0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » OSMANLI TARİHİ ve MEDENİYYETİ » OSMANLI’NIN CUMHURiYETE MiRASI......

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 5 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Dai su an offline Dai  
OSMANLI’NIN CUMHURiYETE MiRASI......

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
OSMANLI’NIN CUMHURIYETE MIRASI BORÇ MUYDU, SERVET MI?

Hemen belirteyim: Yakin tarih konusunda vicdanlar hâlâ özgür degil.
Bir taraftan yasaklar sikistirirken, öbür taraftan hepimizin üzerinde tek tarafli bir propagandanin baskisi var.

Her türlü devlet imkâniyla donanmis resmi tarih tezi ile özgür tarih anlayisi soluk soluga çatisiyor.
Bu kavga ortaminda gerçeklerden ziyade spekülasyonlar konusuluyor.

Din ve tarih dâhil, her sey bir ikilem içinde ele aliniyor Türkiye’mizde.
Bu yüzden hem her sey muglak kaliyor, hem de tartismalar çabucak kavgaya dönüsüyor...

Aslinda tarih, resmi mülâhazalarin giremeyecegi iki alandan (ilki din) biridir.
Hazin ki en çok bu alanlara girmis, görüs bildirmis, hükümler vermistir...
(Düsünün: Ord. Prof. Enver Ziya Karal bile bu gerçegi açikça itiraf etmekten kendini alamiyor)

Sadece totaliter rejimlerde rastlanabilen bu anlayis, Türkiye Cumhuriyeti’nin yakasini hiç birakmamistir…

Tabii “ifrat”, “tefrit”i dogurmus. Her ifrat kendi alternatifini üretmis.
Meselâ, “resmi tarih”in (ki ders kitaplarinda somutlasir) “Kizil Sultan” dedigi Abdülhamid Han, alternatifinde “Ulu Hakan” olarak selamlanmis,
resmi tarihin “vatan haini” ilan ettigi Sultan Vahdettin, (dogrusu Vahidüddin) “büyük vatansever” olmustur.

Etraflarinda saflasmalar meydana gelmis, iki tarafin bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olmus fanatikleri,
tarihi kisilerle olaylara salt tarih ilmi açisindan yaklasan dürüst tarihçiyi konudan uzak tutmus,
dolayisiyla gerçek Abdülhamid’le gerçek Vahdettin, tarihimizin diger bazi “gerçek”leri gibi, kaynayip gitmisti.

Tarihe siyaset karistirmanin, tarihi, güncel ideolojik çatismalarin kaynagina dönüstürmenin böyle mahzurlari oluyor...
Ve bu mahzurlarla malul hale gelmis milletler bir türlü dirilemiyorlar.
(Fasist ve komünist ülkeler örneginde görüldügü gibi).

Güncel siyasetin icabatindan tarihe bakma aliskanligi, açikça ifade etmeliyim ki, tarihi kirletmistir.
Osmanli’nin hem kurulus, hem de yikilis devresini siyasi iktidarlarin arenasi yapmistir.
Siyasi beklenti gerçegin önüne geçtigi için de maalesef gerçek güme gitmis, uydurma sayia ve efsaneler gerçegin yerini almistir.

Bu sayialardan biri de “Osmanli’dan kalan borçlari Cumhuriyet Türkiye’sinin ödedigi” yolundaki söylentidir.

Gerçek su ki, “Osmanli Türkiyesi”, “Cumhuriyet Türkiyesi”ne devrettigi borçlari rahatça karsilayabilecek miktarda da nakit para birakmistir.

Üstelik Cumhuriyet’in Osmanli’dan devraldigi para miktari, ödemek zorunda oldugu Osmanli borçlarindan fazladir.

Çünkü borçlarin toplam tutari o günkü parayla 150 milyon lira, Osmanli’dan Cumhuriyet’e kalan nakit para tutari ise 161 milyon liradir.

Bu miktar, kâgit para bazinda (bozuk paralar hariç), ödenmesi gereken borçtan tam 11 milyon lira fazladir.

Açikçasi Türkiye Cumhuriyeti, Osmanli borçlarini Osmanli hazinesinden devraldigi paralarla ödemis, ayrica da 11 milyon lira kâr saglamistir.

Üstelik kalan meblâg nakit, ödenecek borç ise taksitlendirilmis borçtur.
(Borcun faiz ödemelerine 1929’da baslanmis, müteakip yillarda Cumhuriyet Türkiye’si ekonomisi iflasa sürüklendigi için ödemelere çaresiz ara verilmis,
ardindan alacakli devletlerle görüsmeler baslamis, bu görüsmeler 1932’ye kadar sürmüs, 1933 yilinda ise borcun düzenli olarak ödenmesine baslanmistir).

