0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » “Ümmet Olma Sorumluluğu” ve “Milli Görüş’ü Destekleme Bilinci”

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 3 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
YENISAFAK su an offline YENISAFAK  
“Ümmet Olma Sorumluluğu” ve “Milli Görüş’ü Destekleme Bilinci”

169 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.05.2007
En Son On: 06.08.2009 - 19:33
Cinsiyeti: Erkek 
"Milli Görüş" üzerine yazdığımız iki yazıdan sonra üçüncü ve son olarak bir değerlendirme yazısı daha yazarak, Milli Görüş hareketini destekleme sorumluluğumuzun dayanak noktalarını ortaya koymak istiyoruz.



Öncelikle bizler hangi hizip ve camiayı ifade edersek edelim, “Ümmet olma sorumluluğu”nu omuzlarımızda taşıdığımızın altına çizmemiz gerekir. Ümmet olmak, sadece zihinsel ve teorik bir kavram değil, pratikte var olan, “Sizin ümmetiniz tek bir ümmettir” buyuran Rabbimizin emri üzerine yaşanılması ve yaşatılması emredilen dinamik bir aksiyonu ifade etmektedir. Sonuçta, Ümmet olma sorumluluğu “akide” ve “şuur” üzerine kurulu vicdani ve ameli bir “rüşd” halidir.



Tarihten günümüze ümmetimizin bünyesine bu bilinci körelten birçok virüs bulaştırılmıştır, ki İslam ümmetinin hali hazır perişan durumunun temelinde bu virüslerin yol açtığı hastalıklar bulunmaktadır.



Bu virüslerin ilki "nasyonalizm virüsü"dür. Kavmiyetçilik mikrobu her ne kadar yüzyıllar gerisinden sürüp gelen bir maraz olsa da, özellikle Osmanlı imparatorluğunun yıkılmasından sonra İslam dünyasına çizilen "ulusal sınırlar"la, İslam ümmeti etnik temelde birçok parçaya ayrılmış ve birbirleriyle olan “velayet hukuku” ağrı bir şekilde örselenmiştir. Ümmetimiz arasına sokulan Türkçülük, Arapçılık, Farsçılık vs. gibi ırkçı ideolojiler Müslümanlar arasında kardeşlik ruhunu öldürdüğü gibi, öldürücü hastalıklara yol açan karşılıklı husumetlerin nedenini oluşturmuştur.



İkinci virüs ise "mezhepçilik ve tekfircilik virüsü"dür ki, bu virüsün ümmetimizi nasıl acılara boğabildiğini içinde yaşadığımız süreçte açıkça görebiliyoruz. Müslümanları sadece belli bir mezheple sınırlamak, diğer mezhep mensuplarını İslam dairesi dışına atmak ve onlara karşı kin ve düşmanlık duygularını ateşlemek, sonuçta Müslümanlar arasında mezhep kavgalarına yol açmak, mezhepçilik ve tekfirciliğin Ümmet bünyesini delik deşik eden ifsadı durumundadır.



Her ne kadar bu ifsadın tarihsel kökleri bulunsa da, emperyalizm ve siyonizmin ajanları ve kiralık uşaklarının Müslümanlar arasında mezhep çatışmaları çıkarmak, İslam toplumlarını mezhebi karşıtlık zeminlerinde kamplaştırmak, onları birbirlerinin canına ve kanına musallat etmek için çok yönlü komplolar kurduğunu ve ne yazık ki, bunda da başarılı olabildiğini esefle izlemekteyiz.



Haçlı emperyalistler ve azgın Siyonistlerin İslam topraklarındaki işgal ve katliamları nasıl Ümmetimizin bağrına saplanmış kanlı hançerler ise, aynı şekilde bu “mezhep kışkırtıcılığı” da ümmetimizin zihinlerine, yüreklerine ve bilinçlerine saplanmış zehirli hançerlerdir; öyle ki bu hançerler işgal ve katliam hançerlerinden daha derin yaralar açabilmekte, ne yazık ki hangi mezhepten olursa olsun ümmet bilinci ve sorumluluğunu yitirmiş bağnazlar tarafından bu yaralar daha da derinleştirilmektedir.



Üçüncü virüs ise "hizipçilik virüsü"dür. Bu hususta en aydınlatıcı makaleyi sitemizde yayınlanan Rahmetli Molla Mansur Güzelsoy'un "İslami Cemaat Çevresinde" başlıklı değerli yazısından takip edebilirsiniz.



