0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » ihtiyar olmak

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 9 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  
ihtiyar olmak

2687 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.08.2005
En Son On: 16.01.2010 - 22:25
Cinsiyeti: ----- 
suraya güzel bir makale yazacak kardesim var mi
mesela hor görülen ihtiyar oraya buraya sürülen babasini annesini kendisine yük gibi gören evladlar o geldiginde yapmacik bakislar tebessümler
veya sanki bütün isini basini almis gibi su kadar yogunum bu kadar isim var deyip isinden gücünde oldugunu belirterek gitmelerini istemek nasil bir duygudur acaba ne düsünürler onlar..
horlanmak...
bekliyorum kisa kisa da yazabilirsiniz

Ekleme Tarihi: 16.10.2006 - 14:22
Bu mesajı bildir   NurBahcesi üyenin diğer mesajları NurBahcesi`in Profili NurBahcesi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Son-GüL su an offline Son-GüL  

1125 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.05.2006
En Son On: 17.03.2011 - 16:54
Cinsiyeti: Bayan 
Selamün aleyküm abi,

BUYUR:

Delikanlı alaca karanlıkta yürürken, yumuşak

bir şeye çarptığını fark etti. Eğildi baktı.

Aman Allah'ım!...

Ayaklarının arasında, yuvasından ustalıkla

sökülmüş bir kalp duruyordu. Tıpkı resimlerdeki

gibi diri ve kanlıydı. Onu büyülenmişçesine

avuçlarına aldığında, dehşetinden çıldıracak

oldu. Kalp tıp tıp atıyordu. Ve sıcacıktı.

Delikanlı, sanki ellerine yapışıp bir başka

uzvu haline geliveren kalpten kurtulmak

istiyor, fakat ne olduğunu bilmediği,

kestiremediği duygular tarafından

engelleniyordu.

Bir müddet sonra sakinleştiğinde, onun sahibini

bulmak için en yakındaki evin kapısını çaldı

ve zincir aralığından bakan genç kıza:

- Bu kalp sizin mi? diye sordu. Biraz önce

buldum onu. Kız, mahcup bir ifadeyle;

- Ben kalbimi, üç ay önce rastladığım bir

vefasıza kaptırdım, dedi. Yandaki eve sorun,

onların olabilir.

Kızın gösterdiği ev, göz kamaştırıcı bir

villaydı. Kapıyı açan hizmetkarlar, onu üst

kata çıkartarak evin beyine götürdüler.

Delikanlı, yumuşacık halıların üzerine damlayan kanları ayağıyla örtmeye çalışırken:


- Bu kalp sizin mi acaba? diye sordu. Hala atıyor da...

Beyefendi, ışıl ışıl parıldayan kristal kadehinden höpürtülü bir yudum çekerek:

- Ben kalbimi dünyaya sattım, canikom, diye sırıttı. Komşu evde bir meczup var, o bilir sahibini.

Delikanlı, hızla soğumaya başlayan ve atışları gittikçe yavaşlayan kalbi bitişik kulübedeki ihtiyara koşturarak:

- Bu sizin mi? diye sordu. Çabuk olun, neredeyse duracak.

Yaşlı adam, okumakta olduğu İncil'i yavaşça kapatırken:

- Ben kalbimi, her şeyimle Allah'a verdim evlad, diye gülümsedi. Elindekinin sahibini, neden gidip anne ve babana sormuyorsun?

- Her ikisi de yaşlanıp bunadı, diye üfüldendi genç. Bir bebek gibi alaka görmek istediklerinden, üç gün önce kavga edip onları terk etmiştim.

İhtiyar adam, büyük bir üzüntüyle:

- Terk ettin ha..! diye mırıldandı. Terk ettin demek.

Delikanlı, söylenenlere karşı kayıtsız

görünüyordu. Oysa ki yaşlı adam, beklediği

cevabı çoktan almıştı. Delikanlıya doğru emin

adımlarla ilerledi ve iki eliyle kavradığı

gömleğini bir hamlede yırtarak açıverdi.

