 |
|
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Ekleyen |
|
|
oRTaDoGu aNNeLeRi...!!!... |
|
|
5108 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 31.05.2005
|
En Son On: 22.01.2023 - 00:33
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Sizin yedi iklimden haberiniz yok
Dört mevsimin nasıl geçtiğinden,
Baharla güzden haberiniz yok.
Havayla ilgili haberleriniz rutindir.
Gök gri bulutlarla kaplı
Sağnak sağnak kurşunlar !
Fırtınanın sizde ki adı F-16 lardır.
Apaçilerdir..
Hemen hemen her an füzelerin sesi
Azrail gibi sinelerinizi yoklar ..
Kimi misket maskesiyle
Kimi fosfor
Kimi de vakum
Ve bilmem başka hangi namussuz Uranyum !
II
Siz hep sessiz sedasız ölürsünüz !
Ben gözyaşları içinde olurum.
Sizi seven dostlarsa hıçkırıkla yas tutarlar.
Dünya ise insanlığını aradığı vahşet içinde,
Sizden bihaber yaşayıp gider !
Zaten sizin de onlardan haberiniz olmaz
Onların çocuklarına aldığı oyuncaklardan,
Onların tatillerinden
Sizin bulamayıp onların çöpe attığı yemeklerden,
Sizin hiç yatamayacağınız o yaylı yataklardan,
Sesli battaniyelerden,
Kuş tüyü yastıklardan falan ...
Sizin bunların hiç birinden haberiniz olmaz.
Yani sizin haberiniz savaşsız, kansız, istilasız ..
Allah’ ı unutmuş vicdansız insanlardan (!)
Onlarsa sizden haberi olmaz !..
III
Kravatlı terör başkanları
Katliamınızı götürü olarak avenelerine vermiştir.
O cellatlar elleriyle sizi cennete gönderecekler.
Oysa Rabb’ ı Rahim,
Zalimleri bizim ellerimizle cezalandıracaktı.
Ve topunu cehenneme atacaktı.
Ama biz sizi yalnız bıraktık !
Hem sizin elleriniz bize baharlar getirecekti,
Nevruzlar verecekti.
Nisan yağmurlarında kirpikleriniz ıslanacaktı.
Evden çıkma yasağınız falan olmayacaktı !
Zalimler yürüdünüz diye sizi vurmayacaktı !
Siz barış nakaratlarını bir ağızdan söylerken,
Biz sizinle gurur duyacak ..
Kendimizden utanacaktık !
Sonra kandiller gelip çatacaktı.
İşte Mir’ac’a bir kaç gün kaldı
Mir’ac’ da elleriniz arş’ u alaya açılırken
Dillerinizden katıksız nefrinler çıkmayacaktı
Hayra alışmış dilleriniz yine hayırlar okuyacaktı.
Düşmanlarınızın bile ıslah ve hidayetini isteyecektiniz.
Ama bırakmıyorlar
Timsahları imrendiren halleriyle sizi sizden ediyorlar.
Ve bizi bizden !!!
IV
Bayram için yeni elbiseler alacaktınız.
Asırlardır çıkarmadığınız siyahları çıkaracaktınız
Çocuklarınızın kanlarıyla allanmış ellerinize,
Bir kerecik olsun kına yakacaktınız.
Kabirlerinizde bitmeyen otlar için üzülmeyecektiniz.
Yaralarınız az buz sarılmış,
Yaslarınız tutulmuş olacaktı.
Bebeklerin melekleri ağlatan çığlıkları kulaklarınızda çınlanmayacak,
İhtiyarların naçarlığı sizi ağlatmayacaktı.
Arife günü oruç tutacaktınız.
Bayram sabahı sıcacık yemekler yapacaktınız.
Yetimler bulup başlarını sıvazlayacak,
Garipleri bulup karınlarını doyuracaktınız.
Musa’ ları,
Firavun’ lar için değil,
Daha çok barış için doğurmakta yarışacaktınız.
Yani siz böyle paramparça olmayacaktınız !
Gözü yaşlı,
Çaresiz olup bize dert olmayacaktınız !!!
|
Ekleme Tarihi: 13.08.2007 - 10:44 |
|
|
|
5108 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 31.05.2005
|
En Son On: 22.01.2023 - 00:33
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Garibin anası pencerelerden
Yanık türkülerle yollara bakar
İncecik yüzünde her akşamüstü
Çizgi çizgi, nokta nokta bir efkâr.
Fakirin anası her sabah sessiz,
Ağlar çocuğunun aç-çıplak durduğuna
Elleri koynunda kalır çaresiz
Bin pişman doğduğuna, doğurduğuna.
Mahkûmun anası susar konuşmaz
Suçu kendisinde sanır
Kaçar insanlardan, aydınlıklardan
Duvarlara bile baksa utanır.
Açılırsa üstüm biraz, duyar da gece yarısı
Kalkar yatağından gelir.