Sonra ödeme yeniden baslamis, düzenli borç ödemeleri 1954 yilina kadar devam etmistir.

Yani Osmanli borçlari, Adnan Menderes’in Basbakanliga geldigi Demokrat Parti iktidari döneminde uygulanan
ekonomi-politika sayesinde disa açilan Türk ekonomisinin buldugu kredilerle kapatilmistir.

Osmanli’dan Cumhuriyete kalan 11 milyon Türk Lirasi, ekonomiyi bilen yöneticilerin elinde kalkinmanin dinamosu olarak kullanilabilseydi,
Türkiye iflasini ilan etmek zorunda kalmaz, en azindan ekonomisini Nazi Almanyasi’na endekslemezdi.

Bu tespitler karsisinda bazilari pekalâ feryad-u figân edebilir:
Çünkü bize Cumhuriyetin 1950’ye kadarki bölümünde ekonominin tümüyle bagimsiz ve baglantisiz yürüdügünü ögrettiler.
Hepimiz hayatimizin belli dönemlerinde bu ideolojik propagandanin etkisine girdik.
Ancak artik propagadanin izlerini silip gerçeklerle kucaklasma vaktidir.

Zira uzun süre kimse tarihi gerçekleri degistiremez!

Hatirlanmasi gereken diger bir nokta da, borç ertelemeleri (kalan 11 milyon liranin ne oldugunu, nerelerde kullanildigini bilmiyoruz)
ile birlikte dis kredi itibarimizin sifirlandigidir.

O kadar ki, Ingiltere Türkiye’nin Ingiltere’de tahvil satmasini yasaklamistir (1920).
Ismet Pasa’nin basbakanlik yaptigi Türk hükümeti çaresizlik içinde ABD’ye basvurmus,
Avrupali tahvil alacaklilarinin bastirmasi sonucu ABD’den de eli bos dönmüstür.

"yalan söyleyen tarih" degil
"tarih'e yalan söyletenler" UTANSIN

Ekleme Tarihi: 17.11.2009 - 01:18
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
"yalan söyleyen tarih" degil
"tarih'e yalan söyletenler" UTANSIN

Elinize Saglik Kardes
Ekleme Tarihi: 17.11.2009 - 23:35
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  
utanmak...............!

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 12.09.2010 - 23:07
Cinsiyeti: Erkek 
evet
utanmak!

Kutup ayilarina çok üzüldük ve foklara, balinalara..
Asagilanan Kizilderili, zenci, pigmelere ve savasi bitmeyen milletlere çok üzüldük..
hatta dünyanin öbür ucunda Koreliler için çok canlar verdik..!

Ingiltere Prensine ve Hollanda Kraliçesine; Belçika, Ispanya, Suud krallarina saygi duyduk hep..
Avusturya, Tayland, Bhutan, Brunei, Norveç, Isveç, Ispanya, Japon, Kamboçya, Bahama, Barbados, Kanada,
Avustralya, Yeni Zelanda ve yeryüzünde ne kadar hanedan üyesi varsa hepsine saygi duyduk..
hatta rock krallarina, porno kraliçelerine(!) Monaco Prensesinin bikinisine kadar bile..!

saygi göstermedigimiz ise, bu yüce milleti tam 600 yil sirtinda tasiyip çaglar atlatmis olan Osmanli hanedani üyeleriydi ki;
onlari sahsî esyalarina kadar soyup gemilerle, trenlerle her birini sinir disina sürdük..!
Ardindan, yetmis yil suç aradik onlarda.. Her islerinde ihanet aradik..!
Ama hiçbirinde (genirdiklerinde çikan gazlarla ozon tabakasini deldikleri söylenen) Ingiliz inekleri kadar bile kasit bulamadik..!
Ama yine de inatla (millî onurumuzu korumak için,
kendilerine teklif edilen kralliklari bile reddeden) hanedan mensuplarimizi yoksulluktan, açliktan ölmeye terk ettik..!

Cihan imparatorlugumuzun vârislerinin cenazelerini kaldirimlarda, üç kurusluk (gida vs.) alacagi olan esnafin elinde rehin biraktik..
Tabutlarini günlerce gemilerde beklettik de yine sinirlarimizdan içeri sokmadik..!