Delikanlının sol göğsünde, avuçlarında tuttuğu

kalp büyüklüğünde kanlı bir boşluk vardı.
Ekleme Tarihi: 16.10.2006 - 14:45
Bu mesajı bildir   Son-GüL üyenin diğer mesajları Son-GüL`in Profili Son-GüL Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
sevdamsin su an offline sevdamsin  

465 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.03.2006
En Son On: 03.03.2008 - 12:08
Cinsiyeti: Bayan 
Bilindiği gibi Batılı devletlerin yaşlı bir nüfus yapısı var. Bizim nüfusumuz onlara nazaran çok daha genç Avrupada yaşlılar huzurevlerinde bakılıyor. Anne babasını evinde bakan evlat sayısı bir hayli az... Oysa biz onlardan farklıyız. Bizim inancımızda Cennet annelerin ayakları altındadır. Anaya, babaya, yaşlılara hizmet ve hürmet etmek Müslümanlıkta ibadet hükmündedir. Onun için ecdadımız anne babalarını el üstünde tutmuş; yaşarlarken onlara adeta öf bile dedirtmemişlerdir. Fakat son yıllarda biz de Batının çirkef yoluna girdik. Gelinler kocalarını zorlayarak elden ayaktan düşmüş anne babaları huzurevlerine gönderiyorlar. Fakat bu devran böyle gitmez. Onlar da bir gün elden ayaktan düşeceklerdir. Kendileri de aynı şeylerle karşılaşınca o zaman yanlış yaptıklarını anlayacaklardır. Fakat o zaman da ne yazık ki iş işten geçmiş olacaktır.


Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.


(alinti)
Ekleme Tarihi: 16.10.2006 - 14:52
Bu mesajı bildir   sevdamsin üyenin diğer mesajları sevdamsin`in Profili sevdamsin Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Son-GüL su an offline Son-GüL  

1125 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.05.2006
En Son On: 17.03.2011 - 16:54
Cinsiyeti: Bayan 
Genç kız, el aynasında makyajını kontrol etti; "-Gayet iyi." dedi. Güzelliğinden emindi.Çevresindeki erkeklerin pervane olmasından zaten biliyordu güzel olduğunu. Hayatın tadını çıkaran, rahat yaşayan biriydi.

Cep telefonu çaldığında, akşam arkadaşlarıyla hangi eğlence yerine gideceğine karar vermeye çalışıyordu. Telefondaki numaraya baktı, arayan annesiydi.
- Alo.kızım, nasılsın?

- İyiyim anne. Ne oldu *

- Sana bir surprizim var.

- Surpriz mi?

- Evet.Çok eski bir arkadaşım, dostum şehrimize gelmiş..

- Eee kimmiş.

- Kim olduğu surpriz. Fakat, onu senin almanı istiyorum.

- Ben mi?

- Evet, senin iş yerine yakın olan parkı biliyormuş. Parka gitmesini ve seninle buluşmasını söyledim. Senin de parka gidip onu almanı istiyorum.

- Anne, ben böyle şeyleri sevmem, kendin halletsen.

- Kızım 1-2 saatlik bir işim var. Ayrıca seni bebekliğinden tanıyan bir arkadaşım. Seni görünce mutlaka çok sevinecektir.

- Amaaan. Peki peki. Nasıl tanıyacağım.

-Evden çıkarken üzerine giydiklerini tarif ettim.O parkta bazı oturaklar piknik masası şeklinde. Parkın sinema tarafı girişindeki ilk piknik masasına otur. O gelince seni bulacak.

-Tamam anne..tamam.

- Kızım senden her gün mü bir şey istiyorum.Üniversiteyi bitireli, hele de işe gireli bir fatura yatırmaya bile göndermedim.

- Hemen darılma, tamam dedim ya.

O nasıl tamam demekse. neyse, hadi o zaman, izin al da çık, bekletme. Ben de işlerimi bitirip hemen geleceğim.

