0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » HADİS / SÜNNET » Allah'in insanlarin isini görmeleri için ayirdigi seçkin kullari vardir.Insanlar onlara müracaat...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
aydıntarık su an offline aydıntarık  
Themenicon    Allah'in insanlarin isini görmeleri için ayirdigi seçkin kullari vardir.Insanlar onlara müracaat...

4 Mesaj

Kayıt Tarihi: 18.04.2006
En Son On: 18.04.2006 - 21:34
Cinsiyeti: ----- 
Peygamber (S.A.V) Efendimiz söyle buyuruyor:

Allahin, insanlarin isini görmeleri için ayirdigi seçkin kullari vardir. Insanlar onlara müracaat ederler. Iste onlar, Allahin azabindan kurtulanlarin ta kendileridir.

Hadîs-i serifte ifade edilen Allahin seçkin kullari ki, bunlar Allahin insanlarin isini görmeleri için seçtigi ve irsad kademesinde vazifeli kildigi mürsidlerdir. Insanlar, Allahin kendileri için seçtigi mürsidlere müracaat ederler. Tabii ki bu müracaat, tâbiiyet açisindan olup Allahin dîninde bilmediklerini onlara sormak suretiyle ögrenmek içindir. Ama Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz hadîs-i serifin son kisminda, "Onlar, Allahin azabindan kurtulanlarin ta kendileridir." buyurmaktadir. Kur'ân-i Kerimi inceledigimizde, üç çesit azabin var oldugunu görürüz:


1-Vicdan azabi


2-Kabir azabi

3-Cehennem azabi

Allahû Tealâ Al-i Imran Suresinde söyle buyuruyor:

"Veltekün minküm ümmetün yedûne ilelhayri ve ye;mürûne bilmarûfi ve yenhevne anil münker. Ve ülâike hümülmüflihûn."

Al-i Imran-104

Sizden (insanlari) hayra çagiran, maruf (irfan) ile emreden, kötülüklerden alikoyan (nefslerindeki kötü afetlerden kurtulmalarina yardim eden) bir ümmet (mürsidler) olussun. Iste onlar, MÜFLIHUNun (felâha erenler) ta kendileridir.

Görülüyor ki, bu âyet-i kerimenin de ispat ettigi gibi, Allahin azabindan kurtulanlar, ancak Allah tarafindan irsad kademesinde vazifeli kilinanlardir.

Beraberce konuyu tezekkür edelim:

Herseyden evvel Allah bizi üç tane vücutla yaratmistir.

"Ve lekad halaknelinsâne min salsâlin min hamein mesnûn." Hicr-26

Andolsun ki Biz insani sekillenebilen kuru bir balçiktan yarattik.

"Ve nefsin ve mâ sevvâhâ." Sems-7

Yemin ederim ki o nefs sevva edildi (7 kademede).

"Sümme sevvâhü ve nefeha fiyhi min rûhihî." Secde-9

Sonra (Allah) onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü.

Üç âyet-i kerimenin tarif ettigi gibi insan, üç emanetten olusuyor. Allah bu üç emanete serbest irade ve akli da eklemis. Bütün insanlar üç emanet, serbest irade ve aklin standartlari içerisinde bulunurlar.

Dogumumuzdan itibaren, olaylari yasamaya baslariz. Her olayda aklin iki müsaviri var: Nefs ve ruh.

Nefs, akli ikna edip vücut ülkesini serr iste kullandigi zaman, ruhun (nefsin yaptigi serr fiil sebebiyle, akabinde) nefse yaptigi azap söz konusudur. Halk arasinda bunun adi vicdan azabidir.

