0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » İBRET TABLOLARI » Burası ONKOLOJİ ....Gelecek Ölüm...Gözleri Gözlerin Olacak.....................................

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
nazli64 su an offline nazli64  
Burası ONKOLOJİ ....Gelecek Ölüm...Gözleri Gözlerin Olacak.....................................

110 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.10.2006
En Son On: 11.10.2014 - 05:07
Cinsiyeti: Bayan 
YA KÜLE DÖNECEK YA GÜLE DÖNECEKSİN

Ellerin son bir defa dokunuyor güle ve güne. Gözlerinin karası son kareyi alıyor ışıktan; ve karanlığa hazırlanıyorsun. Unutmaya ve unutulmaya hazırlanıyorsun. Hatıran bir taştan ve hüzün renkli topraktan ibaret olacak. Kahkahalar seni yalnız bırakacak, mutluluklara seni hesaba katmadan devam edilecek. Sana arkalarını dönecekler. Senin kokun uzakların kokusu olacak. Tenin toprağın soğuğunu tadacak. "Gelecek ölüm; gözleri gözlerin olacak."


Hatırla ki, yarınki gün seni taze bir toprak yığının altında bulacak. Bir gün saatinin akrebi, yelkovanı senin uzanamadığın ânlara doğru dönecek. Yüzüne günışığı vurmayacak. Hayatının ebedî rengini dar ve sessiz bir boşlukta bulacaksın. Ya küle dönecek ya güle dönüşeceksin. Yüzün solacak, Ellerin solacak toprak olacak.

Unutma ki, toprak şimdi ayağının altından kayıyor. Yürüdükçe ince bir hesap çizgisine çekiliyorsun. Unutma ki, elinle ölüme dokunuyorsun. Elinle ölümü dokuyorsun. Hatırla ki, gözlerin ölüme bakıyor. Gözlerin bir cesedi alacakaranlığa taşıyor Hatırla ki, seni sımsıcak sarıp kucaklamak isteyenler bir tabutun katı, soğuk dokunuşuna çarpıyorlar. Ve hep başkaları var dışarıda, hep yabancılar geziyor yıkık mezar taşları arasında. Kimsenin tanıdığı değilsin artık. Kimsenin ‘ölü’sü de değilsin.

Senai Demirci sen ve son adlı makalesinde kaleme almıştı bu satırları. Okuduğumda çok etkilemişti beni. Zaman zaman sıkılıp hasta odalarına ziyarete gittiğimde ölüme bu kadar yakın olan kişilerde ölüm gerçeğinin neden bende olduğu gibi başkalarında da aynı etkiyi yaratmadığını görmek çok üzüyordu beni. Acılar içinde kıvranan insanlar sanki ikiye ayrılmıştı. Bir kısmı; yok olup gitme sevdiklerinden zamansız ayrılmanın ve çektikleri bu acıyı hak etmediklerinin acısıyla zaten dayanılmaz olan ağrılarının üzerinede acıları ekleniyordu. Hem ağrıya hem yüreklerindeki acıya dayanamayan bu kanser hastalarına hemşire morfini dayayınca gözleri sessizce kapanıyor saatlerce uyuyorlardı. Onları anlamaya çalışıyordum, çektikleri acılara bir tesellileri yoktu, zira ahiret inançları yoktu. Yok olup gideceğini zannetmek çok büyük bir acı olsa gerekti. O manzara karşısında Rabbime yarattığı sonsuz sayıları adedince hamdettim. Çünkü bir insana nasip olacak en büyük nimetti İMAN etmek. Allahın ve ahiretin varlığına inanmak. her türlü acı keder ve başa gelen zulüm için iyiki ahiret vardı. Allahın adaleti, nimeti, mükafatı ve rahmeti vardı bizi bekleyen, iyiki ahiret inancı vardı...

Diğer bir kısım hastalarda sanki hemen şu an ölecekmiş gibi ibadet ediyorlardı. Ve hallerinden hiç şikayetleri yoktu. onlardaki bu acı sükunda Hz. İbrahimi hatırladım. Hz. İbrahim ateşin içindeydi ama içinde olduğu ateş onu yakmıyordu. Rabbim o ateşe serin ol demişti. Ateşi yok etmemişti Rabbim ama acısını azaltmıştı. İşte iman etmiş kanser hastalarıda acı içinde olmalarına ragmen derin bir sessizlik ve tevekkül içindeydiler. Namazlarını yatak aralarında veya yatakların üzerinde kılıyorlardı. Hiç sanmıyorum ki onkolojinin dışında hiçbir hastane mescidi bu kadar çok hastayla dolu olsun. Mescide her gittiğimde karşılaştığım bir hasta ilgimi çekmişti. Hasta yatağında çok acı çektiğine şahit olduğum bu hastanın hastane dışına çıkarak mescide gelmesine yollarda perişan olmasına ve enfeksiyon kapma rizkine razı olmamıştı yüreğim. Yanına yaklaşıp selam verdim selamımı aldı. Adın ne dedim sadece gülümsedi, nasılsın dedim sadece gülümsedi, yanında başka bir hasta bana dönüp o Türkçe bilmiyor kürt seni anlamıyor dedi ve kendiside kürt olduğu için bize tercümanlık yapmaya başladı.

……Kardeşim sen çok ağırsın bir daha mescide gelme Allah halini görendir ibadetini yatağında yap. Dedim. İki eliyle ellerimi tuttu solgun gül gibi bakan gözleriyle, acı bir tebessümle konuşmaya başladı;

……Sen benden daha iyisin diyemi benim hissettiklerimi hissetmiyorsun acaba oysaki bende seni hep mescide görüyorum?

