0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » DİĞER KONULAR » İslam’da Bölünme Sünnilik ve Şiilik Üzerine (1)   Cevap ekle

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Gast Muvahhid  
İslam’da Bölünme Sünnilik ve Şiilik Üzerine (1) Alıntı yaparak cevapla

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.12.2024
En Son On:
Cinsiyeti: ----- 
İslam’da Bölünme Sünnilik ve Şiilik Üzerine

Şam Emevî halifeliği yedinci asırda kuruldu: (40/660), sekizinci yüzyılda yıkıldı: (132/750). Doksan sene yaşadı. On dört halife geldi.Şam Emevî halifeliğini kuran Hazret-i Muaviye oldu. Şam valisi Muaviye ile dördüncü halife Hz. Ali arasında uzun ve kanlı savaşlardan sonra, yapılan bir mütarekeyle İslâm halifeliği: küfe halifeliği, Şam halifeliği olarak ikiye bölünmüştü (40/660). İşte bu mütarekeyle, Şam Emevî halifeliği başlamış ve kurulmuş oldu. Aynı zamanda.Hulefai Raşidin devrinin bir devamı sayılan küfe halifeliği de yaşıyordu.Ancak, küfe halifesi Hazreti Ali şehid edilmiş ve yerine seçilen oğlu Hazreti Hasan da altı ay halifelik yaptıktan sonra, küfe halifeliğini, Şam halifesi Muaviyeye devir eylemişti. İslâm halifeliği bu suretle, Şam halifesi, Muaviyenin şahsında birleşerek İslâm birliği tekrar kuruldu: (41/661) Arab dâhilerinden meşhur Muğîrenin teşvikiyle, Muaviye sağlığında oğlu Yezidi veliahd gösterdi:

(675). Valileri vasıtasıyla halktan bey'at aldı. Babadan oğula geçen saltanat usulü kuruldu. Meşveret sistemi kaldırıldı.Hulefai Raşidin devrinde halifeler "İcmâı ümmet'le seçiliyordu. Cumhuriyet idaresine benzediği için ilk beş büyük halife zamanına:(Muaviye Alçağını da Büyük Halife Yapan Müslümanlara Allah Hidayet versin) "İslâm’da Cumhuriyet Devri" adını verenler oldu. Bu bakımdan da, İslâm Cumhuriyetini saltanata çeviren Şam halifesi Muaviye oldu. Şam valisi Muaviye, artık maksadına erdi. İktidarı yakaladı. Önce, Hazreti Aliye karşı asi bir valiydi. Hazreti Hasanın halifeliği bırakmasıyla İslâm birliğini şahsında topladı. Daha sonra da halifeliği saltanata çevirdi. İslâm’da Cumhuriyet usulü sona erdi. Monarşiye benzeyen "İslâm’da mutlakıyet" devri başladı.İslâm tarihinin ilk halifesi Hazreti Ebûbekir idi. İlk sultanı da Muaviye oldu. Halifelikle saltanat birleştirildi. Emevî halifeleri hem Emevî soyundan olur, hem de bey'at merasimi yapılır, yani el sıkma suretiyle kendilerine itaat reyi verilirdi. Bu suretle başlayan Şam Emevî devleti, Horasanlı Ebû Müslimin(Gerçek Bir Müslüman Olan Horasan Alperen’lerinden Bir TÜRK Bahadırı MUVAHHİD) idare ettiği büyük ve kanlı ihtilâlle sona erdi:

(750). Endülüs'ün büyük İslâm filozofu İbni Rüşd der ki:- "Eflâtunun istediği hükümet örneği, İslâm Cumhuriyeti olan Hulefai Raşidin devridir. Muaviye, kurduğu (monarşi-mutlakıyet) hükümet sistemiyle bu mefkureyi yıkmış bu suretle, felâket kapıları açılmıştır." (732).