0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » ATATÜRK'ÜN TEMEL ILKELERI

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 6 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Dai su an offline Dai  
ATATÜRK'ÜN TEMEL ILKELERI

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
ATATÜRK'ÜN KENDI IFADESIYLE ILKELERININ TANIMI

I.TEMEL ILKELER

1. Cumhuriyetçilik:
Türk milletinin karakter ve âdetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. (1924)
Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet sekli demektir. (1933)
Cumhuriyet, yüksek ahlâkî deger ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir.... (1925)
Bugünkü hükümetimiz, devlet teskilâtimiz dogrudan dogruya milletin kendi kendine, kendiliginden yaptigi bir devlet ve hükümet teskilâtidir ki,
onun adi Cumhuriyet'tir. Artik hükümet ile millet arasinda geçmisteki ayrilik kalmamistir. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)

2. Milliyetçilik:
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkina Türk Milleti denir. (1930)
Diyarbakirli, Vanli, Erzurumlu, Trabzonlu, Istanbullu, Trakyali ve Makedonyali hep bir soyun evlâtlari ve hep ayni cevherin damarlaridir. (1932)
Biz dogrudan dogruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanagi Türk toplumudur.
Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur. (1923)

3. Halkçilik:
Iç siyasetimizde ilkemiz olan halkçilik, yani milletin bizzat kendi gelecegine sahip olmasi esasi Anayasamiz ile tespit edilmistir. (1921)
Halkçilik, toplum düzenini çalismaya, hukuka dayandirmak isteyen bir toplum sistemidir. (1921)
Türkiye Cumhuriyeti halkini ayri ayri siniflardan olusmus degil fakat kisisel
ve sosyal hayat için isbölümü itibariyle çesitli mesleklere ayrilmis bir toplum olarak görmek esas prensiplerimizdendir. (1923)

4. Devletçilik:
Devletçiligin bizce anlami sudur: Kisilerin özel tesebbüslerini ve sahsî faaliyetlerini esas tutmak;
fakat büyük bir milletin ihtiyaçlarini ve çok seylerin yapilmadigini göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almak. (1936)
Prensip olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelismesi için genel sartlari göz önünde bulundurmalidir. (1930)
Kesin zaruret olmadikça, piyasalara karisilmaz; bununla beraber, hiçbir piyasa da basibos degildir. (1937)

5. Lâiklik:
Lâiklik, yalniz din ve dünya islerinin ayrilmasi demek degildir. Bütün yurttaslarin vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir. (1930)
Lâiklik, asla dinsizlik olmadigi gibi, sahte dindarlik ve büyücülükle mücadele kapisini açtigi için,
gerçek dindarligin gelismesi imkânini temin etmistir. (1930)
Din bir vicdan meselesidir.
Herkes vicdaninin emrine uymakta serbesttir.
Biz dine saygi gösteririz. Düsünüse ve düsünceye karsi degiliz.
Biz sadece din islerini, millet ve devlet isleriyle karistirmamaya çalisiyor, kasit ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakiniyoruz. (1926)

6. Devrimcilik:
Yaptigimiz ve yapmakta oldugumuz inkilâplarin, (devrimlerin) gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkini tamamen çagdas
ve bütün anlam ve görüsleriyle uygar bir toplum haline ulastirmaktir. (1925)
Biz büyük bir inkilâp yaptik. Memleketi bir çagdan alip yeni bir çaga götürdük. (1925)

II: BÜTÜNLEYICI ILKELER:

1. Millî Egemenlik:
Yeni Türkiye devletinin yapisinin ruhu millî egemenliktir. Milletin kayitsiz sartsiz egemenligidir. (1923)
Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek esitlik ve adaletin saglanmasi,
istikrari ve korunmasi ancak ve ancak tam ve kesin anlamiyla millî egemenligi saglamis bulunmasi ile devamlilik kazanir.
Bundan dolayi; hürriyetin de, esitligin de, adaletin de dayanak noktasi millî egemenliktir. (1923)

2. Millî Bagimsizlik:
Tam bagimsizlik denildigi zaman, elbette siyasî, malî, Iktisadî, adlî, askerî, kültürel ve benzeri her hususta tam bagimsizlik ve tam seferberlik demektir.
Bu saydiklarimin herhangi birinde bagimsizliktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek anlamiyla bütün bagimsizligindan mahrumiyeti demektir. (1921)
Türkiye devletinin bagimsizligi mukaddestir. O, ebediyen saglanmis ve korunmus olmalidir. (1923)

