0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » NEVRUZ SAPIKLIĞI...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Z.OMER TURGUT su an offline Z.OMER TURGUT  
NEVRUZ SAPIKLIĞI...

94 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 14.01.2005
En Son On: 08.06.2014 - 15:10
Cinsiyeti: Erkek 
Halkının % 99’u Müslüman olan Türkiye’de Nevruz adına sergilenenler gerçekten bir sapıklık mıdır, değil midir? Bunu ortaya koymak için kendi bilgimizi konuşturmak yerine Türkiye Diyanet Vakfı tarafından hazırlanan İslam Ansiklopedisi’nden konuya ilişkin bilgiler aktarmayı yeğledik.



Bir telif eser olarak hazırlanan İslam Ansiklopedisi, seçkin bir ilmi heyetin sorumluluğunda, muazzam bir kadronun çok ciddi, son derece titiz, özenli çabaları ve sahasında uzman binlerce kişinin katkılarıyla büyük bir organizasyon halinde Cumhuriyet tarihinin bir prestij bilimsel çalışmasıdır. Müslümanlar tarafından meydana getirilmesi bakımından da sahasında bir ilk olan İslam Ansiklopedisi yalnızca Türkiye’de değil tüm İslam Âlemi için de başvurulabilecek bir eşsiz şaheser olarak ortaya çıkmaktadır.



İlk cildi 1988’de yayınlanıp geçtiğimiz günlerde 32. cildi piyasaya çıkmış bulunan bu dev eserin henüz “M” harfinin sonu ve “N” harfinin başlangıcına gelinmiş, en son Nesih maddesi yazılmıştır. Bu yüzden henüz Nevruz maddesi yayınlanmadığı için biz Mecusi maddesinde konuya ilişkin bilgileri aldık. Önemli bulduğumuz bilgileri alıntıladığımız konu hakkında daha geniş malumat edinmek isteyenler bu maddeye bakabilirler. Kaldı ki tarih boyunca İslam fıkhı ve akaidine ilişkin yayınlanmış sayısız kitapta konuya ilişkin çok geniş bilgi vardır.



Ateşe tapanların tipik bir paganist inanç sistemi olan Mecusi dininin kurucusu Zerdüşt Hz. İsa’dan önce VI. Yüzyılda Doğu İran’da yaşamış. Ansiklopedide verilen bazı kaynaklara göre Maveraünnehir’de yaşayıp hayvancılıkla geçinen biri iken sonra Doğu İran’a göç etmiş ve inancını orada yaymış.



Mecusi dininin tanrısı Mazda’dır. Zerdüşt aslında tek tanrılı ve ahiret inancı da olan bir din öğretiyor ve semavi dinlere yakın bir inanç ve ibadet sistemi yayıyor. Örneğin abdeste benzer bir temizlikten sonra güneş doğarken, öğlen vakti, öğleden sonra, güneş batarken ve gece olmak üzere 5 vakit dua ediliyor. Mecusi dininin en büyük bayramı olan Nevruz dışında 6 tane daha bayramı var.



Persler döneminde bölge ülkelerine ve Anadolu’ya da yayılan Mecusilik daha sonra çok tanrılı bir paganist dine dönüşür. Sasani İmparatorluğu’nun resmi dini haline gelen Mecusiliğin kurucusu Zerdüşt zamanında belli bir ibadet mekânı yoktur. Ancak sonraları inşa edilen ateşgede denilen tapınaklarda sürekli yanar durumda olan ateşe tapınırlar. Ateş erken dönemlerden itibaren Mecusi tapınaklarının olmazsa olmazıdır. Ateşin tanrı tarafından yaratılan saf, temiz ve iyi bir varlık olduğuna inanılır. Bu yüzden Mecusiliğe göre ateş kutsaldır.



Mecusilerde her toplumsal grubun kendine göre bir büyük kutsal ateşi vardır. En önemlisi olan Behram tapınakta 24 saat sürekli yanar. Rahiplerin, askerlerin, çiftçilerin ayrı ayrı ateşleri vardır. Kraliyet hanedanının ateşi ise saltanatları süresince devamlı yanar.