Mezhepçilik ve tekfircilik akımı, belli bir mezhebin dışında olanları İslam'ın dışında saydığı gibi, hizipçilik saplantısı da kendi hizbi dışında kalanları İslam'ın dışında sayan bir hastalıktır. Kendisinin mensup olduğu grubu, hakkın ve hakkaniyetin merkezinde görenler, diğer İslami kesimlere ve yapılara karşı itici, öteleyici, suçlayıcı, hafife alıcı, küçümseyici, yargılayıcı ve hatta saldırgan bir tutum içine girmekte ve bunu "fasid, münafık, hain vs. gruplara karşı mücadele" şeklinde tanımlamakta ve sunmaktadır. İslam düryasının değişik bölgelerinde gözlemeyegeldiğimiz müslümanlar arasındaki şiddet eğilimlerinin arkasında bu saplantı bulunmaktadır.



Müslümanın kanını dökmeyi helal bilecek kadar bir insanı azdıran, Allah'ın hududlarını iptal edip onun yerine kendi hizipsel sınırlarını çizen bu saplantının en acı örneklerini Afganistan'da yaşadık. Ümmetimizin anlına kara bir leke süren, başını öne eğen, kazanımlarını heba eden bu hizipçilik hastalığının her yerde kanlı örneklerine rastlamasak da, çoğunlukla zihinlerde ve toplumsal tavırlarda varlığını sürdürdüğüne maalesef tanık olmaktayız. Bu durum çok uzaklarda değil hemen yanı başımızda durmakta ve bizeri de böylesi bir saplantının kör ve fasid çkurlarına itmektedir...



İslam ümmeti arasında nasyonalizm, mezhepçilik, tekfircilik ve hizipçilik hastalığını yayanlar, hangi isim ve sıfat altına olursa olsun "vesvâs'ul hennâs"tırlar ve bunların şerrinden insanların Rabbine, Melikine ve İlahına sığınıyoruz..



11 Eylül’den sonra İslam dünyasına karşı topyekün bir savaş açan haçlı Amerika ve müttefiklerinin Afganistan ve Irak’ta yaşadıkları bozgunlardan sonra, Lübnan’da Hizbullah savaşçılarının Siyonist İsrail ordusunu hezimete uğratması, diğer yandan İran İslam Cumhuriyeti’nin nükleer enerji programının emperyalist ve Siyonistlerin ödlerini ağızlarına getirmesi üzerine, Ümmetimizin arasında ayrılık, düşmanlık ve çatışma çıkarmak için mezhep kışkırtıcılığına yöneldiklerini görüyoruz.



Amerika ve Batılı müttefikleri sözde “Şiilik tehdidi”ne karşı İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı dün Arap ülkeleri arasında “ılımlılar cephesi” oluşturmaya çalışırken, bugün de Sünni olan Hamas hareketine karşı “Şerm el Şeyh”lerle Arap ittifakları oluşturmaya çalışmaktadır.



Düne kadar Arap dünyası için İran’ı “Şii yayılmacılığı” ile suçlayan Amerika ve bölgedeki işbirlikçileri bu kez "Sünni Hamas hareketi"nin arkasında İran’ın olduğunu ileri sürerek, Hamas’ı kıskaç altına almaya ve boğmaya çalışmaktadır.



Lübnan’da Hizbullah savaşçıları Siyonist İsrail rejimini tarihin en büyük yenilgisine uğrattığı sırada, Suudi Arabistan istihbarat güçlerinin Mossad ile el ele verip yanlarına Muhammed Dahlan adlı Amerikan işbirlikçisini de alarak, Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah’a suikast girişiminde bulunması, Amerika, İsrail ve bölgedeki Arap müttefiklerinin gerçek amacının, emperyalizm ve siyonizme karşı direnen "İslami güc"ü yok etmek olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.



Lübnan’daki Fuad Sinyora hükümetinin Hizbullah’a karşı Amerika ile işbirliğine girmesi, Mısır firavunu Hüsnü Mübarek’in İhvan-ı Müslimin hareketine zorba bir saldırı kampanyası başlatması, Siyonist işgal güçlerinin Gazze ve Batı Şeria’daki saldırı ve katliamlarını sürdürmesi, Gazze’deki El Fetih hainlerinin Hamas’a karşı büyük bir katliam planı yapması, Amerika ve İsrail’in işbirlikçileri olduğu belgelerle ispatlanan Dahlan çetesinin Gazze’den temizlenmesi üzerine, Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan rejimlerinin büyük bir telaşa kapılarak Hamas’ın Gazze zaferini kendi ulusal güvenliklerine karşı büyük bir tehdit olarak görmeleri ve siyasi-askeri açılardan Hamas’ı çökertecek planlar yapmaya başlamaları hep aynı şeytani mahfillerden kaynaklanmaktadır.