3. Millî Birlik ve Beraberlik:
Millet ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayri ayri seyler degiliz. (1919)
Biz millî varligin temelini,millî suurda ve millî birlikte görniekteyiz.(1936)
Toplu bir milleti istilâ etmek, daima daginik bir milleti istilâ etmek gibi kolay degildir. (1919)

4. Yurtta Baris Dünyada Baris:
Yurtta sulh, cihanda sulh için çalisiyoruz. (1931)
Türkiye Cumhuriyeti'nin en esasli prensiplerinden biri olan yurtta sulh, cihanda sulh gayesi,
insaniyetin ve medeniyetin refah ve terakkisinde en esasli âmil olsa gerektir. (1933)
Sulh, milletleri refah ve saadete eristiren en iyi yoldur. (1938)

5. Çagdaslasma:
Milletimizi en kisa yoldan medeniyetin nimetlerine kavusturmaya, mesut ve müreffeh kilmaya çalisacagiz ve bunu yapmaya mecburuz. (1925)
Biz Bati medeniyetini bir taklitçilik yapalim diye almiyoruz.
Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun buldugumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz. (1926)

6. Bilimsellik ve Akilcilik:

a) Bilimsellik:
Dünyada her sey için, medeniyet için, hayat için, basari için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. (1924)
Türk milletinin yürümekte oldugu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasinda tuttugu mesale, müspet bilimdir. (1933)

b) Akilcilik :
Bizim; akil, mantik, zekâ ile hareket etmek en belirgin özelligi-mizdir. (1925)
Bu dünyada her sey insan kafasindan çikar. (1926)

7. Insan ve Insanlik Sevgisi:
Insanlari mesut edecegim diye onlari birbirine bogazlatmak insanliktan uzak ve son derece üzülünecek bir sistemdir.
Insanlari mesut edecek yegâne vasita, onlari birbirlerine yaklastirarak, onlara birbirlerini sevdirerek,
karsilikli maddî ve manevî ihtiyaçlarini temine yarayan hareket ve enerjidir. (1931)
Biz kimsenin düsmani degiliz. Yalniz insanligin düsmani olanlarin düsmaniyiz. (1936)
Ekleme Tarihi: 02.05.2010 - 03:46
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
ATATÜRK'ÜN (EN) TEMEL İLKELERİ....

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 20:47
Cinsiyeti: Erkek 

Atatürk için bunlarda var. Ne olacak şimdi ??? Hangisine inanacağız. ? Allah hiç beğenmediği bir devlet gidişatını çöküşle cezalandırdıktan sonra, yeni devletin başına yanlış adamı geçirirmi ? Hemde kıyamete kadar çok büyük vazifeleri olan ANADOLU gibi bir yerden bahsediyoruz.
Yoksa haşa Allah acizmi...

Allah işte bir milleti böyle çetin bir imtihandan geçirir. Bu çetin İmtihanın en zirveye ulaştığı dönemde en fazla üç beş yıl içinde kendini ve nedenlerini artık apaçık gösterir diye düşünüyorum.

ALINTI,

"Türk Milleti daha dindar olmalıdır,
yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır
demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum."
-Mustafa Kemal Atatürk-


Atatürk, İslam ahlakını ve dinimizin vecibelerini daha aile ocağındayken öğrenmiş, tahsil yaşamı boyunca da bu bilgilerini pekiştirerek geliştirmiştir. "Ilımlı-modern-dindar" yapının, en güzel örneği ve en başarılı uygulayıcısı, laik Cumhuriyetimiz'in kurucusu Büyük Önder Atatürk'tür. Büyük Önder, her zaman gericilikle mücadele ederken İslam'ı yüceltmiş; dolayısıyla bu ikisi arasındaki ayrımı en doğru biçimde yapmıştır.

Tekke, türbe ve zaviyeler onun döneminde kapanmış, ama ilk Türkçe Kuran meali de yine onun döneminde yayınlanmıştır. Türk insanının ihtiyaçlarını ve özelliklerini çok iyi bilen, gericiliğe, yobazlığa her zaman karşı olan Atatürk, Türk Milleti'ni dinin özüne yöneltmeyi amaçlamış ve bugün milletçe ulaşmayı hedeflediğimiz yapıyı her yönüyle tecelli ettirmiştir.