**** **** **** **** **** **** **** **** **** ****

Genç kız, izin alıp çıktı.Kısa bir yürüyüşten sonra parka vardı. Bu parkta daha önce hiç oturmadığını farketti. Arkadaşlarıyla hep paralı,lüks eğlence yerlerine giderlerdi.

Annesinin tarif ettiği, girişteki ilk masayı buldu, boş olan kısmına oturdu. Masanın diğer tarafında bir köylü kadınla, küçük kız oturuyordu. Onlarla aynı yerde bulunmaktan utandığını hissetti. "-Annemin arkadaşı çabucak gelse de, şunlardan kurtulsam" diye düşündü.

Köylü kadın çekinerek seslendi;

- Afedersin kızım, bir şey sorabilir miyim?

"Kızım" diye seslenmesi iyice sinirlerini bozdu.

- Ne var, adres mi soracan! ..

Sert çıkış karşısında kadın sesini alçalttı;

- Hayır kızım, başka bir şey soracaktım.

- Sizin gibi cahiller ya adres sorar, ya para ister.

Köylü kadının kızaran yüzüne aldırmadı bile. O sırada şık ve lüks giyimli, orta yaşlı bir kadının uzaktan yaklaştığını gördü.

"-Nihayet." diye düşündü. Ayağa kalkıp kadını karşılamaya çalışırken, kadın yanlarından geçip gitti. Somurtarak geri oturdu.

Yanındaki küçük kıza daha sıkı sarılmış köylü kadının gözünden bir damla yaşın süzüldüğünü gördü.Kadın gözyaşını saklamak için diğer tarafa dönünce bir yüzündeki büyük yanık izi göründü. Genç kız manalı manalı güldü;

- Bak kolayca gözyaşı dökebiliyorsun, yüzünde de çirkin bir yanık izi var. Burda ne bekliyorsun geç bir köşeye aç mendilini ağla. Fakat ağlamayla benden bir şey koparacağını sanma, tamam mı.

Kadın dayanamadı;

- Cahil deyip duruyorsun. Ne cahilliğimi gördün. Tanımadığım bir kadına, torununun yanında hakaret mi ettim! .

- Oooo... laf yapmayı da biliyormuş

-Anlaşıldı kızım, sen üniversite bitirmiş, çok şey öğrenmiş olabilirsin ama insanlıktan sınıfta kalmışsın. Torunumu okutmak için uğraşacaktım. Fakat seni görünce vazgeçtim.

Yaşlı kadın, küçük kızı alıp masadan kalkarken, boşalan yere doğru şık giyimli bir kadın yaklaştı. Cevap vermek için hazırlanan genç kız zengin giyimli, şık kadını görünce uzaklaşan yaşlı kadına cevap vermekten vazgeçti. Yaşlı kadın geriye bakmaya çalışan küçük kızın başını eliyle engelledi.

**** **** **** **** **** **** **** **** **** ****

Bir süre sonra, genç kızın annesi parkta yanına geldi.

- Merhaba kızım, Zeynep teyzen nerde?

- Kimse gelmedi anne. En son bir bayan geldi, yanıma oturdu. O da sadece dinlenmek için gelmiş biriymiş.

- Allah Allah! ... giyindiklerini çok iyi tarif etmiştim, seni nasıl bulamadı anlamadım. Yanında küçük bir kız olacaktı.

Genç kız bir an durakladı.

-Küçük bir kız mı?

- Evet

- Anne! . biz zengin, kültürlü insanlarız. Herhalde arkadaşın da zengin, kültürlü biridir, değil mi?

- Kültürsüz değil ama zengin değil.

- Sakın bana köylü bir kadın olduğunu söyleme.

- Köyden gelen kadına ne denir ki! ..

- Oh. iyi iyi, köylü kadınları karşılmaya beni gönderiyorsun.

- Kızım, o kadına bir borcumuz vardı. O zamanlarda borcumuzun karşılığı bir şey veremedik. ' - Gün gelir, bir ihtiyacım olduğunda, ben kapınızı çalarım'. Dedi ve işte bu gün kapımızı çaldı.

-Ne istiyormuş?