Türkiye’deki Siyonist medyanın kiralık kalemleri Avrupa ülkelerindeki “başörtüsü yasağı”nı “küresel 28 Şubat” olarak tanımlamışlardı. Bu doğru bir tesbit; çünkü tüm bu süreçler, Erbakan Hoca'nın ısrarla vurguladığı gibi, Sovyet blokunun yıkılmasından sonra, Batı emparyalizminin NATO şemsiyesi altında İslam’a karşı başlattığı savaşın örnekleridir. Bunun içindir ki Refah-Yol hükümetini yıkmaları, -emperyalizme ve siyonizme karşı işlediği suçlardan dolayı- Milli görüş hareketini cezalandırmaya kalkmaları da aynı senaryonun bir parçasıdır...



Refah-Yol hükümeti'ni yıkanlar kimler ise, Filistin’de Filistinlilere karşı ambargo koyan ve Hamas hareketi'ni çökertmek isteyenler de onlardır. Milli Görüş hareketi'ni cezalandırmaya kalkanlar kim ise, Mısır’da İhvan-ı Müslimin hareketine karşı zorbaca saldırıları gerçekleştirenler de onlardır. Milli Görüş misyonu'nu tarihten silmek isteyenler kimler ise, İran’a, Hizbullah’a karşı şeytanca planlar yapanlar da onlardır. Bütün bunların arkasında "beynelmilel Siyonizm" vardır ki, savaşın mirengi noktasını burası oluşturmaktadır.



Amerika ve Batılı emperyalistlerin haçlı savaşları karşısında, İslam ümmetini parçalama ve birbirine düşürme tuzakları karşısında, Büyük Ortadoğu Projeleri, Yeni Ortadoğu Projeleri karşısında, İran’a, Suriye’ye, Lübnan’a yönelik yeni saldırı planları karşısında Türkiyeli Müslümanları İslam Birliği ekseninde dayanışma ve kardeşliğe çağıran, emperyalist ve Siyonistlerin komplolarına karşı Müslümanları uyanık olmaya çağıran bir Milli Görüş hareketine ilgisiz ve bigane kalmak, “ümmet olma” bilincimizin köreldiğinin bir göstergesi durumundadır...



Emperyalizm ve siyonizmin İslam Ümmetine karşı sürdürdüğü saldırganlık karşısında ümmetimizin vereceği karşılık tek başına “askeri direniş” seçeneği değildir; İslam coğrafyasının bir bölümünde askeri direniş seçeneği söz konusu ise, bazı bölgelerinde de, bu cümleden Türkiye’de “siyasi direniş” seçeneği söz konusudur. Milli Görüş hareketi, emperyalizm ve siyonizme karşı bir siyasi direniş hareketidir. Ümmetimizin direniş güçlerini “tek”leştirme durumunda değiliz. Bir bölgede farklı direniş oluşumları olduğu gibi, ülkemizde de olabilir ve bu bir direniş oluşumunun diğerini nakzetmesini gerektirmez...



Yazın olağanüstü sıcakları bizleri serin yerlere koşturdu, kimilerimiz deniz sahillerine, kimilerimiz pikniklere, kimilerimiz klimaların gölgesine koştu. Tüm bu bunaltıcı sıcakların ortasında, yaşı 80’i aşkın Erbakan Hoca’nın koşuşturmasına baktığımızda, emperyalizmin sözkonusu planlarına karşı büyük bir gayret ile Müslümanları uyardığına, bir konferanstan başka bir konferansa emperyalist ve Siyonistlerin ihanet planları ve tuzaklarına dikkat çektiğine tanık oluyoruz…



Başka kardeşlerimizi itham etme durumunda değiliz, ancak, Milli Görüş’ün bu onurlu kavgasına omuz vermenin ümmet olma bilincinin bir gereği olduğuna inandığımız için bu feveranı yükseltmeye çalıştık. Ümmetimizin özgür ve aydınlık geleceği için; hangi kavim ve mezhepten olursa olsun bütün dünya müslümanlarının esenliği, birlik ve beraberliğini gözeterek bu bu sorumluluğu paylaşmak istedik..



Hz. Musa İsrailoğullarını savaşa çağırdığında onlardan aldığı cevap “sen git Rabbinle birlikte savaş” olmuştu...