Şüphesiz ki din, Büyük Önderin de dikkat çektiği gibi demokrasinin ve milli bütünlüğümüzün vazgeçilmez bir ihtiyacıdır. Bir milletin fertlerini birarada tutan en güçlü bağ olan din, aile, ahlak ve devlet müesseselerinin de devamını sağlayan en önemli unsurdur.

Dinin var olmadığı veya dini değerlerin ortadan kalktığı bir toplumda, bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak aile, ahlak ve devlet kavramları da geçerliliğini yitirecek ve kısa süre içinde ortadan kalkacaktır. Böyle bir gelişme ayrıca, tarihi ve kültürü ne kadar eskiye dayanırsa dayansın bir milleti birbirine bağlayan milli ve manevi tüm bağların parçalanmasını, anarşinin hortlamasını ve toplumun bölünmesini kaçınılmaz hale getirecektir.

İşte bütün bu nedenlerden ötürü, toplum dokusunun vazgeçilmez parçası niteliği taşıyan din müessesesinin devamını sağlayamayan bir ulusun sosyolojik ve bilimsel açıdan ayakta durması mümkün değildir. Gerek kişi, gerekse toplum açısından dinin lüzumlu bir müessese olduğunu belirten, siyasi alanda yaptığı sayısız reformla bu sağlıklı bakış açısını geniş kitlelere yaymayı hedefleyen Büyük Önder Atatürk, Türk Milletinin dindar olmasını ve dini değerlerini muhafaza etmesini "Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur"; "Din vardır ve lazımdır." (Yakınlarından Hatıralar, Asaf İlbay, s. 102) sözleriyle teşvik etmiştir.

Milletini, batıl inanışlardan arındırıp, gerçek dine yöneltmeyi amaçlamıştır. Bunun için de Kuran'ın kolay bir şekilde okunup anlaşılmasını sağlamak amacıyla Türkçeye çevrilmesi emrini vermiştir:
"Sonra Kuran'ın tercüme ettirilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçeye tercüme ediliyor. Hz. Muhammed'in hayatına ait bir kitabın tercüme edilmesi için de emir verdim." (Atatürk'ün Temel Görüşleri, Fethi Naci, s.55)

Kuran'ın Türkçeye çevirilmesi emrini verirken, Atatürk'ün isteği Müslüman milletinin imanının güçlenmesidir. Bunu ifade ettiği sözleri şöyledir:
"Camilerin mukaddes mimberleri halkın ruhi, ahlaki gıdalarına en yüksek, en verimli kaynaklardır. Minberlerden halkın anlayabileceği dille ruh ve beyne hitap edilmekle Müslümanların vücudu canlanır, beyni temizlenir, imanı kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur." (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c. 1, s. 225)

Büyük Önder, gerçek dinin temelini ve Müslümanların konuyu hangi kıstaslara göre değerlendirmeleri gerektiğini 7 Şubat 1923 tarihinde, Balıkesir’deki Paşa Camii’nde verdiği hutbede kendisini dinleyenlere şöyle ifade etmiştir:
"Allah birdir, şanı büyüktür. Allah'ın selameti, sevgisi üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası, hepimizce bilinmektedir ki, Yüce Kuran'daki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 2, s. 93)

Atatürk, İslam dininin tamamen ilme ve mantığa uygun bir din olduğunu bir başka sözünde de şöyle ifade etmiştir:
"Bizim dinimiz en makul ve en doğal bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin doğal olması için akla, tekniğe, ilme ve mantığa uygun olması gerekir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. ... İslam'ın sosyal hayatı içinde hiç kimsenin, bir özel sınıf halinde varlığını sürdürme hakkı yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler dini kurallara uygun harekette bulunmuş olmazlar. Bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz eşitiz ve dinimizin kurallarını eşit olarak öğrenmeye mecburuz" (Atatürk"ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s. 90)