- Torununu okutmamızı istiyor. Baban şimdi arabayla gelip hepimizi alacak, kayıt için okula götürecek.

- Anne, o köylü kadına ne borcun olabilir ki, anlayamadım?

Annesi, kızının öfkeli ses tonuna dayanamadı;

- Kızım, sen bebekken biz köydeydik.

- Eee.

- Sana yıllar önce bahsetmiştim, köydeyken evimiz yandı, biz de inekleri,atları,tarlaları neyimiz varsa hepsini satıp köyden göçtük, demiştim.

-Evet, hatırladım.

- O yangınla ilgili bir ayrıntıyı, seni üzülebilir veya seni evde yalnız bıraktığımız için darılabilirsin korkusuyla anlatmamıştık.

- Herhalde şimdi anlatacaksın.

- Baban evde yoktu, ben de su doldurmaya köy pınarına gitmiştim. Lodos mu ne diyorsunuz, işte o rüzğar bazen ters esiyormuş, yukardan aşağı filan. Sen beşikte uyuyorken rüzğar bacadan içeri esince közler ocaklıktan tahtalara sıçramış, yangın başlamış. Pınar yerinden dumanları görüp koştuğumda alevler heryeri sarmıştı. Birazdan yıkılacak gibi görünen eve yine de girmek için atıldığım anda Zeynep teyzen kucağına seni almış olduğu halde dışarı fırladı. O sahneyi hiç unutamam; onun kucağından seni aldığımda o çığlıklar atıyordu.

- Niçin?

- Seni kurtarırken, sağ tarafı yanmıştı. Gelince görürsün sağ yanağında ağır bir yanık izi var. Çok acı çekti çook. Dur ağlama, seni bu kadar üzeceğini bilmiyordum. Tamam kızım, bak makyajın akıyor, ağlama. Hah! .. baban da geldi. Fakat Zeynep teyzen hala bizi bulamadı.


:(
Ekleme Tarihi: 16.10.2006 - 15:07
Bu mesajı bildir   Son-GüL üyenin diğer mesajları Son-GüL`in Profili Son-GüL Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Yusuflu su an offline Yusuflu  

428 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 16.06.2005
En Son On: 25.11.2007 - 19:27
Cinsiyeti: ----- 
AFFET BABACIĞIM


Evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle
sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyor ve onun evde
bir fazlalık olduğunu düşünüyordu.
Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara ulaşıyordu.
Yine böyle bir tartışma anında; eşi, bütün bağları kopardı ve
"Ya ben giderim, ya da baban bu evde kalmayacak"
diyerek rest çekti... Eşini kaybetmeyi göze alamazdı.

Babası yüzünden çıkan tartışmalar dışında mutlu bir yuvası,
sevdiği ve kendini seven bir eşi ve birde çocukları vardı.
Eşi için çok mücadele etmişti evliliği sırasında.
Ailesini ikna etmek için çok uğraşmış ve çok sorunlarla
karşılaşmıştı. Hâlâ onu ölürcesine seviyordu.


Çaresizlik içinde ne yapacağını düşündü ve
kendince bir çözüm yolu buldu. Yıllar önce
avcılık merakı yüzünden kendisi için yaptırdığı
kulübe tipi dağ evine götürecekti babasını.
Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak,
böylelikle eşiyle de bu tür sorunlar yaşamayacaktı.

Babasına lâzım olacak bütün malzemeleri hazırladıktan
sonra yatalak babasını yatağından kaldırdı ve
kucakladığı gibi arabaya attı. Oğlu Can,
"Baba bende seninle gelmek istiyorum" diye ısrar edince
onu da arabaya aldı ve birlikte yola koyuldular.

Karakışın tam ortalarıydı ve korkunç bir soğuk vardı.
Kar ve tipi yüzünden yolu zor seçiyorlardı.
Minik Can, sürekli babasına "Baba nereye gidiyoruz ?"
diye soruyor ama cevap alamıyordu.
Öte yandan; nereye götürüldüğünü anlayan
yaşlı adamsa gizli gizli gözyaşı döküyor oğlu ve
torununa belli etmemeye çalışıyordu.