Hâlbuki dikene basmis sairlere destanlar yaziyor, ekvatorda kesilen agaçlara paneller düzenliyor,
Marmara’daki adada kalmis esekler için bile kiyametleri kopariyorduk..!

Küba’da sönen komünizme, nesli tükenen kelaynaklara, yumurtlayacak sahil arayan carettalara üzüldügümüz yillarda,
Osman Gazi, Fatih, Yavuz, Kanunî, Sultan Ahmed ve Abdülhamid Han’in torunlari 70 yil vatansiz ve bayraksiz yasadilar..!

Onlar utanç abidelerimizdir..!

Bir kisim zevât onlardan utanir..!

bütün mahlûkat ise onlara yapilanlardan..!

selametle
Ekleme Tarihi: 24.12.2009 - 02:01
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Aynen katiliyorum kardesim.
Elinize Saglik
Ekleme Tarihi: 24.12.2009 - 09:08
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
Osmanlı'dan kalan mirasın yorumu...

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 20:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar.

Osmanlı altı asırlık yaşamı süresince çok büyük başarıların altına imza attı. Bundan bu vatanın evladı olup gurur duymayanın her şeyinden şüphe edilir.

Fakat tarihte her şeyi bu kendi geçmişimizde dahil olmak üzere gerçekleriyle ve yerli yerine koymadıkça, misyonu dolmuş bir sistemin neden bittiğini anlamadıkça körü körüne arkaya bakarak takılıp kalmaktan ve önümüzü göremez hale gelmekten başka hiç bir şey yapmış olmayız.

Osmanlı hanedanının Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yurt dışına çıkarılmaları sürecinde yaşananların neler olduğunu ve sebeplerini daha önce yazmıştım.
Şüphesiz bunların içinde mecburiyetler ve üzücü hallerde söz konusudur. Bugün hanedanın geri kalan fertlerinin serbest olarak ülkelerine rahatlıkla gelebildiklerini bilerek bu konuyu eşelemenin hiç bir faydası olmayan bir iş olacağının ve yalnızca fitnelerin hortlamasına yarıyacağının çok iyi bilinmesi gerektiğini düşünüyorum.
Fakat elbette bu işin her yönünü tüm gerçekleriyle bilerek onu tarihteki yerine koymamız gerekiyor.

Osmanlıdan miras kalan ve maddiyatla anlatılamayacak sayısız güzel mirasımız vardır.
Fakaaat iş para yönüne gelince manzara böyle değildir.
İşte bu anlamda bazı aktarmalar yapacağım ki Osmanlının maddi anlamda mirası nelerdir daha iyi bir gözlem yapabilme fırsatımız olsun.

Ve aklımızı işletelim diyorum. Elinde para olsa Osmanlı ingilizlerden ve Fransızlardan, Kırımda Ruslarla savaşabilmek için borç alırmıydı ? Osmanlının maddi mirası konusunda kaybolan paralar falan konuları ortaya atılıyor ama, tarihin gerçekleri çok farklı şeyler haykırıyor.

Sormazlarmı peki, Osmanlıdan borcunun üzerinde para kaldı diyenlere. Madem öyleydi neden Kırım savaşı için (1854) te ingiltere ve Fransadan (5.000.000 altın) borç almaya mecbur kalındı. Osmanlı devleti neden Galata bankerlerinden dahi borç para aldı ? Yoksa bu paralar gizli bir yerdeydi yerini unutup bulamadılarda, Cumhuriyet dönemindemi bulunup haber verilmedi ?

Alıntı
(Alıntı)

OSMANLI DEVLETİ İLK BORCU ''1853 KIRIM SAVAŞINDAN'' SONRA 1854 DE ALMIŞTIR. KIRIM SAVAŞINDA ASKERLERİN İAŞE VE İBATE İHTİYAÇLARINI GİDERMEK İÇİN BORÇ ALMAK DURUMUNDA KALMIŞTIR. ÖNCEDEN ''BUGÜN BORÇ ALAN YARIN BUYRUK ALIR'' DÜŞÜNCESİ VARDI VE BORÇ ALINMAZDI. AMA OSMANLI ZOR DURUMDA KALMIŞ VE BORÇ ALMIŞTIR. BU BORCU ''LONDRA VE PARİSTEKİ'' BÜYÜK ŞİRKETLERDEN ALMIŞTIR. BU BORÇ ÇOK KATLANACAKTIR. OSMANLI ÖDEMEYECEK HALE GELİNCE BATILI DEVLETLER OSMANLI EKONOMİSİNE EL KOYACAK VE DUYUN-U UMUMİYE OLUŞTURULACAKTIR. YANİ BORÇLAR KONSEYİ. EN SON OSMANLI BOCUNU 1954 DE TÜRKİYE ÖDEYECEK VE BİTECEKTİR.