Ölüleri, ruhlarından ayrılan cesetler kirli kabul edildiği için toprağa, suya ve ateşe bulaştırılmaz, dağ başlarında açıkta bırakılarak vahşi hayvanlar tarafından yenilmeleri sağlanır. Sadece geriye kalan kemikler temiz sayılıp gömülür. Bugün de hala İran’da, Azerbaycan’da, Hindistan’da ateşgede denilen Mecusi tapınakları mevcuttur. Mecusilik Tacikistan ve Belucistan’a da yayılmıştır.



İslam Peygamberi Hz. Muhammed (sas), Mecusilerin kestiğini yememek, kadınları ile evlenmemek şartıyla ehli kitap muamelesi yapılarak onlardan da cizye denilen gayrimüslimlere ait bir tür vergi alınmasını emir buyurdu.



Evet… İşte Türkçü ve Kürtçü milliyetçilerin kutlamalarını paylaşamadıkları Nevruz, böyle ilkel paganist bir dinin en büyük bayramından başka bir şey değildir. Bu nedenle de Hz. Muhammed’i peygamber kabul edenlerin Zerdüşt’ün dini Mecusiliğin bu en büyük bayramı olan Nevruz’u kutlamaları hiç kuşkusuz ki çok büyük bir sapıklıktır. Hatta cahiliyye inançlarına geri dönüştür ki bu düpedüz irtidattır.



Açıkçası Nevruz’u kutlayan kişi İslam’a göre mürtet olup dinden çıkmış olur! Bu husus birçok İslami eserde açıklıkla yer almaktadır. Örneğin Mecusiler gibi Nevruz günü yumurta haşlayıp kırmızıya boyamanın küfür olduğu belirtilir.



Nitekim Nevruz kutlayıcısı Türkçü milliyetçiler pek kabullenmeseler de Kürtçü milliyetçiler bu gerçekliği açıkça ifade etmekten çekinmiyorlar. Örneğin, şu Leyla denilen kadının sözde kocası nasipsiz Mehdi Zana, olanca pervasızlığıyla Kürtlerin en büyük talihsizliği İslam’ı kabul etmeleridir demektedir. Bu küf beyinli eski terzi kalfasının, fetih sembolü onlarca şehit Sahabe’nin yattığı Diyarbakır’a bir dönem belediye başkanı yapılmış olması zaten garabetin en büyüğüdür.



Peki, birbirlerinin amansız karşıtları olan Türkçü milliyetçilerle Kürtçü milliyetçiler neden ilkel bir paganist din olan Mecusiliğin bu en büyük bayramı Nevruz’u kutlamakta birleşiyorlar dersiniz? Çünkü her iki kesimin de asıl ağababaları Yahudilerdir de onun için.



Bakınız Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk Amerika’daki bir toplantıda bir çarpıcı gerçeğin altını nasıl çiziyor? Biz Yahudiler diyor 20. Yüzyılda iki tane devlet kurduk: Türkiye Cumhuriyeti ve İsrail.



Şimdi ise bölgede bir üçüncü Yahudi devleti kurulmak isteniyor. Bölücü terör örgütü PKK ve Kuzey Irak’taki Kürt aşiret reislerinin arkasında İsrail ve dünya siyonizmi olduğu artık Mısır’daki sağır sultanın bile bildiği bir gerçeklik.



Bakınız bu hafta Çanakkale Zaferi’nin 92. yılı tarihi olayın geçtiği Gelibolu Yarımadası ve tüm yurtta görkemli törenlerle kutlandı. Daha önceki yıldönümlerinde de yazdık, Çanakkale Zaferi’ni ve şehitlerini anmak için ne yapılsa azdır. AKP iktidarının yüz akı sayılabilecek tek icraatı da 5 yıldır Çanakkale Zaferi’nin görkemli törenler ve etkinliklerle bir hafta boyu kutlanmasıdır.



Ancak bu konuda da tam bir el çabukluğu ile bir husus özenle gözden kaçırılıyor. Çünkü Çanakkale Savaşı’nın neden, kimler tarafından nasıl çıkarıldığı, hangi sonuçlara yol açtığı hiç mi hiç tartışılmamaktadır. Oysa kutlamalardaki asıl amaç milletimizin neler olup bittiğini öğrenip bu vesile ile bilinçlendirilmesi olmalıdır.