Bir mübarek el uzanır yorganıma usulca
Bilirim anamın elidir.
Bir merhamet bir sıcaklık, bir gurur;
Yavrum diyen sesinde.
Ve huzurun günde beş vakit nabzı vurur
Beyaz tülbentinde, seccâdesinde.
Karımın anası anama benzer
Öylesine yakın duygulu, ince.
Özü-sözü bir yayla gözesi kadar berrak,
Oturtacak yer bulamaz çıkıp yanına gidince
Yüreği destanlar gibi sımsıcak
Ve alnım açıksa, başım dikse;
Dirliğimiz varsa, mutluysam,
Yüzüme gülüyorsa böyle bu şehir
Bir beyaz zambak gibi pırıl pırılsa yavrum;
Ve yavrumsa her şeyi bana sevdiren bir bir
Bu mutluluk, bu düzen, bu bitmeyen aydınlık
Anasının yüzüsuyu hürmetinedir.
|
Ekleme Tarihi: 13.08.2007 - 10:46 |
|
|
SeNi De VuRuRLaR BiR GüN eY aCI...!!!... |
|
|
5108 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 31.05.2005
|
En Son On: 22.01.2023 - 00:33
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Seni de Vururlar Bir Gün Ey Acı
Seni de vururlar bir gün ey acı
Uçuşup durduğun kanatlarından
Sazın sözün türkülerin tükenir
Ellerin koynunda kalakalırsın
Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı
Gül açan yüzlerimizde
Göğeriyor rengin senin de
Biz seni
Tâ eskilerden tanırız
Hani göğüslerimize taş olur inerdin
Avuçlarımızda hira dağıydın
Al atların tan yerine ayarlanmış yelelerinde
Akdeniz rüzgarlarına karışan sendin
Biliyorum
Hiçbir tarih yazmayacak
Ve bir sır gibi kalacak yakılan kitaplarda
Göbek bağı anasından henüz çözülmemiş bebelerimize
Mitralyözlerin washingtondan ayarlandığını
Seni de yakarlar bir gün ey acı
Bir taptuk kul gözlerinden vurursa
Parmakların eğri ağaç tutamaz
Çığlıkların çağlar aşar duymazsın
Ve ben biliyorum
Örümceği, mağarayı, güvercini, asâyı
Ve İbrahimin baltasını
Ben biliyorum
Nereden başladı bu kesik dans
Ve bu dansa karşı afyonlanmış hecin yüzlü
İnsanlar kim?
Kim kimin yanında
Kim kimin karşısında
Meclis kürsüsünden konuşan bu adam kim
Üsküdar kız lisesinde okuyan genç kız
Çantasında kimin fotoğrafını taşıyor
Kadıköy vapurunda sigara tüttüren delikanlılar
Neden gülüyorlar ki
Seni de vururlar bir gün ey acı
Filistinde sapan taşlı çocuklar
Dalın, kolun, fidelerin, budanır
Kuru bir kütükle kalakalırsın
Öyle bakmayın balkonlarınızdan
Fırat nehri ayrılık çıbanına tutuldu,
Damarlarımızı yırtıyor
Tuna nehri, onulmaz boşnak sızıları
Pompalıyor yüreğime
Pilevne türküleri ağıtlara dönüşürken,
Çeçenyada yiğitler
İnancın, emeğin ve aşkın
Kılcal damarlarına ulanıp sustular...
Ve ne Bağdattan
Ne Şamdan
Ne Mekkeden
Ne Diyarıbekirden
Ne istanbuldan
Ne Buharadan
Bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi
Duymuyor
Seni de vururlar bir gün ey acı
Halepçede soldurulmuş gül gibi
Bu sevdaya düşsen sen de yanarsın
Suskun, sıcak, uzun yaz geceleri
Ve siz
Ey analar,
Siz, gecelerinizi böler çocuklarınıza ninniler
Söylerdiniz
Hani siz, fatihler doğururdunuz...
Gelin-kızların giysileri kirletildi
Çocuklar hep yetim kalıyor
"Elem yecidke yetimen feava"
Ve ben biliyorum
Ben biliyorum
İstanbulun
Bağdatın
Diyarıbekirin
Mekkenin
Birbirine nasıl bağlandığını, nasıl çözüldüğünü sonra
Ey insan
Ey insanlık
Ayağa kalk
Kolları ve bacakları budanmış delikanlıları
Boyunları gövdesinden ayrılmış insanları
Gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu
Çocukları
Gelişmiş laboratuarlarınızda dikkatle inceleyin
Ve bir gün
Bu dünya
Gül bahçesine dönecek
Bunu böylece bilin ve
Unutmayın
|
Ekleme Tarihi: 13.08.2007 - 10:50 |
|
|
|
5108 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 31.05.2005
|
En Son On: 22.01.2023 - 00:33
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Ağlamak
Bazı acılarda yetmez
Bazı ölümlere
Örtüsüdür bazı acıların
Örter, örtülmez
Savunur bir süre
Ağlayanlar sevinmeli
Sevin ağlıyabiliyorsan
Acılar art arda dinmeli
Durur bir nöbetçi gibi
Durur bir bekçi gibi
Zamana gülmeli-gülmeli.