Büyük Önder Atatürk, Türk Milleti’nin dindar olmasını ve dini değerlerini muhafaza etmesini de, sıklıkla vurgulamıştır. Ayrıca, Atatürk'ün Osmanlı Devleti'nin çöküşünü dine bağlayan, Türk düşmanlarına yanıtı ise kesin bir şekilde olmuştur:
"Düşmanlarımız, bizi dinin etkisi altında kalmış olmakla itham ediyor, duraklamamızı ve çöküşümüzü buna bağlıyorlar; bu bir hatadır. Bizim dinimiz hiç bir vakit kadınların, erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah'ın emrettiği şey, Müslüman erkekle, Müslüman kadının beraberce din öğrenerek eğitilmesidir. Kadın ve erkek bu ilim ve eğitimi aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla mücehhez olmak zorundadır. İslam ve Türk tarihi incelenirse görülür ki, bugün kendimizi bin türlü kuralla bağlanmış zannettiğimiz şey yoktur. Türk sosyal yaşantısında kadınlar bilimsel yönden eğitim ve öğretim görmekte ve diğer konularda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileri gitmişlerdir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s.86)

Dini meseleler hakkındaki görüşlerini öğrenmek isteyen Fransız gazeteci Maurice Perno'ya Atatürk yine kesin bir şekilde şu cevapları vermiştir:
M. Perno:Şu halde yeni Türkiye'nin siyasetinde dine aykırı hiçbir temayül ve mahiyet olmayacak demek?
Atatürk: "Siyasetimiz dine aykırı olmak şöyle dursun, din bakımından eksik bile hissediyoruz."

M. Perno: Zat-ı asilaneleri, düşündüklerini bendenize daha iyi izah buyururlar mı?
Atatürk: "Türk Milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır, demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum. Şuura muhalif, terakkiye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor. Halbuki Türkiye istiklalini veren bu Asya milleti içinde daha karışık, sun'i, batıl inanışlardan ibaret bir din daha vardır. Fakat bu cahiller, bu acizler sırası gelince aydınlanacaklardır. Eğer ışığa yaklaşamazlarsa kendilerini mahv ve mahkum etmişler demektir. Onları kurtaracağız." (Atatürk ve Din Eğitimi, Ahmet Gürbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s.32)

Atatürk her yönüyle olduğu gibi dindarlığıyla da milletine en güzel örnek olmuştur. Ulu Önder, dindar kişiliğinin bir göstergesi olarak din adamlarına karşı her zaman samimi bir şekilde hürmetkar olmuş ve saygı duymuştur.
Cumhuriyet'in ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi, Atatürk'ün kendisine duyduğu saygı ve hürmeti şöyle anlatmıştır:
"Ata'nın huzuruna girdiğimde beni ayakta karşılardı. Utanır, ezilir, büzülür, "Paşam beni mahcup ediyorsunuz" dediğim zaman "Din adamlarına saygı göstermek Müslümanlığın icaplarındandır." buyururlardı. Atatürk, şahsi çıkarları için kutsal dinimizi siyasete alet eden cahil din adamlarını sevmezdi." (Atatürk ve Din Eğitimi - Ahmet Gürtaş - Diyanet İşleri Bakanları Yayınları s.12)

Atatürk Kuran okutulmasına da son derece önem vermiştir. Hafız Zeki Çağlarman Atatürk'ün bu yönünü şöyle anlatmıştır:
"Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Hanım'la uzun yıllar komşuluk yaptık. Her yıl Ramazan ayı yaklaşınca Atatürk kız kardeşine; "Makbule, Ramazan geliyor, annemize hatim okutmayı ihmal etme"der ve hatim okuyacak hafıza hediye edilmek üzere bir zarf içerisinde para verirdi." (Din Toplum ve Kemal Atatürk, Ercüment Demirer, s.10)



"Ve nihayet Mustafa Kemal Atatürk ölümünden 15 gün önce milletine ve bütün müslü-manlara bir vasiyet olarak şu tavsiyesini yapıyordu:

"Bütün Dünya Müslümanları, Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed (s,a.v)'ingösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmelidir. Bütün müslümanlar Hz. Muhammed'i (s.a.v.) örnek alarak onun gibi hareket etmeli ve İslamiyetin bütün hükümlerini bilakayd ü şart yerine getirmelidir. Zira insanlık ancak bu şekilde kurtulup kalkınabilir."




Bu mesaj 4 kez ve en son kolye7 tarafından 03.05.2010 - 12:17 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 03.05.2010 - 12:09
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  
RE: ATATÜRK'ÜN (EN) TEMEL İLKELERİ....

