0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » Íbrahim Halveti, Zikir hakkinda görüsleri

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 3 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
tarıkmaster su an offline tarıkmaster  
Themenicon    Íbrahim Halveti,

5 Mesaj

Kayıt Tarihi: 28.08.2006
En Son On: 29.08.2006 - 07:55
Cinsiyeti: ----- 
ZİKİR HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ :

El-Zikr kelimesi hatırlamak, hatırda tutmak, şöhret, şeref anlamlarını taşır. Zikirdeki hatırlama iki tür anlama işaret eder: l. Unutulan şeyi hatırlamak, 2. Unutmamak için sürekli olarak hatırda tutmak. Kur'an ve Hadiste "zikr kavramı" dua, niyaz ve hatta Kur'an-ı Kerim manâsına da kullanılmıştır, (bk. Kur'an, 3/58, 21/24, 51, 43/44) Tasavvuf ıstılahı olarak zikr, havf (=korku)in galebesi veya hubb (=Allah sevgisi)un çokluğu ile "gaflet meydanından çıkıp Allahı müşahede fezasına yükselmek" anlamını taşır. Zikredene "zâkir", zikredilene yani Allah'a "mezkur" denir. Vird (çoğulu:evrad): Anlam olarak Kur'an-ı Kerim'den her gün okunan muayyen kısım demektir . Vird zamanla, dervişin devam ettiği günlük zikir ve dua manasına da kullanılmıştır.

İslam bilginlerinin bir çoğu zikri «ibadetlerin en yücesi olarak yüceltmektedirler.

Zikr Kur'anı Hakimde üzerinde ısrarla durulan konulardan birisidir. Zikr kelimesi kavram olarak, Kur'anda, 256 yerde geçmektedir. Bu keyfiyet zikir ve ondan türeyen kelimelerin vücut verdiği kavramların Kur'an bünyesinde tuttukları yerin büyüklüğüne bir delildir. Rasûlullah (s.a.v) in sözleri ve davranışları, zikrin İslamdaki yerini göstermektedir.

Zikir dışındaki ibadetlerin hiç birisi Allah ile kul arasındaki perdelerin tamamını ortadan kaldırmaz, Allah-kul arası bütün perdelerin kalktığı an zikir anıdır. Bu yüzdendir ki zikir, İslamın beş temel şartından biri olan namazdan da ulvî ve erdirici olarak takdim edilmektedir. Şah Veliy'yullah ed-Dehlevî şöyle diyor: Namaz Allahın azameti hakkında tefekkür ve sürekli zikir (:zikr-i daimi) istisna edilirse amellerin en üstünüdür. Tefekkür ve sürekli zikre gelince onlar sadece ruhları ulvîleşmiş insanlardan beklenebilir.»

Zikir için , namazın aksine her hangi vakit belirlenmemiştir.. Kul, « her vakitte Allahı zikretmekle yükümlü tutulmuştur» Kur'anın ifadesiyle bu memuriyet ayakta iken, otururken, yatarken kısaca her hal ve tavır içinde devam eder. Bu ilahî beyana sadık kalarak sürdürülen zikre sürekli zikir (:zikr-i daim) denmektedir.

Zikrin cehri (dil ile sesli) veya sırrî (dil ile sessiz veya sadece kalbî) olması tarîkattan tarîkata farklıdır. Fakat bazen aynı tarikat bünyesinde salikin durumu cehri veya sırrî zikirden birinin tercihine sebep teşkil edebilmektedir. Denmiştir ki: Cehri zikir bidayette olanlar için faydalıdır. Çünkü onların kalplerine kasvet musallat olur. Kasveti gidermede, cehri zikir sırrî zikrden daha etkilidir. Sülükte ilerlemiş olanlara ise sırrî zikir tavsiye edilir Şunu belirtmek zorundayız ki sırrî zikir yapan her salik ileri merhalelere gelmiş sayılamaz. Nakşbendi tarîkatinde bütün müntesiblere, derecelerine bakılmadan sırrî zikir verilir. Bu uygulama o tarikata ait bir özellikdir.