1- Bir insanin vicdan azabindan berî olabilmesi fizik bedenin kumandani olan aklin, her olayda ruhun talebine uymasina baglidir. Ruhun talebi, Allahin talebidir. Isra Suresinde Allah söyle buyuruyor:

"Ve yeselûneke anirrûh, kulirrûhu min emri rabbiy." Isra-85

Sana ruhtan soruyorlar, de ki: Ruh Rabbinin emrindendir

Allahin emrinden olan ruh, daima Allahin emirlerini insan aklina ulastirir. Fizik bedenin kumandani olan aklin, ruhun talebine uymasi halinde, kisi daima hayir isler. Iste bir insanin vicdan azabindan kurtulabilmesi; Allah ile aramizdaki basamaklar zincirinin 26. sinda daimî zikirde gerçeklesir.

2- Kisinin cehennem azabindan berî olabilmesi, mutlaka Allahin Zatina ulasmayi dilemesiyle mümkündür. Allahin bir daveti vardir. Bu davet; Allahin insandaki ruh emanetinin (hayattayken) sahibi olan Allaha ulastirilmasidir. Davete icabet etmeyen, Allah ve Resûlüne asi olanlarin ahiret hayatinda gidecegi yer cehennemdir.

O halde 28 basamagin üçüncü basamaginda Allahû Tealâ, kendisine ulasmayi dileyenleri, cehennem azabindan berî kilar; 26. basamakta ise kisi, vicdan azabindan kurtulur. Ama kabir azabindan berî olabilmek, mutlaka Tövbe-i Nasuhla seher vaktinde tövbe etmeyi gerektirir. Bu da, salâha ulasan insanlara has bir olaydir.

Kisi, 27. basamakta ihlâsa ulasir. Ihlâsin yedi sartini yerine getirir. Ihlâsin yedi sartindan birincisi düsüncelerden hesaba çekilmek, ikincisi talepsizlik, üçüncüsü hayir, dördüncüsü iradenin güçlendirilmesi, besincisi muhatabin ortadan kaldirilmasi, altincisi sevgi, yedincisi manevî çiplakliktir.

Ihlâsin bu yedi sartini yerine getiren kisi, seher vaktinde Allahin emriyle Tövbe-i Nasuha davet edilir. Allah;in verdigi kelimelerle Al-i Imran Suresinin 17. âyet-i kerimesine göre, tövbe eder.:

"Essâbiriyn, vessâdikiyn, velkaânitiyne velmünfikiyn, velmüstagfiriyne bileshâr." Al-i Imran-17

(Onlar Allahin verip, vermediklerine sabreden) sabirînler, (Allah ile olan ahdlerine sadakat gösteren) sadikînler, (Allahin huzurunda, ibadette uzun süre duran) kanitinler, (Allahin yolunda mallarini harcayan, paylasan) münfikînler, seherlerde (Allahtan magfiret dileyen) müstagfirinlerdir.

Iste seher vaktindeki bu istigfar, Tövbe-i Nasuhtur:

"Yâ eyyühelleziyne âmenû tûbû ilallahi tevbeten nasûhâ, asâ rabbüküm en yükeffire anküm seyyiâtiküm." Tahrim-8

Ey âmenû olanlar! Allaha nasuh tövbesiyle tövbe edin ki Allah sizin günahlarinizi örtsün.

Zaten kisinin mürsidine tâbî olmadan evvel isledigi bütün günahlarini, mürsidin önünde yapilan tövbeyle Allahû Tealâ sevaba kalbetmisti. (Furkan-70). Bu tövbeden sonra amel defterinde görünen günahlar ise, (mürside tâbî olduktan sonra, ihlâsa ulasana kadar olan dönem içerisinde) kisinin nefsine tâbî olarak isledigi günahlari ihtiva eder. Ama Tövbe-i Nasuhla tövbe eden kisinin, bu süre içerisinde isledigi günahlarinin da Allah tarafindan örtüldügünü görüyoruz. Allahû Tealâ, Tövbe-i Nasuhla tövbe eden kisiye genel olarak dört tane ihsanda bulunur. Salâha ulasan herkes bu dört ihsani Allahtan alacaktir.

Bunlar:

1- Tövbe-i Nasuh.

2- Sonsuz derecatin verilmesi.

3- O sonsuz ihsanin bir kismiyla, mevcut olan günahlarin örtülmesi.