Saatler süren zorlu yolculuktan sonra dağ evine
ulaştılar. Epeydir buraya gelmemişti. Baraka tipindeki
dağ evi artık çürümeye yüz tutmuş, tavan akıyordu.
Barakanın bir köşesini temizledi hazırladı ve
arabadan yüklendiği yatağı oraya itina ile serdi.
Sonra diğer malzemeleri taşıdı en son da
babasını sırtlayarak yatağa yerleştirdi.

Tipi, adeta barakanın içinde hissediliyordu.
Barakanın içinde fırtına vardı adeta.
Çaresizlik içinde babasını izledi. Daha şimdiden
üşümeye başlamıştı.Yarın yine gelir bir yorgan ve
birkaç battaniye getiririm diye düşündü.

Öyle üzgündü ki, dünya başına göçüyor gibiydi.
O, bu duygular içindeyken babası, yüreğine bıçak
saplanmış gibiydi. Yıllarca emek verdiği oğlu tarafından
bir barakaya terk ediliyordu. Gururu incinmişti,
içi yanıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu.
Minik Can ise olanlara hiçbir anlam veremiyordu.
Anlamsızca ama dedesinden ayrılacak olmanın
vermiş olduğu üzüntüyle sadece seyrediyordu.

Artık gitme zamanıydı. Babasının yatağına eğildi,
yanaklarını ve ellerini defalarca öptü.
Beni affet der gibi sarıldı, kokladı. Artık ikisi de
kendine hakim olamıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Buna mecburum der gibi baktı babasının yüzüne ve
Can'ın elini tutup hızla barakayı terketti.
Arabaya bindiler.

Can yola çıktıklarında ağlamaya başladı,
neden dedemi o soğuk yerde bıraktın diye.
Verecek hiçbir cevap bulamıyordu,
annen böyle istiyor diyemiyordu.
Can: "Baba, sen yaşlandığında ben de seni
buraya mı getireceğim?" diye sorunca dünyası
başına yıkıldı. O sorunun yöneltilmesiyle birlikte
deliler gibi geri çevirdi arabayı.
Barakaya ulaştığında "Beni affet baba." diyerek
babasının boynuna sarıldı. Baba oğul sıkı sıkı sarılmış
çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı.
Oğlu: "Baba beni affet! Sana bu muameleyi yaptığım
için beni affet!" diye hatasını belli ediyordu...
Babası oğlunun bu sözlerine en anlamlı cevabı veriyordu...
"Geri geleceğini biliyordum yavrum. Ben babamı
dağ başına atmadım ki, sen beni atasın...
Beni bu dağda bırakamayacağını biliyordum."

ALINTI

Ekleme Tarihi: 16.10.2006 - 15:54
Bu mesajı bildir   Yusuflu üyenin diğer mesajları Yusuflu`in Profili Yusuflu Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Yusuflu su an offline Yusuflu  

428 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 16.06.2005
En Son On: 25.11.2007 - 19:27
Cinsiyeti: ----- 
Yillar sonra cocuk evlenmis, coluk cocuk sahibi olmus. Birgun, gecenin bir yarisi saat 3:30 civarlari telefonu calmis. Telefondaki ses, annesinin sesiymis
Cocuk;
-""Ne var anne ya, ne istiyorsun bu saatte, neden beni rahatsiz ediyorsun? Sabah arasan olmaz miydi?"" gibilerinden, annesini azarlayici sozler sarfetmis.
Annesi, biraz buruk, biraz da aglamakli bir ses tonu ile;

-""Bundan 25 yil once de bir gece yarisi 3:30 da sen beni rahatsiz etmistin. DOGUM GUNUN KUTLU OLSUN OGLUM.."" demis..."

