyorlar? Yazık ki sosyal konulardan uzak olan, toplumu yönlendirmekten uzak olan, duruşu belli olmayan, kararını veremeyen, bilinçsiz kadınlarımız, ALLAH’ın bu konuda soracağı hesaba hazırlar mı? Hiç zannetmiyorum… Bugün Hz. Zeyneb’in rolünü anlayabilen ve günümüzde örnek alan kaç kadın vardır? Belki yoktur diyemeyiz, ama sayıları bir elin parmakları kadardır ne yazık ki! Günümüz kadınları arasında, İslam adına ailesi katledilmiş olsa da hala konuşmaya, haykırmaya devam edebilecek kaç kişi bulunur acaba? Yoksa psikolojileri bozulup bunalıma mı girerlerdi?

Hz. Zeyneb, babası, abisi gibi geleceğin Müslümanlarına nasıl durmaları gerektiğini gösteriyor. Çünkü taa o zamandan ümmetin gelecek kaygısını taşıyorlardı onlar. Hz. Zeynep zalim Yezid’in yüzüne haykırırken, bugün kadınlarımıza susmak layık görülmüş. Kadın sesi haramdır diye hakikatlerin anlatılmasına engel konulmuş. Oysaki Hz. Zeyneb, tesettürü çiğnenmiş, esir alınmış olduğu halde Kufe’ye götürülürken zalim sultana “hak sözü” söylemekten korkmuyordu! Tesettürü parçalanmış olsa da, başı dik, bakışları keskin, kararlı, kendisini özgür ve temiz, emin ve doğru yolda olduğunun bilinciyle dimdik duruyordu.

Çünkü O utanılacak bir şey yapmamıştı. Tesettürünü kendi atmamıştı, zalimler tarafından parçalanmıştı! O asla utanılacak ve pişmanlık duyulacak bir şey yapmamıştı. Asıl utanacak ve pişman olacaklar Peygamber ailesine kıyanlar, Müslümanlara zulüm yapanlar, dünya sevgisiyle alçalmış, saltanat heveslileridir. Rabbin emirlerini çiğneyen, Peygamberin emanetine ihanet edenler utanmalıydı. O, tüm acı ve dehşete rağmen doğru yoldan ayrılmıyor, direniyor ve haykırıyordu. Bunları yapmakla kalmıyor, merhamet ve adaletle İslam yolunun yolcularını (ehl-i Beyti) yetiştiriyordu.
Onun tesettürü iradesi dışında açılmış parçalanmıştı.

Oysa bugünün Müslüman kadını kendi iradesiyle tesettürden soyunuyor! Aradaki iman farkına bakın! Nerede Peygamber ailesinin sebatı, nerede Peygambere uyduğunu iddia eden Müslümanların sebatı?


O, küfre meydan okudu.
O, Rabbin rızasına odaklandı!
O, her şeye rağmen İslam dedi.
O, İslam için ağır bedeller ödedi.
O, tüm çağlardaki mümin kadınlara örnek oldu!
O, bütün müminleri etrafında topladı. Savrulmalarını önledi.
O, Hüseyin’i kaybetti ama binlerce Hüseyin yetiştirdi!

Onlar birbirlerini tamamladılar. Zeynep, Hüseyin’in bıraktığı yerden mücadeleyi sürdürdüğünün bilincindeydi. Haykırışlarıyla, hutbeleriyle, yırtılmış hicabıyla, utanmadan, başını hep onurla dimdik tutarak, mesajın yüzyıllar boyunca canlı kalmasına vesile oldu. Olayların tüm dehşetine rağmen aklını yitirmedi, psikolojisini bozmadı! Kardeşinin öldürülüşüne, kardeşinin çocuklarının ve kendi çocuklarının katledilişine şahit olmuştu! Buna rağmen sinmedi, batıla boyun eğmedi. Diyebiliriz ki, Zeynep olmasaydı kıyam akim kalacaktı. Zeynep, kendisine taziyeye gelenlere olanları tüm çıplaklığı ve dehşetiyle anlatmış, susmamıştır. Oluşan fırsatları kaçırmadı, tebliğ etti. O toplumsal örgütlenmeyi ve bilinçlenmeyi sağlamıştır. Rolünü iyi kavramış ve gereğini fazlasıyla yerine getirmiştir. İslam uğruna hala duruşunu, safını belirlememiş olanlara örnek oldu. Hakkı batıldan ayırdı. Kimseye bir mazeret bırakmadı.