4- Salâh nurunun verilmesi.

O halde Allahin kendisi için seçtigi bu kullar, (Allahû Tealâ, salâha ulasan insanlar içerisinden kendisi için seçmisse) irade baglanmasinda ve irade ref’inde olabilirler.

Allahû Tealânin en üst seviyede kendisi için seçtigi müstesna kul ise her dönemde Zamanin Imami olup, Allahin tasarrufundadir. Ayni zamanda O, Allahin Resûlüdür.

"Mâ kânallâhü liyezeralmümînine alâ mâ entüm aleyhi hattâ yemîzel habîse minettayyib. Ve mâ kânallahü li yutliaküm alel gaybi ve lâkinnallahe yectebî min rusûlihî men yesâü feâminü billâhi ve rusûlih, ve in tüminû ve tettekû feleküm ecrun azîm." Al-i Imran-179

Allah müminleri, pisi, temizden ayirincaya kadar, su üzerinde bulunduklari hâl üzere birakacak degildir. Allah sizi gayp üzerine (gaypten) haberdar edecek de degildir. Fakat Allah, resûllerinden diledigi kimseyi seçer, (gaybi Ona, o Resûl;üne bildirir). O halde, Allaha ve Onun resûllerine îmân edin. Ve eger îmân eder ve takva sahibi olursaniz o zaman sizin için ECR-ÜN AZÎM (Büyük Mükâfat) var.

Bizimle Allah arasindaki iliskilerde, liyakatimize paralel olarak Allahû Tealânin bize verdigi ücret söz konusudur. Allahû Tealâ, ecr-ül azîmi (en büyük ücreti) salâha ulasan kullara vermektedir. "Eger Allaha ve Resûlüne îmân ederseniz ve sakinirsaniz sizin için en büyük ücret (ecr-ül azîm) vardir." diyorsa, o halde belli ki bu insanlar, peygamber olmadiklari halde peygamberlerle hasrolunabilecek seviyede olan siddiyklerdir, sehitlerdir ve salihlerdir. Allahû Tealâ söyle buyuruyor:

"Ve men yutiillahe verresûle feulâike maalleziyne enamallahü aleyhim minennebiyyiyne vessiddikiyne vessühedâi vessâlihiyn ve hasüne ulâike refiykaâ." Nisa-69

Ve kim Allaha ve Resûl;e itaat ederse, iste onlar, Allahin kendilerine ni;met verdigi nebîlerle (peygamberlerle) ve siddiyklerle ve sehitlerle ve salihlerle beraberdirler. Onlar (ne güzel) arkadastirlar.

"Zâlikelfadlu minallah, ve kefâ billâhi aliymâ." Nisa-70

Iste bu fazil (büyük ihsan) Allah;tandir. Ve Allah, bilen olarak kâfidir.

Buraya ulasan insanlar Allah
"Ve izen leâteynâhüm min ledünnâ ecren aziymâ."Nisa-67

Ve o zaman Biz de onlara katimizdan büyük bir ecir verirdik.

Allahû Tealâ, o ecr-ül azîm sahibi olan salâh ehli kullardan diledigini Sirat-i Müstakiymde (irsad kademesinde) vazifeli kilar:

"Ve lehedeynâhüm sirâtan müstakiymâ." Nisa-68

Ve onlari mutlaka Sirat-i Müstakiyme (Allaha ulastiran yola) iletirdik.

Kisinin baslangiç noktasinda Sirat-i Müstakiyme ulastirilmasi, mürside intisabiyla gerçeklesir. Ama irsad kademesindeki bir kisinin Sirat-i Müstakiymde vazifeli kilinmasi, Allahû Tealâ;nin o kisiyi kendisi için seçtiginin göstergesidir.