Şam Emevî devletini doksan sene yaşatmış olan on dört hükümdardan ilk üç halife, Ebûsüfyan evlâdından olduğu için, bunlara: "Süfyaniyye" denildi. Geri kalan on bir halifeye de Mervan sülâlesinden geldiği için, bunlara da: "Mervâniyye" adı verildi.Birinci Emevî halifesi Muaviye ölünce, yerine oğlu Yezid geçti. Fakat, Küfeliler, Yezidin halifeliğini istemediler, ayaklandılar. Rasûl-i Ekremin küçük torunu: Hazreti Hüseyni davet ettiler. Kendisine beyat edeceklerdi.Hazreti Hüseyin, yetmiş iki kişilik bir aile efradıyla Mekke’den kalktı. kûfeye doğru giderken, "Kerbelâ"da korkunç bir Emevî ordusuyla sarıldı. Orada feci bir şekilde şehid edildi: (60/680). Ancak, Kerbelâ faciası, Hicaz kıt'asını ayaklandırdı. Yezidi halifelikten çıkarttı. Mekke’de: Zübeyr oğlu Abdullah emirliğini (halifeliğini) ilân etti. Bu suretle başlayan Zübeyr oğlunun Mekke halifeliği on seneye yakın bir zaman sürdü: (683-692). Fakat, ikinci Emevî halifesi Yezid, Hicaz kıtası üzerine bir ordu gönderdi. Bu ordu, önce Medine'yi yaktı, yağmaladı. Sonra geldi, Mekke’yi kuşattı. Kâbe’yi yıktı. O zaman Yezidin öldüğü haberi gelince, Emevî ordusu, Mekke muhasarasını bıraktı, Şam'a döndü.(Bunları Yapanlar Müslüman mıdır Sizce Muaviye Ve Yezid Tarafından Sünnilik Kurulunca Hz.Ali Taraftarları Da Şii Adını Aldılar Amma Ne Resulullah Efendimiz Ne de Hz.Ali Şii idi İşte Müslümanları Böyle Ayırdılar Lütfen Bundan Sonra Müslümanım Değil de Şiiyim Sünniyim Aleviyim Caferiyim Vehhabiyim v.s Derken çok İyi Düşününüz Sünniliği Kuran Muaviye nin babası En büyük Allah Düşmanlarından Ebu Süfyan Annesi Hz. Hamza’yı Vahşi’ye şehid ettirdikten sonra Hz. Hamza’nın Kalbini Söküp Kanını içen Ciğerini yiyen HİND’DİR Oğlu Hz.Peygamberin Bütün Soyunu Katleden Kerbela Şehitlerinin Katili Alçak Oğlu Alçak Yezittir Lütfen Dikkatli Olalım Ve Birkaç Ayet MUVAHHİD)
6:159. Şüphesiz o kimseler ki, dinlerini parça parça ettiler ve muhtelif guruplara ayrıldılar. Sen hiçbir şeyde onlardan değilsin. Onların işleri ancak Allah'a aittir. Sonra onlara ne yaptıklarını haber verecektir.
30:32. O kimselerden ki, dinlerini parçaladılar ve fırka fırka(MEZHEP Alevi Sünni Şii Vehhabi) oldular. -onlardan- her tâife, kendi yanlarında olan ile sevinicidirler.
3:19. Şüphe yok ki: Allah katında din, İslâm'dan ibârettir. O kendilerine kitap verilmiş olanların ihtilâfta bulunmaları ise kedilerine İlim geldikten sonra sırf aralarındaki hasetten dolayıdır. İmdi her kim Allah'ın âyetlerine küfür ederse, şüphe yok ki Allah Teâlâ hesabı süratli olandır.
Yezidin yerine geçen oğlu ikinci Muaviye halifelikten çekilince, Emevîler, Mervanı halife yaptılar. Mervan da karısı tarafından boğdurulunca Abdülmelik yerine geçti.O sırada kûfede siyasî bir hareket görüldü. Hazreti Ali taraftarları da gizli bir parti kurmuşlardı. Kerbelâ Vakası yüzünden pişman olduklarını, günahlarına tevbe ettiklerini belirtmek için, kurdukları partilerine "Tevvâbîn -Tevbe ediciler" adını vermişlerdi. Başlarına da "Muhtar" adında bir kumandan geçti. Muhtar: Kûfede yeni bir "Şiî Hükümeti" kurmuş, Kerbelâ faciasının intikamını almıştı. O zaman İslâm dünyasında üç halife ortaya çıkmış oldu:
1) Irakta: Tevvâbîn Partisine dayanan. Sakafî ailesinden kumandan Muhtar,
2) Hicazda: Mekke ve Medine ahalisinin halifesi Zübeyr oğlu Abdullah.