Alıntı
DUYUNU UMUMİYE NEDİR VE OSMANLININ BORÇLARI VE MADDİ VARLIĞI AÇISINDAN NE İFADE ETMEKTEDİR ?

Düyun-u Umumiye (Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi), 1872 - 1939 yılları arasında Osmanlı Devleti'nin dış borçlarını denetleyen kurum.

II. Abdülhamit döneminde kurulmuştur. Sözcük, "Genel Borçlar" anlamına gelir. Düyun-u Umumiye kurulduğu yıldan itibaren, Osmanlı Devleti' nin ekonomik ve mali yaşamı üzerinde etkili bir rol oynamıştır.

Osmanlı Devleti 1854 yılında dış borçlanmalara başlamış ve 1874 yılına kadar 15 ayrı dış borçlanma yapılmıştır. Bu dönem içinde 239 milyon lira borçlanıldığı halde, hükümetin eline yanlızca 127 milyon lira geçmiştir.

Osmanlı Devleti, ilk dış borçlanmasını, Kırım Savaşı sırasında, savaş maliyetlerini karşılamak için gerçekleştirdi. Ancak mali durumu düzelmeyen devlet, savaştan sonra da borç almayı sürdürdü. Bundan sonra da borçlanmayı neredeyse alışkanlık haline getiren Osmanlı Devleti, yaşadığı her ekonomik sıkıntıda dış borç almaya başladı. Bu borçların verimli kullanılamaması sonucu, kısa sürede, değil borçlar, faizleri bile ödenemez hale gelindi. 1874' te devlet mali iflasın eşiğine geldi ve bir kararname çıkardı. Bu kararnamede, Osmanlı Devleti vadesi gelen borç taksitinin ancak yarısını ödeyeceğini açıklıyordu. Ancak açıklanan bu söz de yerine getirilemedi. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Osmanlı yönetimi yeni bir mali bunalıma sürüklendi ve Osmanlı Bankası ile Galata Bankerleri'nden almış olduğu iç borçlarını da ödeyemeyeceğini açıkladı.

Hiç bir borç ödemesini yapamayan Osmanlı Devleti, sonunda alacaklılarla anlaşma yoluna gitti. Alacaklılarla masaya oturan yaşlı imparatorluk, 1879'da damga, alkollü içki, balık avı, tuz ve tütünden alınan vergi gelirlerini 10 yıl boyunca iç borçlar karşılığı olarak alacaklılara bıraktı. Ancak alacaklı Avrupa devletleri buna tepki gösterdi ve 1881'de damga, alkollü içki, balık avı, tuz, tütün ve ipekten alınan vergilerin tüm geliri iç ve dış borçlara ayrıldı. Bu vergileri toplama ve alacaklılara ödeme görevi de yeni kurulan Düyun-u Umumiye İdaresi’ne verildi. Bu kurum kurulduktan sonra da Osmanlı Devleti mali sıkıntılar nedeniyle dış borç almak zorunda kaldı.

Lozan Antlaşması ile, Osmanlı Devleti' ni yarı-sömürge seviyesine indiren bu kurumun vergi gelirlerini denetlemesi sona erdirildi. Sadece borçların alacaklılara paylaştırılması görevini sürdürmeye devam etti.

Bu borçlar, Osmanlı Devleti çöktükten sonra, Osmanlı topraklarında kurulan devletler arasında paylaştırıldıysa da en büyük borç yükü Türkiye'ye verilmiştir.

Türkiye Düyun-u Umumiye' ye olan borcunun son taksitini, ilk dış borcun alınmasından tam bir yüzyıl sonra, 1954'te ödedi bu dönemin sonunda; Fransa 1881'de tunusu işgal etti, İngiltere 1869 da Suveyş kanalının açılmasıyla daha da değerlenen Mısır'ı uzakdoğudaki sömürgelerine giden yolun güvenliği için 1882 de işgel etti, Avusturya 1908 de Bosna Hersek'i topraklarına kattı, girit halkı 1908 de Yunanistan'a bağlandığını açıkladı, Bulgaristan 1908 de bağımsızlığını ilan etti.

Düyun-u Umumiye binası, İstanbul-Eminönü ilçesinde bulunmaktadır. Bina Cumhuriyet döneminde Atatürk'ün emri ile İstanbul (Erkek) Lisesi 'ne tahsis edilmiştir. İstanbul Lisesi (Kuruluş 1884) günümüzde bu binada eğitim vermeyi sürdürmektedir.