Allah gaybi kimseye vermez ama, Sirat-i Müstakiym üzerinde vazifeli kildig Resûlüne gaybini bildirir. (Al-i Imran-179). O zaman insanlar da bu bilinmeyeni, Sirat-i Müstakiym üzerinde Allahin vazifeli kildigi Zamanin Imami;ndan ögreneceklerdir. Zamanin Imaminin Kurân-i Kerim;deki bir baska ismi de EHL-I ZIKIR;dir:

"Ve mâ erselnâ min kablike illâ ricâlen nûhiy ileyhim feselû ehlezzikri in küntüm lâ talemûn." Nahl-43

Senden önce de kendilerine vahiyde bulundugumuz erkeklerden baskasini (Resûl olarak) göndermedik. Bilmiyorsaniz zikir ehline sorun.

Ehl-i zikir olan bu mürsid,

1- Allahin nübüvvetle vazifeli kildigi birisi ise, ki bu nebîdir.

Allahû Tealâ bunu söylece açikliyor.

"Ve enzelnâ ileykezzikre litübeyyine linnâsi." Nahl-44

Sana da (ki buradaki ifade Resûlullah (S.A.V.) Efendimize hastir) zikri (Kurâni) indirdik ki, insanlara bu indirileni açiklayasin.

2- Asaleten degil de, vekâleten bu makamda olanlar ise velî resûlleridir. Allahû Tealâ onlari da açikliyor:

"Ve mâ erselnâ kableke illâ ricâlen nûhiy ileyhim feselû ehlezzikri in küntüm lâ talemûn."

Enbiya-7

Senden önce sadece kendilerine vahyettigimiz erkekler gönderdik (vazifeli kildik). Bilmiyorsaniz zikir ehline (daimî zikrin sahiplerine, ulûlelbaba) sorun.

O halde belli ki, Allahin irsadla vazifeli kildigi kisi, Allahin kendisi için seçtigidir.

Ruhunu, fizik bedenini, nefsini Allaha teslim etmis; üç teslimle Allaha teslim olan bu kisi salih amel islemek suretiyle insanlari Allahin Zatina çagirmaktadir.

"Ve men ahsenü kavlen mimmen de'â ilallahi ve amile sâlihan ve kaâle inneniy minelmüslimiyn." Fussilet-33

Muhakkak ki "Ben Allaha teslim oldum." diyerek Allaha çagirandan ve nefsi islâh edici ameller isleyenden daha güzel söz söyleyen kim vardir.

Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz hadîs-i serifinde söyle buyuruyor: Allah diyor ki: "Kulum bana nafile ibadetlerle yaklasir. Ben bir kulumu seversem, onun gören gözü olurum, onun isiten kulagi olurum, onun konusan dili olurum, onun tutan eli olurum, onun yürüyen ayagi olurum."

O halde görülüyor ki, Allahin Kendisi için seçtigi kisi, Allahin sevdigi kisi, sevgilisidir. O, Allahla görür, Allahla isitir ve Allahla yürür. Yani Onun yürümesi Allahû Tealânin iznine tâbîdir. Akli da kendisine kumanda etmemektedir (tasarrufta olmasi hasebiyle).

Iste Yüce Rabbimiz Fetih Suresinin 10. âyet-i kerimesinde tasarrufta olan Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz için buyuruyor ki:

"Innelleziyne yübâyiûneke innemâ yübâyiûnallah, yedüllahi fevka eydiyhim." Fetih-10

Muhakkak ki onlar sana biat ettikleri zaman Allaha biat etmis oldular, onlarin ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettigi için ellerinde de tecelli etmis oldugundan) Allahin eli vardi.

Fizikî mânâda Allahin bir eli olmayacagina göre, burada kastedilen, Allahû Tealânin, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimizin her zerresine tecelli etmesidir. O halde Allahin tasarrufunda olan kisiye biat eden kisi, gerçekte Allaha biat etmistir.

"Ve mâ remeyte iz remeyte ve lâkinnallahe remâ." Enfal-17

Attigin zaman da sen atmadin ama Allah atti.