Zikir için esas alınacak kutsal cümle veya kelime olan lafız da önem taşımaktadır. Kelime veya cümle seçimini tarîkatin özelliği yanında müridin yaradılışı ve sulükteki durumu da etkilemektedir. Hangi cümlenin veya Allahın Esmau'l-Hüsna'sından hangisinin mürîde daha lüzumlu ve uygun olduğuna mürşid karar verecektir. Fakat her müridin haline uygunluğu ittifakla kabul edilen bir cümle ve bir de kelime vardır: La ilahe illAllah cümlesi ve Allah (:lafza-i celal) kelimesi. Her mertebede her mürid, zikrini bunlarla yürütebilir. Esmau'l-Hüsnanın diğer isimleriyle zikir, büyük Halveti mürşidi Kuşadalı İbrahim Halvetinin de da ifade ettiği gibi, «izn-i mürşide mütevakkıftır».

Halvetiyyede zikir, prensip olarak esma-i seb'a (: yedi isim) denen isimlerle yapılmaktadır. Ancak bu isimlerden hangisinin ne kadar tekrarlanacağına mürşid karar verecektir. Şayet bunlarla zikretmek zararlı bulunursa umumî zikir ve dualarla iştigal emredilmektedir. Bunların başında da Kur'an okumak gelir. Halvetîler zikre istiğfar ile başlarlar; emredilen müddet kadar istiğfardan sonra salat ü selama geçilir ve nihayet mürşidin beyanı veçhile zikir icra edilir.

Zikri, «ruhun gıdası sayan Kuşadalı İbrahim Halveti onun en erdirici şeklini Kur'an-ı Kerimde bulmaktadır. Kur'an her salikin haline uyan bir zikirdir. Salikin, bizzat kendisinin seçeceği isim veya cümleyle zikretmesi çoğu kere tehlikeli olmaktadır. Çünkü her ismin veya cümlenin bir tecellisi vardır ve bu tecellinin, durumuna uygun düşüp düşmediği salik tarafından bilinemez. Halbuki Kur'an Allah tertibi olduğu için bütün kulların maslahatlarına uygun tecellîlerle doludur. Onun tecellîlerine korkusuzca teslîm olabiliriz.

Bazı durumlarda, salikin kul tertibi olan evrad ve zikirler ile uğraşması tamamen yasaklanabilir. Kuşadalı İbrahim Halvetinin de bu yasağa zaman zaman başvurduğu görülüyor. Mürîdine şöyle yazıyor: Kur'an-ı Azîmüşşan, hakkınıza göre zikirdir, başka zikir ve evrad ile iştigal yüzün göstermeyesinizBöylesine önemli ve feyizli bir zikir olan Kur'an'ın, tam istifade için, belirli şartlar altında okunması gerekir. Her şeyden önce zakir Kur'an'ın tertîbine dokunmayacaktır. O tertib Levh-i Mahfuz tertibi olduğu için, zakirin onu bir takım takdîm ve te'hirlerle değişikliğe uğratması, beklenen ilahî feyiz ve tecellîyi engelleyebilir veya aksatabilir. O halde Kur'an'dan seçmeler yaparak bir vird vücuda getirmek doğru değildir. Onu, mushaflanmızda yeralan tertîb üzre okumalıyız. Kuşadalı İbrahim Halveti , Kur'an'ın mana ve lafzı gibi tertîbinin de ilahî olduğuna dikkat çekiyor.

İkinci şart olarak, bu okuyuş, Kur'an'ın evvelinden ahirine tekrar, tekrar hatimler şeklinde olmalıdır.Üçüncü şart da, Kurandaki anlamı inceden inceye düşünerek okumaktır. Bu, «düşünerek okuma» keyfiyetini ifade için mektûbatta «tedebbür-i ma'anî», «tefekkür-i ma'anî» ve «teemmül» tabirlerinin kullanıldığını görüyoruz. Nihayet Kur'an-ı Kerim'i teennî ile (: aceleden kaçınarak) ve ta'zîm tavrı içinde okumak ve tashîh-i hurüf (:harf-leri gerektiği şekilde telaffuz) a da dikkat etmek lazımdır.