Sıklıkla tekrarlanarak efendim, Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yol Çanakkale zaferinden geçti deniliyor. Peki, hiç düşündünüz mü; bu ne demektir? “Milyonlarca kilometre toprağı olan altı asırlık Osmanlı İmparatorluğu’nu dağıtıp yıkalım, yerine Türkiye Cumhuriyeti’ni kuralım” diye mi bu savaş yapıldı? Şayet böyle ise işte buna tam olarak ihanet denir. Çünkü Çanakkale Savaşı Osmanlı Devleti adına yapıldı ve kazanıldı; henüz var olmayan Türkiye Cumhuriyeti adına değil!



Sürekli Çanakkale geçilmez vurgusu yapılarak yalnızca İngiliz donanmasının savaşı kaybetmesine ilişkin dar bir aralık hep öne çıkarılıyor; öncesi ve sonrası büyük bir maharetle gözlerden kaçırılıyor. Peki, İngiliz donanması kısa süre sonra gelip İstanbul’u işgal ederken nereden geçti sanılıyor? Çanakkale Boğazı’ndan geçmedi mi? Yoksa İngilizler Sultan Fatih gibi gemilerini karadan kaydırıp Balkanlar üzerinden mi getirdiler İstanbul’a?



Dünyada, kazanılan böyle bir savaş ve elde edilen benzeri görülmemiş bir zafer akabinde kazanan devletin dağılıp çöküşüne yol açan bir başka tarihi olay var mıdır? Neden Osmanlı Devleti bu büyük zaferden sonra hızla çöküşe gidip dağıldı? Nasıl oldu da başkent İstanbul başta olmak üzere birçok Anadolu vilayeti Çanakkale savaşı mağluplarınca işgal edilebildi? Böyle bir büyük zaferden sonra nasıl oldu da Osmanlı Devleti Sevr antlaşması ile yüz yüze bırakıldı?



Bu soruların cevapları makul ve mantıklı şekilde verilmeli değil midir? Ya da bu soruların sorulması gerekmiyor mu? Gerekiyorsa 92. yılında bile niçin hala sorulamıyor?



Kahredici anahtar soru şudur: Çanakkale’de 250 bin şehit Osmanlı Devleti’ni koruyup ayakta tutmak için mi verildi? Yoksa ondan kısa süre önce Sarıkamış dağlarında 90 bin Mehmetçiğin yok yere dondurulması gibi Osmanlı Devleti’ni zayıflatıp çökerterek yerine Türkiye Cumhuriyeti’ni kurma planının bir gereği olarak bir işbirlikçi tertibe mi kurban gitti? Herhalde liseli ve tıbbiyeli öğrenciler savaşsın diye Çanakkale’de cepheye sürülmediler! Zaten onlara savaşmayın şehit olun denildi!



Şehit olmak aşkıyla cepheye gidenlerin amacı hiç kuşkusuz ki Osmanlı Devleti’ni korumak, ayakta tutmak, yıkılmasını önlemekti. Ama demek ki kimileri bu uğurda seve seve canlarını feda edip kanlarını akıtırken; kimileri de cephe gerisinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kurma hayallerini kurarak ellerini ovuşturuyordu! Değilse Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yol Çanakkale zaferinden geçti demenin başka ne anlamı var?



Yine Nevruz olayına dönersek… Neden Nevruz şipşak resmi bayram yapıldı? Çünkü sırtlarını dünya siyonizmine dayayan Sabetayist Yahudiler nasıl ki Türkiye Cumhuriyeti’ni, milletimizin 1000 yıllık İslami geçmişini, Osmanlı ve Selçuklu medeniyetinin mirasını reddedip ulusal bir devlet olarak paganist temeller üzerinde kurdularsa; şimdi de ulusal Kürt devletini yine paganist bir zihniyetle kurmaya çalışıyorlar. Mehdi Zana’nın Kürtlerin İslam ile şereflenmiş olmasından bu kadar sıkıntı duyması da bu yüzden. Çünkü İslam, paganist ilkel kavimlerin dini olan ırkçılığı şiddetle reddediyor.