Elinde "Asa-ı Musa" ile emperyalizm ve siyonizmin karşısına çıkan tüm hareketlere karşı sorumluyuz, bu ister Türkiye’de, ister Lübnan, Filistin, İran ve Kafkasya’da olsun. Biz onlara “siz gidin Rabbiniz ile birlikte savaşın!” diyecek değiliz…



Filistin’de İslam’ın kahramanları Hamas ve İslami Cihad hareketleri ile nasıl omuz omuza isek, her geçen gün yeni bir saldırı tehdidiyle yüzleşen İslam’ın kalesi İran ile nasıl yürek yüreğe isek, Lübnan’da Hizbullah’ı iftihar bilip onlara nasıl ellerimizi uzatmış isek, Türkiye’de de ümmetimizin etkin ve kararlı gücü Milli Görüş hareketine aynı sorumlulukla bileklerimizi uzatıyoruz. İnancımız ve güvenimiz odur ki Milli Görüş hareketi emperyalizm ve siyonizm karşısındaki duruşunda Müslümanları yanıltmayacak ve mahcup etmeyecektir.



Meseleyi bu esasın dışında polemiklere taşımak, İslami edep ve sorumluluk sınırlarını zorlamakla eş anlamlı bir durumdur.



Velfecr olarak, baştan beri üzerinde durduğumuz en büyük hassasiyet hep ümmetimizin maslahatını gözetmek olmuştur. Bunu sadece internet sayfalarında değil, hayatımızın her alanında yaşamsallaştırmaya çalışıyoruz. İmam Hasan el Benna’lardan, Üstad Mevdudi’lerden, İmam Humeyni’lerden bunu öğrendik; İslam ve Müslümanların izzeti için kardeşliği ve dayanışmayı öğrendik. Ümmetimizin salahı ve hayrı nerede ise hesapsız pazarlıksız ve korkusuzca orada bulunmayı öğrendik…



Rabbimiz müminleri Kur’anda vasfederken “onlar bir saldırı ve haksızlığa uğradıkları zaman birbirleriyle yardımlaşırlar” buyurmaktadır. Hayatımızın rehberi Kur’an ise, böyle bir dönemde Müslümanlar birbirleriyle yardımlaşmayacak da peki ne zaman yardımlaşacak?



Bizler 22 Temmuz seçimlerinin sonuçlarına bakıp takılmayacağız; ancak emperyalistler, siyonistler ve onların ülkemizdeki uzantıları Milli Görüş'e ilişkin seçim sonuçlarına bakarak sevinç duyacak olurlarsa o zaman bunu kahrını Rabbimize havale edeceğiz…



Rabbim ümmetimize ve bu ülke Müslümanlarına böyle bir kahrı yaşatmasın…


Nureddin ŞİRİN
Ekleme Tarihi: 11.07.2007 - 16:36
Bu mesajı bildir   YENISAFAK üyenin diğer mesajları YENISAFAK`in Profili YENISAFAK Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
asilyesil su an offline asilyesil  

74 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.07.2006
En Son On: 13.05.2013 - 21:15
Cinsiyeti: ----- 
çalışmalar için Allah cc razı olsun..

Siyonizm kime düşmansa , ben onun yanıdayım, öyle olmaya devam edeceğim. Venezuellada çavazleyim, İranda ahmed-i nejad la. Filistinde hamaslayım lübnanda hizbullahla. Varsın birileri seyirci kalsın..
Ekleme Tarihi: 11.07.2007 - 17:17
Bu mesajı bildir   asilyesil üyenin diğer mesajları asilyesil`in Profili zum Anfang der Seite
mýzrap su an offline mýzrap  
milli görüş

6 Mesaj

Kayıt Tarihi: 09.06.2007
En Son On: 31.08.2007 - 20:52
Cinsiyeti: ----- 
erbakan hoca muhterem bi insan ama çevresindekiler için malesef aynı şeyi söyliyemiycem.eskiden bende toplantılarına giderdim.çok güzeldi.ama şimdi görünüşte kalmış herşey.bence insan kendisine çeki düzen verdikten sonra milli görüşlüyüm demeli.çünkü milli görüşün anlamı çok büyük.milli görüş teşkilatının gençleri diğerlerinden farkı yok bu zamanda.o zaman bi yanlışlık var demektir.ilk önce bunu bulup düzeltmek lazım ki sonra ben milli görüşlüyüm demeli.Allah cc biz gençlere yardım etsin.nefislerimize yenilmemeyi bizlere nasip etsin.telaşlı
Ekleme Tarihi: 11.07.2007 - 22:11
Bu mesajı bildir   mýzrap üyenin diğer mesajları mýzrap`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1319 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.74838 saniyede açıldı