Insanlar fizik olarak Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimizin bir avuç kumu, düsmanin üzerine attigini görüyorlar. Ama eger Allahû Tealâ buna diyorsa ki, "Onu sen atmadin, Biz attik." O, Allahin kendisi için seçtigi, tasarrufta olan kisidir.

Allah, Zamanin Imamini kendisi için seçer ve Allahin Zat;ina ulasmayi dileyeni de, Onun vasitasiyla hidayete erdirir:

"Allahü yectebiy ileyhi men yesâü ve yehdiy ileyhi men yüniyb." Sura-13

Allah kimi dilerse onu Kendisine seçer ve Ona yönelenleri Kendisine ulastirir (hidayete erdirir) ve Kendisine yönelenleri (hidayete erdirir).

"Kul innallahe yudillu men yesâü ve yehdiy ileyhi men enâb." Rad-27

De ki: "Muhakkak ki Allah diledigini dalâlette birakir ve kim Allaha, yönelirse Allah onu Kendisine ulastirir."

Secde Suresinin 24. âyet-i kerimesi ise, nebîlerin olmadigi zaman parçalari içerisinde Allahin evliyadan hidayetle vazifeli kildigi Zamanin Imamlarini tarif ediyor:

"Ve cealnâ minhüm eimmeten yehdûne biemrinâ lemmâ saberû ve kânû biâyâtinâ yûkinûn." Secde-24

Onlardan (insanlardan) imamlar (devrin huzur namazinin imamlari) kildik, emrimizle insanlari hidayete erdirsinler (Allah'a insanlarin ruhlarini ulastirsinlar) diye, sabirlarindan dolayi ve âyetlerimize (Allahin âyetlerine) yakîn hasil ettikleri için.

Bu imamlarin iki temel özelligi vardir:

1- Sabra ulasmislardir (ki bir insan ihlâsta sabra ulasir).

2- Âyetlere yakîn sahibi olmuslardir. O kisi âyetlere yakîn ise, ilmel yakîn, aynel yakîn ve Hakkul yakînin sahibidir. (Hakkul yakîn, Allahin Zatini görmektir.)

O halde sabir sahibi olmalari ve Allahû Tealânin Zatini görmeleri sebebiyle, Allah onlari insanlar için hidayetle vazifeli imamlar tayin etmistir.

Allah bu salihleri, insanlarin isini görmek için vazifeli kilmaktadir. Ve insanlarin da, bu kullara müracaat etmeleri söz konusudur.

"Ve mâ erselnâ min resûlin illâ liyutâa biiznillâh, ve lev ennehüm iz zalemû enfüsehüm câûke festagferullahe vestagfere lehümürresûlü levecedullahe tevvâben rahiymâ." Nisa-64

Biz resûlleri ancak Allahin izniyle kendilerine itaat edilsin diye göndeririz. Onlar nefslerine zulmettikleri zaman eger sana gelselerdi ve Allahtan magfiret dileselerdi, Resûl de onlar için magfiret dileseydi Allahi tövbeleri (her 2 tarafin magfiretini, tövbesini) kabul eden ve rahmet gönderici olarak bulurlardi.

"Elleziyne yahmilûnelarse ve men havlehü yüsebbihûne bihamdi rabbihim ve yüminûne bih, ve yestagfirûne lilleziyne âmenû, rabbenâ ve site küle seyin rahmeten ve ilmen fagfir lilleziyne tâbû vettebeû sebiyleke vekihim azâbelcahiym." Mümin-7

Arsi tutan melekler ve oradaki kisi (arsta bulunan Zamanin Halifesinin Ruhu) Rablerini hamd ile tesbih ederler (zikrederler) ve Ona îmân ederler ve âmenû olanlar için Allahtan magfiret (onlarin günahlarini sevaba çevirmesini) dilerler. "Rabbimiz" derler, "Senin rahmetin ve ilmin herseyi kusatmistir. Kim tövbe eder de (mürsidin önünde tövbe eder de) Senin yoluna (Sirat-i Müstakiym;e, Sana ulastiran yola tâbî olursa o taktirde onlara magfiret eyle (onlarin günahlarini sevaba çevir). Onlari cehennem azabindan koru."