…….Senin hissedip benim anlayamadığım nedir Zenan?

……..Zaman sorunu sadece zaman. Sen daha iyisin diye şeytan sanırım seni zamanın çok diye aldatıyor olabilir ama ben zaman sınırımın sonlarında gibiyim ve dünya hayatındaki bu son dakikaları neden Allah yolunda harcamayayım ve neden namazı mescide kılmayayım sevabı daha fazla feyzi daha fazla olduğu halde. Ağrılarıma gelince yatsamda acılar içindeyim yürüsemde bacaklarım beni taşıdığı sürece mescide geleceğim ama senide hep burada görmekten mutlu olacağım diye gülümsedi.

………Elleri hala ellerimdeydi sanki kanı çekilmiş gibi buz gibiydi. Ellerini okşayarak; Zenan sana samimiyetle bir şey soracağım dedim, buyur dedi.

……... Ne zamandan beri namaz kılıyorsun ve örtülüsün; hastalanmadan öncede böyle ibadetlimiydin?

………Kendimi bilelidir Allah ailemden razı olsun. Dedi.

………Hiç ölümden korktuğun oldumu?

………Allahı bildiğimde ölümü bildim ve hayatım boyunca ölüme hazırlandım. Rabbim affetsin bu hastalık Allaha kulluğumda beni biraz zorladı. Allahın rızası ve Cennet ümidi olmasaydı bu acılara dayanılmazdı. Sağlıklıyken cenneti hep merak ederdim ama şimdi cenneti özlüyorum helede ağrılarım dayanılmaz olduğunda, yani ölümden korkmuyorum. Fakat içimdeki acı sadece sevdiklerimden ve özellikle iki evladımdan ayrılmanın acısı. Oğlum 17 yaşında ama kızım çok küçük henüz İslam kimliği oturmadı bundan dolayı da çok endişeliyim acım sadece bunlardan işte..

Mescid çıkışında oğluyla tanıştırıyor Zenan beni. Şırnak Lisesi sondayım ama annem için okulu bırakmak zorunda kaldım başka bakacak kimsemiz yok diyor. Odaya döndüğümde delikanlının yüzündeki acı kaygı gözlerimden gitmiyor. Annemi hatırlıyorum acılarım tazeleniyor, küllendiğini zannettiğim ateş içimde volkan gibi yeniden patlıyor. Sarsıla sarsıla ağlıyorum. Annememi kendimemi Zenanamı yoksa delikanlıyamı ağlıyorum ayırt edemiyorum ama içim acıyor.. Uzun süre dua ediyorum Rabbim benim yaşadığım acıları bu delikanlıya yaşatma diye. Ne varki daha bir hafta geçmeden, akşamın karanlığı inmeye başladığı bir saatte dışarıdan inceden bir feryad yükseliyor anneeeeeemmmm annem ölmedi gülümsüyor baksanıza annem ölmedi. Annemmm bu karanlık gecede sensiz ne yaparım bir daha yolumu nasıl bulurum senden başka kim bana güneş olur annemmm. Bu nasıl bir acı Rabbim ben zindanlara düştüm sen annemi nurunla karşıla merhamet et ona, o seni çok severdi sende onu şefkatinle karşıla Rabbimmmm Allahım diye….

………Hiç bilmediğ koca bir şehirde annesiz ve kimsesiz 17 yaşında bir çocuk küçük kardeşine annesini sağ götürememenin acısıyla yanarken. Ölüsünü nasıl götüreceğini bilememenin, kimsesizliğin, çaresizliğin acısını yaşarken, şehrin diğer yanında nice gençler ve yaşlılar aslında sorun olmayan dünyalık şehvetleri ve arzuları için acı çekiyor asıl acının ne olduğunu hiç bilemeden….



(hastane günlüğü devam edecek)

Nazlı yenidünya


baska forumun veya sitenin linkini vermek yasaktir silinmistir


Bu mesaj 1 kez ve en son SaYaCGIN tarafından 27.03.2009 - 12:27 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 27.03.2009 - 10:18
Bu mesajı bildir   nazli64 üyenin diğer mesajları nazli64`in Profili nazli64 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
keskinmetal su an offline keskinmetal  

655 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 12.06.2008
En Son On: 10.10.2014 - 14:55
Cinsiyeti: ----- 
paylaşımın için
gül gül
gül Te$ekkürler gül
Ekleme Tarihi: 27.03.2009 - 10:23
Bu mesajı bildir   keskinmetal üyenin diğer mesajları keskinmetal`in Profili keskinmetal Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1335 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SIVASLIIBO38 (60), ayseak (35), cetinay (54), fe_eyne (45), silverbull (44), Elif Turan (41), fiber_optic (39), faruk58 (37), _reyyan (36), sofi27 (44), nahim (51), a.aydin (45), ekrem05 (51), HaRaMeYN (47), yanliz_kurt_58 (41), okangenc (37), gezginler (44), hudanur (57), vatan06 (43), Sübhan (52), Abdullah_42 (41), termelim (60), dehaoz (53), nuraybarutcu (43), Pasa85 (39), MaviCocuk (41), tahaseyda_msn (42), msc (44), vureyka (39), kocakaga6161 (42), erdalhatipler (39), imrannur (41), clue (50), eyyupbayram81 (46), germantatlim (38), davutakgun (41), afife (44), duranhoca (57), bekr (38), Mihrisah (47), RedCougar54 (47), cadikiz (35), selcuk53 (44), karabiber (54), muhammed_cabir (42), sehmus (47), EUROPEN907 (42), mehmet aslan (47), gülkrali (65)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.58493 saniyede açıldı