3) Suriye ve Mısırda: Emevîlerin hükümdarı Abdülmelik
Mekke halifesi Abdullah, Muhtar üzerine ordu gönderdi. Kanlı muharebede Muhtar öldü. Bütün Irak, Mekke emiri Abdullaha bağlandı. Bundan faydalanmayı düşünen Abdülmelik, mükemmel bir ordu ile Irak üzerine yürüdü. Irak hâkimliğini sağladı. Irak ile İranı Şam halifeliğine bağladı. Iraktan, Şama döndü. Yusuf oğlu Haccâcı kuvvetli bir ordu ile Hicaz üzerine gönderdi. Hac-câc: Bir taraftan gönderdiği bir kuvvetle Medineyi .itaat altına aldı, diğer taraftan da Hac mevsiminde Mekke'yi kuşattı (72/691). Yedi ay muhasaradan sonra, zalim Haccâc Mekkeye girdi. O mübarek şehri kana boyadı. Nice büyük zevatı öldürttü. Zübeyr oğlunun kesik başı Şam'a gönderildi. Cesedi baş aşağı asıldı.
Mekke emiri Zübeyr oğlu Abdullah Kureyşin plânını bozdurarak Kâ'be binasını, Hazreti İbrahimin ilk plânına göre yenilemişti. (64/683) Şimdi Haccâc, Kâ'beyi yıktırdı. Abdullah’ın bu plânını bozdurdu. Kureyşin son plânına göre yeniden yaptırdı. (73/692). Şimdiki bina, Haccâcın binasıydı. Kâ'be, Osmanlı padişahları zamanında esaslı tamir görmüştür.
Mekkeliler, Abdülmelike bey'at etti. İslâm birliği, tekrar, Abdülmelik'in idaresinde kurulmuş oldu.
Ancak, Şam Emevîlerinin sekizincisi: Ömer ibni Abdülaziz, İslâm dünyasında fena tesirler bırakan "mutlakıyet usulünü" kaldırmak, Hulefai Raşi-dîn devrinde olduğu gibi, tekrar seçim usulüne dönmek istedi. Hazreti Ebûbekrin torunu Kasım'ı velihad yapacaktı. Kasım, fıkıh âlimi bir zattı. Halifeliğe en güzel bir namzed idi. Bu suretle sülâle usulü kalkacaktı. Fakat, Eme-vîler buna dayanamadılar. Saltanatın ellerinden gideceğinden korktular. Şahsî menfaatlerini düşündüler. Fakîhi Emevî.halife Ömer İbni Abdülazizi hizmetçisi eliyle zehirlettiler. Yerine İkinci Yezid geçti. Saltanat usulü, mutlakıyet rejimi kaldırılamadı.
Emevî devletinin Suriyede merkezi Dimeşk-Şam idi. Hulefai Raşidin devrinde adalete dayanan İslâm fetihleri, Şam Emevî devletinde istilâ hareketleri şeklinde devam etti. İslâm sınırları daha da genişledi. İslâm âleminin sınırları: Atlas Okyanusundan Çin kapılarına kadar dayanıyordu.
İstanbul, bir çok defa Emevî orduları tarafından muhasara edildi. Rodos ve Girit adalarına, Hindistana ve Türkistana seferler yapıldı. Atlas memleketleri (Tunus, Cezayir, Fas) alındı. İspanya fethedildi.
Ondört Emevî halifesi içinde:
Birinci Muaviye gibi, Abdülmelik gibi, Hişâm gibi, değerli, muktedir ve hakikî devlet adamları gelmiş, İkinci Muaviye gibi, "Fakih-i Emevî" denilen Abdülaziz oğlu Ömer gibi, adaleti seven, haktan ayrılmayan ve doğruluğu yüzünden hayatını bile fedadan çekinmeyen namuslu halifeler çıkmış, aynı zamanda Birinci Yezid gibi, Birinci Mervan gibi, İkinci Velid gibi, son derece zalim, ahlâksız ve hattâ dinsizler de görülmüş, Birinci Velid gibi bahtiyarlara, İkinci Mervan gibi talihsizlere de rastlanmıştı.
İslâm memleketlerinde çeşitli inançta, çeşitli diller konuşan çeşitli insan toplulukları yaşıyordu.
Bunlardan Arablar: Yalnız Arab yarımadası ahalisiydi. Sonraları, Suriye, Filistin, Irak, Mısır ve Atlas memleketleri ahalisi kendi dillerini unutmuşlar, Arabcayı benimseyerek Arablaşmışlardı.
İslâm tarihçileri, müslümanlık âlemini teşkil eden çeşitli kavimleri onse-kiz ırktan fazla (belki yirmiiki) olarak göstermektedir: (733). Nüfusu yüzelli milyona yükselen İslâm dünyasının başında, Emevîlerin kurmuş olduğu Emevî devleti, bir Arab saltanatıydı.
Emevîler, Arab cinsinden olmayan diğer ırklara karşı "Arablık politikası güdüyor, Arabların üstün bir soy olduklarını ileri sürüyorlardı.