Onlar sadece kendi aileleri için mi bu çilelere zulümlere katlandılar? Elbette ki hayır! İslam ümmetinin geleceğini güvence altına alıp, tüm sapmalardan koruyacak ölçüyü koymak için mücadele ettiler. Onlar, ümmetin geleceğini ipotek altına almaya azmetmiş İslam maskeli zalimlerden nasıl korunulacağını öğrettiler. Safları ayrıştırdılar, kararsızlara karar, hedefsizlere hedef, çekingenlere cesaret aşıladılar! Hedefleri yüce, metotları yüce, sonuçları da ümmet açısından yücedir.

Zamanımız Müslüman erkek ve kadınları da Hüseyin ve Zeynep gibi birbirlerini bütünlemedikçe “ümmet” dirilemez! Zeynep gibi tüm acılara, dehşet dolu günlere rağmen ümidi kaybetmeden direnmedikçe de diriliş mümkün olamaz! Yılgınlık, isyan, boyun eğmişlik yoktur, Hüseyin ve Zeynep’in mektebinde! Eğer erkeklerimiz Hüseyin olsa yanında Zeynep’i bitecektir. Tersini de söyleyebiliriz.

Onların izinden gitme azminde olan bizler de “zillet müminlerden uzaktır”düsturuyla, zulme, haksızlığa ve adaletsizliğe, sapmışlığa, nefse uymaya set çekmeliyiz. Hüseyinvari, Zeynepvari bir bilinç ve dirilikle hayatımızı devam ettirip sonlandıralım inşALLAH!

Ekleme Tarihi: 27.12.2009 - 06:23
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Kerbela’da Yaralı Yürekler

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Kerbela’da Yaralı Yürekler

“Ey Hüseyin, Irak’a doğru hareket et! Çünkü ALLAH seni öldürülmüş olarak görmek istiyor.”

Kerbela bir mekteptir. İçinde engin ilimlerin öğretildiği bir mektep. Bu mektebin talebeleri kulaklarıyla işittiği sözlerle yerinde duramayıp kıyama kalkarlar. Bu sözler insanlara taze bir ruh katarak onları ayağa kaldırır. Kerbela uykuya dalan İslam ümmetini uyandırarak dirilten bir kıyam çağrısıdır. Bu çağrıyı duyarak Yezidi çağrıyı reddedip Hüseyin’ce kıyama kalkanların meskenidir. Asırlar öncesinden çağımıza kanlarıyla seslenen Yiğitlerin ikazıdır Kerbela. Susamış gönüllere ab-ı hayat misali can verir. Hak ve batılın kavşağından hakka uzanan bir yoldur. O yolda giden hakkı bulur o yoldan ayrılan haktan saparak batıla düşer. Divanelerin hasretini çektiği bir aşktır Kerbela. O aşk ki kendine tutulanları deli divane eder.

Kerbela bela ve hüznün adıdır. Kerbela toprağı o gün kan kokuyordu. Bu topraklar var olduğundan beridir böyle musibet görmemişti ve görmeyecekti. Hüseyin ve yarenlerinin kanı akıtılarak bu topraklar hepsine mezar yapılmıştı. Hüseyin’e yerler ve gökler bile kan ağlamışken bizler iki damla gözyaşı nasıl dökmeyiz? Hüseyin, Resulullah’ın dinini ayakta tutmak için canını bile vermişken bizler bu yolda nasıl yürümeyiz? Hüseyin artık yaşamazken Kerbela’da yaktığı meşale hala yanmakta ve insanları aydınlatmaktadır.


Hüseyin Kuran’ın “De ki: Evlerinizde de olsanız, öldürülmeleri yazılanlar, gene çıkarlar, öldürülüp yatacakları yere giderler.” ayetini ümmete haykırmaktadır. Bu ayet sanki Hüseyin’in uğruna başını verdiği davayı anlatıp Hüseyin’le bütünleşmişti. Hüseyin ALLAH’ın bu emirlerini düşünerek yerinde oturamadı. Toprağı bela kokan Kerbela’ya koştu. O kan kokan topraklarda şehit olacağını bile bile…

Aşura günü ümmet baştan aşağı kana boyanmıştı. Kerbela çöllerinde Peygamberin pak ve temiz ehl-i beytinin kanı hunharca akıtılmıştı. Dağlar, taşlar, ağaçlar ve gökteki melekler bile Hüseyin’in feryadını işitip ağlamışlardı. Nasıl ağlamasınlar ki? Hüseyin’in feryadını duyup da ağlamamak elde değil ki… Yürekleri yırtan bu feryada sadece Yezit’in zalim askerleri kulak tıkamıştı. Çünkü onların yürekleri taş gibi kaskatı kesilmişti.

Şüphesiz, insanlar arasında ağlanmaya en layık olan Kerbela şehitlerinden EbulFazl'dır. O Hüseyin’in kardeşi ve babasının oğlu Alemdar Abbas’tır. O ki Hüseyin’e karşı canıyla eşit davrandı, onun uğrunda kollarını ve canını bile vermekten çekinmedi. O da diğer Kerbela şehitleri gibi ALLAH’a verdiği sözden dönmeyerek “Ya zafer ya şehadet” deyip ruhunu teslim etti.