Sulûku tekke dışında yürütmeyi esas alan bir mutasavvıf sıfatıyla İbrahim Halveti, zikir için mekan, hatta zaman tayinine lüzum görmez. Her yerde ve her zamanda zikredilebilir. Zikr için belirli zaman ve mekan kaydı koymayan Kuşadalı İbrahim Halveti, zikir meclisleri teşkiline müsaade etmektedir. Fakat bunun çok ağır şartlarla bağlandığı hemen dikkatimizi çeker. Bu şartlar: Fenafi'ş-şeyhe mazhar bulunmak ve dünya çıkarlarından uzaklıktır. Kendisinde bu iki şart mevcut olmayanların zikir meclisi teşkîl etmeleri veya teşkîl edilmiş meclise girmeleri, sadece zarar getirir. Şartları yerine getirilen bir zikirde vecd ve coşkunluk zuhur etmişse bunu içimizde hapsetmek yerine izhar etmeliyiz. Kuşadalı İbrahim Halvetinin tabiriyle, «coşkunluk zuhurunda aşkı yutkunmayarak ağlıya ağlıya sema'-i Mevlana etmeli». Demek oluyor ki Kuşadalı İbrahim Halveti, bir halveti olmasına rağmen mevlevî semaına müsade etmekte, bunun da ötesinde onu övücü ifadeler kullanmaktadır.



__________________
Göz kaptirdigim renkten,
kulak verdigim sesten.
Affet,
senden habersiz aldigim her nefesten. (Necip Fazil Kisakürek)


Bu mesaj 2 kez ve en son tarıkmaster tarafından 29.08.2006 - 07:13 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 28.08.2006 - 18:08
Bu mesajı bildir   tarıkmaster üyenin diğer mesajları tarıkmaster`in Profili zum Anfang der Seite
tarıkmaster su an offline tarıkmaster  
..

5 Mesaj

Kayıt Tarihi: 28.08.2006
En Son On: 29.08.2006 - 07:55
Cinsiyeti: ----- 
ankebut suresi 45. ayetinde zikrullahu ekber diyor apaçık şekilde zikir en büyük diyor yorumlarınızı bekliyorum?
Ekleme Tarihi: 29.08.2006 - 07:12
Bu mesajı bildir   tarıkmaster üyenin diğer mesajları tarıkmaster`in Profili zum Anfang der Seite
rifat56 su an offline rifat56  

5108 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.05.2005
En Son On: 21.01.2023 - 23:33
Cinsiyeti: ----- 
Görülüyor ki, zikir Allah'ın isminin tekrar edilmesidir. Allah'ın İsm-i Celâli devamlı tekrar edilecektir. Bu tekrar sırasında Allah düşünülecektir.
Allah'dan başka hiçbirşeyin düşünülmeyeceği bir zikir asıldır. Çünkü; Allah'dan başka herşeyden kesilmek, ancak böyle bir zikirle mümkün olur. Kalbimizde hatem adı verilen mührün Allah'a açılan kapıdan ayrılıp, iblise açılan kapıyı kapatması ancak Allah isminin tekrarıyla mümkündür. Yüce Rabbimiz zikir ibadetinin Kur'ân-ı Kerîm tilâvetinden de, namaz kılmaktan da daha büyük, yani en büyük ibadet olduğunu ifade etmektedir.



gül Allah Razı Olsun gül uygulamak yaşamak yaşatmak gerek


saygı,sevgi,selam ve dua ile...
Ekleme Tarihi: 29.08.2006 - 09:28
Bu mesajı bildir   rifat56 üyenin diğer mesajları rifat56`in Profili rifat56 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1411 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ilhan29 (55), bozadeniz (43), islamboy84 (40), küçük &t.. (49), teknur (50), hlim (51), veleye (60), Abdullah_78 (46), sefa60 (45), Gaziantepli (34), sivasliunsal (48), mcu (44), asess (45), akif21 (61), mimar_sophie (44), mamusali (49), Bilal_YETER (41), edare (42), terrazi (43), FaTMaNuR (60)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.93540 saniyede açıldı