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı kolye7
Atatürk Kuran okutulmasına da son derece önem vermiştir. Hafız Zeki Çağlarman Atatürk'ün bu yönünü şöyle anlatmıştır:
"Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Hanım'la uzun yıllar komşuluk yaptık. Her yıl Ramazan ayı yaklaşınca Atatürk kız kardeşine; "Makbule, Ramazan geliyor, annemize hatim okutmayı ihmal etme"der ve hatim okuyacak hafıza hediye edilmek üzere bir zarf içerisinde para verirdi." (Din Toplum ve Kemal Atatürk, Ercüment Demirer, s.10) [/B]

niye kendileri okumamislarki...?
hem niye sadece anneleri icin okutmuslar ?


"Ve nihayet Mustafa Kemal Atatürk ölümünden 15 gün önce milletine ve bütün müslü-manlara bir vasiyet olarak şu tavsiyesini yapıyordu:

"Bütün Dünya Müslümanları, Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed (s,a.v)'ingösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmelidir. Bütün müslümanlar Hz. Muhammed'i (s.a.v.) örnek alarak onun gibi hareket etmeli ve İslamiyetin bütün hükümlerini bilakayd ü şart yerine getirmelidir. Zira insanlık ancak bu şekilde kurtulup kalkınabilir."




fravunda ölecegini anlayinca "musanin tanrisina iman ettim" demisti ama...!
Ekleme Tarihi: 04.05.2010 - 03:40
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 20:47
Cinsiyeti: Erkek 
Behey tarih bilgisi hem din açısından hemde diğer açıdan koskoca sıfır zavallı.

Firavun artık işi bittiği için iman ediyor göründü ve kabul edilmedi.

Zaten apaçık ayetler var son andaki pişmanlık hiç bir işe yaramaz diye.

Atatürkün din adına söylediği tüm sözler yaşamının tamamına yaygındır. Fakat senin önüne attığı kıypıklar nedeni ile sen ona çekildiğin imtihanı anlayamadığın için iftiralar sallamaktasın.

Kaldı ki Atatürk, kafatasının içinde beyni olanlar anlayabilsinler diye Allah katından bir mucize ile yani meleklerin ona selam verdiği ve bu selama karşılık verdiği gerçeğiyle ruhunu teslim etmiştir.

Atatürk ile Firavunu kıyaslayan birinin ben kafatasının içinde toz erresi kadar bir beyin olduğuna bile inanmam. Hele hele insanlık değerleri taşıdığına asla ve asla.

*Behey zavallı, Firavun hangi milleti kurtardı ?

*Firavun hangi millet için cephede ölümü göze alıp çarpıştı ?

*Atatürk kime, hangi millete ben sizin ilahınızım dedi ?

*Firavun hangi milleti Atatürkün seni yunan tecavüzünden kurtardığı gibi kurtardı ? Yoksa sen Firavunun akrabası falanmısın ? Sana böyle bir iyiliği falanmı dokundu ?
Hatta yunan işgalinden hoşlanan işbirlikçiler vardı, tecavüze bile boyun eğmişlerdi. Yoksa sen onlardanmısın ?

*Muaviye'ye dahi bu kafayla HAZRET ve SAHABE çekmek gibi iğrenç bir hal değilmi senin DİN ve İNSANLIK anlayışın ?

*BANA KALIRSA SEN ŞÖYLE BİR KAÇ AY HİÇ KİMSEYLE KONUŞMA VE KENDİNE AİT İNSANLIK, VATAN, DİN V.B. DEĞERLERİ ANLAYIŞINI AKLI BAŞINDA BİR KAÇ İNSANIN GÖZETİMİNDE ŞÖYLE BİR ETÜD EDİVER.
İNAN ÇOK FAYDALI OLABİLİR. TEZEĞE ÜZÜMLÜ KEK DİYE YUMULAN O KAFANIN SENİ NEREYE TAŞIDIĞINI BELKİ GÖRMEK NASİP OLUR DİYORUM.