Insan, Allahtan mürsidini sormakla vazifelidir. Allaha ulasmayi dileyen kisi, "Yarabbim, beni kim Sana ulastiracaksa onu bana göster." derse ve eger hacet namazi kilarsa, Allahin tayin ettigi Zamanin Imamini Allah da kendisine gösterirse, kisi, dogrudan dogruya Ona gidip biat edecektir. Ondan sonraki dönemde her isini Ona danisacak, problemlerini O;nun vasitasiyla çözecektir. Çünkü O, her açidan o kisi için örnektir.

Eger hacet namazi kildiktan sonra Allahû Tealâ, sebiyller üzerinde vazifelendirdigi, insan ruhlarini Sirat-i Müstakiym’e ulastirmaya vesile kildigi herhangibir mürsidi (Maide-35) kendisine gösteriyorsa, o kisi gidip o mürside intisap edecektir ve ona itaat edecektir. Bu resûllere müracaati Allahû Tealâ söyle ifade ediyor. Bu kisiler, lâlettayin kisiler degildir.

Allahla kul arasindaki en üst seviyedeki kanun, liyâkat kanunudur. Kisi neye lâyiksa, Allah o konuda kulu vazifeli kilar. Belli ki onlar Allaha ulasmayi dilemisler, mürsidlerine tâbî olmuslar, ruhlarini, fizik bedenlerini ve nefslerini Allaha teslim ettikleri için Allah da onlari Tövbe-i Nasuhla tövbeye çagirmistir. Salâha ulasan insanlarin içerisinden Allah insanlara bu danismanlari, bu seçkin kullari tayin etmistir.

Allahû Tealâ Enam Suresinde onlari söyle tanitiyor:

"Elleziyne âmenû ve lem yelbisû iymanehüm bizulmin ulâike lehümülemnü ve hüm mühtedûn." Enam-82

Onlar ki âmenû oldular, îmânlarina zulüm karistirmadilar, iste emin olanlar onlardir. Hidayete erenler (mehdiler) de onlardir.

Emin olanlar, Allah;in azabindan tamamen kurtulanlardir. Allahû Tealâ, tamamen Allahin azabindan kurtulan bu salâh ehli kullari, Allahin Zatini görenleri irsad kademesinde vazifeli kiliyor. Iste Allahû Tealânin insanlar için gerçeklestirdigi güzellik bu...

Hepinizin bu hedefe Allah tarafindan ulastirilmanizi ve bunun dogal sonucu olarak Allahin sizden istedigi ahiret ve dünya saadetini yasamanizi ve bunun müjdesini dünyada almanizi Efendimizin himmeti ile Rabbimizden dileyerek sözlerimi burada tamamliyorum.

Allah hepinizden razi olsun.


Bu mesaj 3 kez ve en son aydıntarık tarafından 18.04.2006 - 21:13 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 18.04.2006 - 21:01
Bu mesajı bildir   aydıntarık üyenin diğer mesajları aydıntarık`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1623 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
zeyno_47 (39), hilye82 (43), savasr (62), remo43 (47), sade bir kul (52), nergisan (54), yasemin** (33), GencSair (35), GÜLE ASIK (41), isce_lee (40), M_Sahin (43), hendekk (43), @dem (40), selam2004 (45), Eslem-Nezir (51), bedirhan_85 (40), Mystiiq (47), siradisiadamNL (55), ulku_84 (41), selinkülünko&et.. (35), zanahocaoglu (51), cündüp76 (49), furkan_79 (46), bulent.gndz (49), 25dadas (67), ALiSerhat (44), ihvan (56), ikraoku (48), lahza (41), suayipdangir (46), enidemm (44), aozlu (47), ccxxxcc (51), isarirfan (44), Talib (47), mikatmahali (54), dumangozlum (42), ayozde (46), Muslim.1 (40), shakespeare (49)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.70225 saniyede açıldı