Sevin ağlıyabiliyorsan
Unutmanın kardeşidir ağlamak
Uyur uyanır yatağında duyguların
Düşüncenin kucağında hep çocuktur
Ağlamak.
|
Ekleme Tarihi: 13.08.2007 - 10:52 |
|
|
aZiMDeN SoNRa TeVeKKüL...!!!... |
|
|
5108 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 31.05.2005
|
En Son On: 22.01.2023 - 00:33
|
Cinsiyeti: -----
|
|
"...Bir kerre de azmettin mi, artık Allah(c.c.) a dayan..."
(Âl-i İmrân, 159)
"- Allah a dayanmak mı? Asırlarca dayandık!
Düşdükse bu hüsrâna, onun nârına yandık!
Yetmez mi çocukluktaki efsâneye hürmet?
Dersen ki: Ufuklarda bir aydınlık uyansın;
Mâzîyi ateş vermeli, baştan başa yansın!
Şaşkınlık olur köhne telâkkîleri ihyâ;
Şeydâ-yı terakkî, koşuyor, baksana dünyâ.
Elverdi masal dinlediğim bunca zamandır;
Ben kanmıyorum, git de sen aptalları kandır!"
- Allah a değil, taptığın evhâma dayandın;
Yandınsa eğer, hakk-ı sarîhindi ki yandın...
Meflûc ederek azmini bir felc-i irâdî,
Yattın, kötürümler gibi, yattın mütemâdî!
Mâdem ki didinmez, edemez, uğraşamazsın;
İksîr-i bekâ içsen, emîn ol, yaşamazsın.
Mevcûd ise bir hakk-ı hayat ortada, şâyed,
Mutlak değil elbette, vazîfeyle mukayyed.
Takyîd-i İlâhî ki: Bilâ-kayd ona münkâd,
Kalbinde cihanlar darabân eyliyen eb âd.
Lâ-kayd olamazdın, biraz insâfın olaydı,
Duydukça bütün sîne-i hilkatten o kaydı.
"Allah a dayandım!" diye sen çıkma yataktan...
Ma nâ yı tevekkül bu mudur? Hey gidi nâdan!
Ecdâdını, zannetme, asırlarca uyurdu;
Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?
Üç kıt ada, yer yer, kanayan izleri şâhid:
Dinlenmedi birgün o büyük nesl-i mücâhid.
Âlemde "tevekkül" demek olsaydı "atâlet ;
Mîrâs-ı diyânetle yaşar mıydı bu millet?
Çoktan kürenin meş al-i tevhîdi sönerdi;
Kur an duramaz, nezd-i İlâhîye dönerdi.
"Dünya koşuyor" söz mü? Berâber koşacaktın;
Heyhât, bütün azmi sen arkanda bıraktın!
Mâdem ki uyandın o medîd uykularından,
Bir parçacık olsun, hadi, hiç yoksa, kımıldan.
Ensendekiler "leş" diye çiğner seni sonra;
Ba sin de kalır ta gelecek nefha-i Sûr a!
Çiğner ya, tabî î, ne düşünsün de bıraksın?
Bir parça kımıldan, diyorum, mahvolacaksın!
Dünya koşuyorken yolun üstünde yatılmaz;
Davranmıyacak kimse bu meydana atılmaz.
Müstakbeli bul, sen de koşanlarla bir ol da.
Maziyi, fakat yıkmaya kalkma bu yolda.
Ahlâfa döner; korkarım, eslâfa hücumu:
Mâzîsi yıkık milletin âtîsi olur mu?
Ey yolcu, uyan! Yoksa çıkarsın ki sabâha:
Bir kupkuru çöl var; ne ışık var, ne de vâha!
|
Ekleme Tarihi: 13.08.2007 - 10:59 |
|
|
|
 |
|
Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
semrayavuz (50), mucahit59 (32), hacýati (55), konyali1978 (47), cevdet öztürk (49), ipekyolu (45), kertibiy (65), yukselabdulkadi.. (65), gülsaba taka (40), elturko (50), kadir_29 (41), beratcan47 (67), -Yasemin- (41), cenapsert (55), ozdemir555 (45), derya0738 (49), Muhammedegideme.. (38), AMIRAL (61), EL-SAHABE (39), karbeyazit (53), netex (43), Faruk33 (), cicek08 (29), cndr (45), bahra (45), arifani (45), mustafa taner 7.. (55), bediiiatül (45), serfiraz (44), goalkeeper (46), minik_kiz (34), Ferhat_1981 (44), mahmut ç.. (41), seversaid (41), dali61 (47), mucahide44 (49) |
|
|
|
 |
|
|