Hüseyin’in kurumuş dudaklarından “inne lillahi ve inne ileyhi raciun” sözleri dökülüyordu. Ondan yaratıldık ve yine ona döneceğiz sözleri onun hayata bakışını anlatmaya yeterdi. Hüseyin’in de Rabbi’ne dönüş vakti gelip çatmıştı. Etrafını saran azgın askerlere şöyle seslenmekteydi: “Ben ceddim Resulullah’ın nezdine ve cennetteki makamına gideceğim, cennetin zülal suyundan içeceğim. Bana yaptığınız zulümleri de ceddime şikâyet edeceğim.” Bu sözlerden sonra, kalpleri kararan o azgınlar topluluğu Hüseyin’e daha bir saldırdılar ve sonunda o mübarek başını gövdesinden ayırdılar. O zaman melekler dahi o zalimlere haykırırcasına lanet ediyordu.

Hüseyin’den geriye aile efradı kalmıştı. Onlar da sinelerine vurup Hüseyin’e ağlıyordu. Yüreklerini parçalarcasına feryat ediyordu. Peygamber ehl-i beytinin ocağı yıkıldı. Kadınları, kızları ve çocukları zincirlenerek esir edildi. Görenleri ağlatan ve duyanları hüzünlendiren muamelelere maruz kaldılar. Köleler gibi yalınayak şehir şehir dolaştırıldılar. Ama onlar peygamber ailesi olma sorumluluğunun farkındaydılar. Zeynep Hüseyin’in mesajını insanlara haykırıyordu. Zeynep'in sergilediği dimdik duruş ve söylediği sözlerle insanlar başları eğik bir halde kendinden utanıyordu.

Hüseyin de Zeynep de ALLAH’ın kendilerine yüklediği vazifeyi hakkıyla yerine getirmişti. Biri Rabbi için başını bile vermekten çekinmeyerek şehit oldu. Diğeri Kerbela’nın mesajını ümmete haykırdı. Ali Şeraiti’nin söylediği şu söz bu iki mübarek insanın yolunu sürdürmemiz açısından çok manidardır: “Şehit düşen erkekler Hüseyni’dir, kalan kadınlar da Zeynebi olmalıdır.”
Vesselam

alıntıdır

Ekleme Tarihi: 27.12.2009 - 06:25
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_ESaDuLLaH_ su an offline _ESaDuLLaH_  
RE: Hüseyni kıyamın Zeynebi yüzü ....

611 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.07.2006
En Son On: 09.07.2010 - 14:12
Cinsiyeti: ----- 
Alıntı
Orijınalı Muhtazaf

Hüseyni kıyamın Zeynebi yüzü ....

Çünkü O utanılacak bir şey yapmamıştı. Tesettürünü kendi atmamıştı, zalimler tarafından parçalanmıştı! O asla utanılacak ve pişmanlık duyulacak bir şey yapmamıştı. Asıl utanacak ve pişman olacaklar Peygamber ailesine kıyanlar, Müslümanlara zulüm yapanlar, dünya sevgisiyle alçalmış, saltanat heveslileridir. Rabbin emirlerini çiğneyen, Peygamberin emanetine ihanet edenler utanmalıydı. O, tüm acı ve dehşete rağmen doğru yoldan ayrılmıyor, direniyor ve haykırıyordu. Bunları yapmakla kalmıyor, merhamet ve adaletle İslam yolunun yolcularını (ehl-i Beyti) yetiştiriyordu.
Onun tesettürü iradesi dışında açılmış parçalanmıştı.

Oysa bugünün Müslüman kadını kendi iradesiyle tesettürden soyunuyor! Aradaki iman farkına bakın!

Nerede Peygamber ailesinin sebatı, nerede Peygambere uyduğunu iddia eden Müslümanların sebatı?


Allah Razı Olsun
Ekleme Tarihi: 28.12.2009 - 10:09
Bu mesajı bildir   _ESaDuLLaH_ üyenin diğer mesajları _ESaDuLLaH_`in Profili _ESaDuLLaH_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1416 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ilhan29 (55), bozadeniz (43), islamboy84 (40), küçük &t.. (49), teknur (50), hlim (51), veleye (60), Abdullah_78 (46), sefa60 (45), Gaziantepli (34), sivasliunsal (48), mcu (44), asess (45), akif21 (61), mimar_sophie (44), mamusali (49), Bilal_YETER (41), edare (42), terrazi (43), FaTMaNuR (60)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.98994 saniyede açıldı