İslâm dininin esas gayelerine aykırı bulunan, Emevîlerin, Arab olmayanlara karşı bu üstünlük dâvası, İslâm dünyasında büyük hoşnutsuzluk doğurdu. Arab olmayanlar, Arablara karşı birleşti. "Şuûbiyye" adiyle fırkalar (partiler; kuruldu.
Şuûbiyye partisi, İslâm âleminin başından Emevîleri atmayı düşünüyordu. Maksatları: Arablarla eşit haklara sahip olmaktı.
Arab olmayanlar, Emevî saltanatına karşı böyle birleşirken, Arablar da bu halifeliği yıkmak için çalışıyorlardı. Çünkü Emevîler, bir taraftan mevâlî (azadlı) saydıkları Arab olmayan ırklar hakkında müsavatsızlığa yol açan "Arablık" dâvasında bulunurken, diğer taraftan Arablara karşı da eski "kabilecilik" gayretini bırakmamışlardı.
Müslümanlıktan önce Emevîler, Mekkenin hâkimi ve Kâ'benin muhafızı "Kureyş" kabilesinin bir kolu (dalı) idi. Diğer kolu da Hâşimîlerdi. Haşimîler-le Emevîler arasında ötedenberi (rekabet = kıskanma) hastalığı, kabilecilik gayreti vardı. Kureyşin bu iki dalı arasında bulunan bu korkunç kıskançlık, İslâmdan sonra da devam etti. İslâm tarihinde pek kanlı olaylara sebep oldu.
Hâşimîler: Ali oğulları, Abbâsoğulları olmak üzere, iki kola ayrılmıştı. Hâ-şimîlerin en mühim kolu olan "Ali oğullan", halifeliğin Emevilerde kalması na dayanamıyorlardı. Emevîlerden halifeliği almak için muhtelif tarihlerde, muhtelif vesilelerle, muhtelif şekilde isyan hareketlerine başvurdular. Emevîleri, devlet idaresinden uzaklaştırmak istediler. O makamın kendilerine aid bulunduğunu, tarihî bir hak olarak iddia ediyorlardı. Fakat muvaffak olamadılar.
Yezid zamanında: Hazreti Hüseyinin hareketi ve Kerbelâ faciası (61/680), Hişâm zamanında: Hüseyinin torunu Zeydin isyanı ve öldürülmesi (122/739), İkinci Velid zamanında: Zeydin oğlu Yahya'nın isyanı ve feci akıbeti (125/742) Ali oğullarının başlıca teşebbüsleri ve muvaffakıyetsizlikleriydi.
Hâşimîlerin diğer dalı: Abbâsoğulları, Alî oğulları gibi açıktan açığa isyana kalkmadılar. Hişâmın zamanında başlamak üzere, gayet gizli propagan da silâhına sarıldılar. El altından Şuûbiyye fırkalarıyle de işbirliği yapmayı ihmal etmediler. Sonunda maksadlarına kavuştular. Emevîleri yıktılar, idareyi ellerine aldılar.
Atlas Okyanusundan Çin kapılarına kadar hükmünü yürüten Şam Emevî saltanatı, "Ebû Müslim ihtilâli" yüzünden yıkıldı:
- Horasanlı Ebû Müslim'in idare ettiği bu korkunç ihtilâl, önce Horasanda başladı. Iraka girdi. "Ebülabbâs Abdullah", kırk gündenberi, kûfede gizli bulunduğu evden çıktı. Camide hutbe okudu. Halk kendisine bey'at etti. Bu suretle, Irak Abbasî halifeliği kuruldu. İlk halifesi de Ebülabbâs oldu.
Öteyandan Emevîlerin ondördüncü halifesi ikinci Mervan, büyük bir ordu ile, Abbâsîlerin ihtilâl ordusuna karşı durmak üzere, Musul üzerine yürüdü. İki ordu, Büyük Zab suyu kenarında karşılaştı. İkinci Mervan asrının en büyük askeriydi. Fakat bu harbde yaptığı hatalar yüzünden savaşı kaybetti: (132/750). Suriye yoluyla Mısır'a kaçtı. Sığındığı mabedde yakalanarak başı kesildi. Ebülabbâsa gönderildi.