Alıntı

OSMANLININ TİCARET VE İHRACAT KAVRAMLARINI MAHVEDEN KAPİTÜLASYONLARIN TARİHÇESİ.

Sözlük anlamıyla; bir ülkenin, vatandaşlarının zararına olacak şekilde yabancılara verilen ayrıcalıklar. Osmanlı Devleti'nde Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1535'de ilk kez padişah fermanıyla Fransızlara tanınan hakların tümü.

Fransa Kralı I. François 1525'de Cermen İmapartoru V. Carlos tarafından esir alınmış bunun üzerine Kralın annesi Kanuni'ye bir mektup yazarak yardım istemiştir. Bu sırada Mohaç Seferi'ne çıkacak olan Kanuni, bu yardımla Habsburglarla yakınlaşma sağlanabilir düşüncesiyle, yardım etmeyi kabul etmiştir. Fakat herşey Sultan Süleyman'ın planladığı gibi olmamış, Fransız dostluğu zamanla resmi bir kimlik kazanmıştır.

1535'te Fransızlarla Osmanlı Devleti arasında imzalanan antlaşmayla Fransızlara birtakım haklar verilmiştir. Kapitülasyonlar, bu dostluk antlaşmasının yarattığı yakınlaşma ortamında verilmiş olan haklardır. Buna göre; Fransız bayrağı taşıyan gemiler Osmanlı egemenliğinde bulunan bütün limanlarda serbestçe ticaret yapabileceklerdi. Diğer yabancı devletler gemilerini, Osmanlı egemenliğinde bulunan denizlerde ancak Fransız bayrağı altında ticaret yapabileceklerdi. Bu sayede Fransızlar kapitülasyonlar gereği Osmanlı denizlerinde serbestçe ticaret yapma özgürlüğüne kavuşmuştu. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan Katoliklere ibadet özgürlüğü verilmesi, Fransız konsoloslarına kendi vatandaşlarıyla ilgili sorunların çözümlenmesinde yargı yetkisi tanınması gibi hükümler, daha sonraki yıllarda İmparatorluğun zayıflamasıyla, devletin bağımsızlığını yok edecek kurallar haline getirilmiştir.

1569, 1581, 1597, 1614, 1673 ve 1740 yıllarında yeni kapitülasyonlar verilmiştir. 1740 kapitülasyonlarıyla, Fransa'ya tanınan haklar daha da genişletilmiş, diğer batılı ülkelere de aynı hakların tanınması kabul edilmiştir. 1740 kapitülasyonlarından sonra Osmanlı sınırları içerisindeki yabancı devletlere çok geniş ticaret yapma olanakları sağlanmış, hatta bu haklar sayesinde İstanbul'da yanacı postaneler açılmıştı.

Sevr Antlaşması'nın imzalanmasıyla kapitülasyonlardan yararlanma hakkı Yunanistan ve Ermenistan'a verilmiş, yabancı gemilere, Türk gemilerine tanınan bütün hakların tanınması kararlaştırılmıştır. 22 Mart 1922'deki Sakarya Zaferi'nden sonra Paris'te toplanan İtilaf Devletleri Dışişleri bakanları konferansında ise İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Türkiye ve kapitülasyonlardan yararlanan öbür devletlerin katılmasıyla kurulacak bir komisyonca kapitülasyon hükümlerinin gözden geçirilmesi konusunda karara varılmıştır. Kapitülasyonlar Lozan Barış Antlaşmasıyla yürürlükten kalkmıştır.



Alıntı
OSMANLI’DAN KALAN BORÇLAR VE NASIL ÖDENDİĞİ..
(Uzunca bir yazı olduğundan, bu konuyu inceleyebilmeniz için link olarak veriyorum)

http://www.ekodialog.com/osmanli_ekonomisi/osmanli_devletinde_dis_borclar.html









Bu mesaj 1 kez ve en son kolye7 tarafından 25.12.2009 - 12:26 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 25.12.2009 - 12:16
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1270 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
SaYaCGIN (48), AnneminSariGülü.. (34), kotza1 (55), keremcik (52), fatih GUNES (49), muhsin p.o. (52), tuva (42), Dostluklar_Baki (39), meydan26 (50), mehlika akasya (45), panter32 (50), NÖBETCI (47), baranbari (49), friendsofmehdi (39), tatar_salih (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.63325 saniyede açıldı