Türkiye Cumhuriyeti kurulurken 1000 yıllık Selçuklu ve Osmanlı İslam medeniyetlerine ait her şey adeta yok edilip tüm izleri silinmeye, vakıfları yağma-talan ortadan kaldırılmaya ve yerine ikame edilmek üzere eski ilkel paganist kültürler diriltilmeye çalışıldı. Her zaman ifade ettiğimiz gibi bu yüzden ilkel paganist kavimlere ait isimler verilerek Eti Bank, Sümer Bank gibi Cumhuriyet döneminin prestij kuruluşları tesis edildi, başkent Ankara’nın amblemi Hitit Güneşi yapıldı.



Dikkatinizi çekmek isteriz: Başkent Ankara’nın büyük tepkilere rağmen camili bir ambleme kavuşturulup aslına döndürülmesi Refah Partili Büyükşehir Belediye Başkanı döneminde gerçekleşti! Sümer Bank ve Etibank da sonraları tersyüz edilen 28 Şubat darbesi sürecinde batırılıp sahipleri hapse atıldı! Demek ki hiçbir şey öylesine ve bilinçsizce yapılmıyor.



Dememiz o ki, 250 bin Mehmetçik Çanakkale Zaferi’ni, sonradan İsmet İnönü’nün jandarmaları köyleri basıp rahleler üzerindeki Mushafları (Kur’an-ı Kerim) çamurlu postallarıyla tekmelesin diye canını dişine takıp kazanmadı!



Şimdi Yahudi yine aynı oyunu sahnelemeye çalışıyor… Bu yüzden Milliyetçi Türkçüler ile Milliyetçi Kürtçüleri Nevruz sapkınlığı için yarıştırıyor.



Yahudi, Osmanlı Devleti’ni de Jön Türk denilen Paris’te ve diğer Avrupa başkentlerinde yetiştirdiği züppeler eliyle yıkmıştı. Bu gün de PKK’nın elebaşları ve en etkin kadroları yine aynı başkentlerde yetiştirilmektedir. O zamanlar Türk enstitüleri kuruyorlardı, şimdi Kürt enstitüleri kuruyorlar. Nevruz bağlamında oluşturulmaya çalışılan kutuplaşmanın hedefinde Türkiye’den ulusal Kürt devleti diye yeni bir Yahudi devleti çıkarmak var.



Ancak Yahudi bu kez başaramayacak… Dünya siyonizmi 20. asrın başında süper güç olarak kullandığı İngiltere ile Başkent İstanbul’u işgal edip Osmanlı toprakları üzerinde birçok devlet ve bu arada Sabetayistlere -Orhan Pamuk’un ifadesi ile- Türkiye Cumhuriyeti’ni gizli bir Yahudi devleti olarak kurdururken; kurtardığı Filistin topraklarında da sonraları İsrail devletini oluşturdu.



Dünya siyonizmi şimdi ise 21. yüzyılın başında tek süper güç olarak kullandığı ABD ile Bağdat’ı işgal edip işbirlikçilerine Irak üzerinde birtakım devletçikler kurmaya çalışırken Dimyat’a pirince gidenin evdeki bulgurdan olması durumuna düştü. Siyonizmin sopası süper güç ABD saplandığı Irak bataklığında kalsa da çökecek, çekilse de.



Sonrasında İsrail’in ve işbirlikçilerinin başlarına gelecekleri ise ne siz sorun ne biz söyleyelim. Neler olacağını bekleyip birlikte görelim…
Ekleme Tarihi: 21.03.2007 - 19:15
Bu mesajı bildir   Z.OMER TURGUT üyenin diğer mesajları Z.OMER TURGUT`in Profili Z.OMER TURGUT Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1397 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
bahar61 (48), ebrar22 (52), muzo 02 (53), abdulberr (57), Sakarya5461 (54), canan85 (39), Abdulkadir056 (27), Alaaddin_E (51), betus86 (38), zeynepcik (41), halebi (40), ammarh. (58), hatice gönül (39), karamurad (57), erens (42), ZeYD-CaN (37), pazarci (40), bkaya85 (39), can38 ()
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.72787 saniyede açıldı