Abbasîler, korkunç bir intikam siyaseti güdüyorlar, Emevîleri nerede bulurlarsa öldürüyorlardı. Hattâ, halifenin amcası Ali Abdullah, vali ve kumandan sıfatiyle girdiği Samda, bir gün, Emevîlerden doksan kişiyi ziyafete çağırmış, orada bulunan Emevîleri feci bir şekilde öldürmüştü. Şam da Emevîlerin ölülerine aid mezarları açtırdı. Kemiklerini yaktırdı. Yalnız o âdil Eme-vî halifesi Abdül-Aziz oğlu Ömerin mezarına dokunulmadı. Hatta, "Emevî Camii" denilen büyük bir cami bile, yetmiş gün Abbasîler tarafından hayvan âhırı haline getirildi.
Emevî şehzadeleri, memleketin her tarafında arandı. Ele geçenler kılıçtan geçirildi. Emevî halifesi Hişâmın torunu Abdurrahmân, Abbâsîlerin bu ölüm saçan takiplerinden, İlâhi bir mucize olarak kurtulmuştu.
Yirmi yaşında bir Emevî şehzadesi olan Abdurrahmân, önce, arandığı evinde bulunamadı. Suriye'den kaçmağa muvaffak oldu. Adını ve kıyafetini değiştirdi. Bedevîlere sığındı. Bin meşakkatle Afrika'ya geçti. Fas'a kadar gitti. Berberîler arasına sokuldu. Onların yardımı ile İspanya'ya geçti. Bir roman kahramanı gibi geçirdiği altı yıllık hayatının ilk dört senesi esnasında, Abbasî halifesi Ebûl-Abbâs tarafından devamlı olarak arandı.
O zaman Endülüs (İspanya) anarşi içindeydi. Abdurrahmân "Kurtuba" üzerine yürüdü. Ahali şehrin kapısını açtı. Abdurrahmâna bey'.at etti. Bu suretle, Abdurrahmân, islâm medeniyetinin canlı âbidelerini tarihe armağan eden "Endülüs Emevî Devleti"ni kurmuş oldu: (138/756). Müslüman İspanya'nın ilk hükümdarıydı. Doğuda Şam Emevî Devleti yıkılırken, batıda: Altı sene sonra, Endülüste: İkinci bir Emevî Devleti kuruluyordu.
Birinci Abdurrahmân geçmişi unutmadı. Tâliin bu son ve büyük cilvesinden şımarmadı. Asil Rûhunu gösterdi. Otuziki sene parlak bir saltanat sürdü. Altmış yaşına kadar yaşadı: (172/788). Hayatının sonuna kadar olgunluğunu kaybetmedi. Kurtubada muhteşem sarayının çiçeklerle süslenmiş bahçesine çölden bir hurma ağacı getirerek diktirmişti. Zaman zaman bu ağacın gölgesine çekilerek hurma ağacıyla dertleşir, ona yanık yanık şiirler okurdu:
- Ey güzel hurma ağacı! Sen de benim gibi, bu yerlerin garibi, yabancı-sısın! Ancak, batı rüzgârları, senin dallarını nazlı nazlı okşuyor. Köklerin bereketli topraktan faydalanıyor, başın saf ve temiz bir hava içinde yükseliyor...
- Ah! Bendeki kederler sende olsa, kimbilir, ne acı gözyaşları dökerdin! Tâliin uğursuzluğundan hiç bir endişen olmasın!
- Ben ise tâliin devamlı olarak korkunç tecavüzlerine uğramış bulunuyorum. Fena tâliim, 7Abbâsilerin sönmez kini, sevgili vatanımdan beni ayırdığı zaman, Fırat ırmağının kenarlarını süsleyen nice hurma ağaçlarını gözyaşlarımla suladım. Hurma ağaçları da, Fırat nehri de, hiç biri benim bu acı günlerimin hatırasını saklayamadı. Sen ey güzel hurma ağacı! Sakın, yurdundan uzaklaştığına üzülme, vatanından ayrıldığın için gam çekme!
Kurtuba Emevî hükümdarları onbeş taneydi. İlk hükümdarı: Birinci Ab-durrahmân, son hükümdarı da: Üçüncü Hişâm oldu.
Ekleme Tarihi: 28.11.2003 - 10:11
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

  Cevap ekle Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1539 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ilhan29 (55), bozadeniz (43), islamboy84 (40), küçük &t.. (49), teknur (50), hlim (51), veleye (60), Abdullah_78 (46), sefa60 (45), Gaziantepli (34), sivasliunsal (48), mcu (44), asess (45), akif21 (61), mimar_sophie (44), mamusali (49), Bilal_YETER (41), edare (42), terrazi (43), FaTMaNuR (60)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.69812 saniyede açıldı