Bu mesaj 3 kez ve en son kolye7 tarafından 04.05.2010 - 20:21 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 04.05.2010 - 11:43
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  
RE:

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı kolye7
Hatta yunan işgalinden hoşlanan işbirlikçiler vardı, tecavüze bile boyun eğmişlerdi.
Yoksa sen onlardanmısın ?
üzüntülü
senin sözündür "kisinin sifati sözleridir" diye
yakistirdigin kendi sifatin olmasin sakin ?


*Muaviye'ye dahi bu kafayla HAZRET ve SAHABE çekmek gibi iğrenç bir hal değilmi senin DİN ve İNSANLIK anlayışın ?

senin iyice beynin sulanmis ezberin bozulmus kardeeeeess


*BANA KALIRSA SEN ŞÖYLE BİR KAÇ AY HİÇ KİMSEYLE KONUŞMA VE KENDİNE AİT İNSANLIK, VATAN, DİN V.B. DEĞERLERİ ANLAYIŞINI AKLI BAŞINDA BİR KAÇ İNSANIN GÖZETİMİNDE ŞÖYLE BİR ETÜD EDİVER.
İNAN ÇOK FAYDALI OLABİLİR. TEZEĞE ÜZÜMLÜ KEK DİYE YUMULAN O KAFANIN SENİ NEREYE TAŞIDIĞINI BELKİ GÖRMEK NASİP OLUR DİYORUM.
ve yine sanirimki
yazdiklarin yaslilik alametlerinden kaynaklaniyor
sihhatine dikkat etsen iyi olur



Ekleme Tarihi: 05.05.2010 - 02:30
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
RE: RE:

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 20:47
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı Dai

Alıntı
Orijınalı kolye7
Hatta yunan işgalinden hoşlanan işbirlikçiler vardı, tecavüze bile boyun eğmişlerdi.
Yoksa sen onlardanmısın ?
üzüntülü
senin sözündür "kisinin sifati sözleridir" diye
yakistirdigin kendi sifatin olmasin sakin ?


*Muaviye'ye dahi bu kafayla HAZRET ve SAHABE çekmek gibi iğrenç bir hal değilmi senin DİN ve İNSANLIK anlayışın ?

senin iyice beynin sulanmis ezberin bozulmus kardeeeeess


*BANA KALIRSA SEN ŞÖYLE BİR KAÇ AY HİÇ KİMSEYLE KONUŞMA VE KENDİNE AİT İNSANLIK, VATAN, DİN V.B. DEĞERLERİ ANLAYIŞINI AKLI BAŞINDA BİR KAÇ İNSANIN GÖZETİMİNDE ŞÖYLE BİR ETÜD EDİVER.
İNAN ÇOK FAYDALI OLABİLİR. TEZEĞE ÜZÜMLÜ KEK DİYE YUMULAN O KAFANIN SENİ NEREYE TAŞIDIĞINI BELKİ GÖRMEK NASİP OLUR DİYORUM.
ve yine sanirimki
yazdiklarin yaslilik alametlerinden kaynaklaniyor
sihhatine dikkat etsen iyi olur






Vatanımın namusunu kurtaran bir kahramana ben senin yaptığın gibi saldıramam. Dahası sana teşbih misali söylediğim bu sözleri şayet Atatürke ben hakaret etsemde bana birileri söylese boynumu büker haklısın derdim.
Yani anlayacağın benim memleketimi haçlıya uşak olmaktan, vatanımı paramparça olmaktan, namusumu yunan tecavüzünden kurtaran bir kahramana dil uzatmayı namussuzluğun en büyüğü olarak görürdüm.

Bilmem anlatabiliyormuyum. Şimdi bugün tüm yazdıklarımı iyi okuda benimmi ezberim bozulup beynim sulanmış, yoksa seninmi beynine sabah saatlerinde ecinni sıvıları sızıp zarar vermiş sonra karar verirsin.

Benim kişiliği anlayabilmen için senin bayağı çok sayıda fırın ekmek yemen gerekiyor Dai. Şu anki durumun içler acısı ancak böyle şuursuzca çırpınıp duruyorsun, komik duruma düşüyorsun, anlamadığın şeyleri cevap diye buraya yapıştırıp duruyorsun.....
Hepsinden fecisi yazdıklarımı görünce anlamaya çalışacağına sanırım anlamamak için kendine elektrik verip şoka giriyorsun.


PC de göz kırpma olmaz
Ekleme Tarihi: 05.05.2010 - 13:13
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1299 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.60764 saniyede açıldı