ALINTI

Ekleme Tarihi: 16.10.2006 - 16:19
Bu mesajı bildir   Yusuflu üyenin diğer mesajları Yusuflu`in Profili Yusuflu Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
NurBahcesi su an offline NurBahcesi  

2687 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.08.2005
En Son On: 16.01.2010 - 22:25
Cinsiyeti: ----- 
dede ölmeden evvel ciddi rahatsizliklar icindeydi
herkes bir o tarafa kaciyordu bakmamak icin bir o taraftaydi sebebi mi agirlik verileceginden korkuyordu Herkes----
aslinda 25 senedir hep kücük oglunun yanindaydi ama ne olduysa son zamanlarda evladlarini yaninda görmek istiyordu
görmek ile bakmak arasinda fark var ya sadece görüpte gidenler vardi ---basucuna gelenlere yine de dua ediyordu
bikmadan usanmadan zikir onun en faziletli silahiydi
acisini dindirebilen yalnizliginin icersinde kuvvet aldigi tek dayanagi oydu
aslinda evladlarinin hepsi hayirliydi okumustu
esas imtihan buradaydi
o hastaneye gidince millet köye giderdi yine en kücük oglu kalirdi bazen o da celallenirdi neden ben diye
hele gelinler neden sadece misafir gibi gelip giderler ki deyip hayiflanir öfkeye dönüsürdü
o babaydi tam babaydi evladlarini yetistiren evlendiren güzel terbiye eden bir babaydi
ancak kimsesiz kalinca kendini bir misafir gibi zannetti 25 yil boyunca tek basina kaldi torunlari ile hayata sarildi

neyse lafi uzatmamak gerekir
vefat edince

evladlar gelinler

ne büyük cinardi yeri dolduralamiyor
dercesine evde boslugunu hissettiler demek ki o evi dolduruyormus demek ki yük olmuyormus zannediliyormus ki hayatta bize büyük yük ..
hic de degilmis keske ihtiyarlara bu gözle bakilsa..
onlar hissettikleri iclerine atarlar söyleyemezler
ancak cami önlerinde emsallerine anlatirlar dertlerini sevinclerini
evlerin bir kenarinda baslarini bir yere koysalarda duvarin bir kösesinde oturursalarda birakin kirmayalim azarlamayalim hayir dualarini alalim
ALLAH RAZI OLSUN EN GÜZEL DUADIR



Bu mesaj 1 kez ve en son NurBahcesi tarafından 16.10.2006 - 16:30 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 16.10.2006 - 16:29
Bu mesajı bildir   NurBahcesi üyenin diğer mesajları NurBahcesi`in Profili NurBahcesi Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
YeSiLKuBBeM su an offline YeSiLKuBBeM  

7 Mesaj

Kayıt Tarihi: 07.02.2005
En Son On: 25.10.2007 - 09:24
Cinsiyeti: Bayan 
ALLAH hepinizden razi olsun Canlar.. gülağlar

Alıntı
Orijınalı Yusuflu

-""Bundan 25 yil once de bir gece yarisi 3:30 da sen beni rahatsiz etmistin. DOGUM GUNUN KUTLU OLSUN OGLUM.."" demis..."

ALINTI[/B]



... agla agla agla ...
Ekleme Tarihi: 17.10.2006 - 06:35
Bu mesajı bildir   YeSiLKuBBeM üyenin diğer mesajları YeSiLKuBBeM`in Profili YeSiLKuBBeM Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
EHL-I HAK su an offline EHL-I HAK  

815 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 03.06.2006
En Son On: 01.05.2007 - 12:41
Cinsiyeti: ----- 
bunlarin hepsi beni çok ağlatti:(ağlarağlarağlarağlarağlarağlarağlar bence bunlari yapan inasanlarin tek noksanlari imanlainin zayif olmasiağlarağlar
ben anlatmak istemiyorum abi kusuruma bakmazsanız insAllah çünkü bu gibi durumlara hiç dayanamıyorum göz yaşlarım akıp gidiyor..
Allah c.c. emanetsiniz..
hakkınızı helal edin..

Ekleme Tarihi: 17.10.2006 - 07:37
Bu mesajı bildir   EHL-I HAK üyenin diğer mesajları EHL-I HAK`in Profili EHL-I HAK Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1303 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.59863 saniyede açıldı