0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » OSMANLI TARİHİ ve MEDENİYYETİ » Kos Koca Tarih Ayasofya...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Ukab su an offline Ukab  
Kos Koca Tarih Ayasofya...

575 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.01.2007
En Son On: 05.02.2010 - 15:42
Cinsiyeti: Erkek 
Bugün tüm müslümanların duyduğu hüznün toplamından daha fazla mahzundur AYASOFYA...

Öz vatanında garib,öz vatanında parya...

Gayesi olup ve onunla yoğrulmuş olan ibadethane görevini yapamamakta,fethin sembollüğünü simgeleyememekte Ayasofya... Fatih gibi madde ve manayı cem etmiş bir kumandana,bir elemana sahib olamamanın hüznüyle yaşamakta adeta Ayasofya...

Tekrar kendisini fethedecek bir Fatihi bekleme uğruna adeta kavrulmada Ayasofya... Arif Nihat Asya’nın;

Hala ne diye oyunda oynaştasın.

Sen ki Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın...

İfade ettiği gibi; ”Oyun ve oynaş”devam etmekte ve Fatihler bir yandan kendisini doğuracak anaları beklemekte,bir yandan Fatihlerin İstanbulu fethedecek yaşa ulaşmalarını ve büyümelerini beklemektedir. Hem anaların yetişmesi,hem de Fatihlerin yeşerip,yetişmesi...

Ayasofyayı fethetmenin yaşı kaç? Acaba kaç yaş olması gerekmektedir?

Bu bir sitemdir: Kendi değerlerimize sahib olacak kadar değerimiz var mı?

Ayasofya açılmadı,demek hatır ve hatıramız yok...

Habitat ise; bütün dünyayı bağrında toplayan İstanbulun içindekilerle beraber hatırlanması ve hatırlatılması olayıdır.

Bugün dünyanın hatırına dahi olsa,yeni bir atılımın,değişik katılımın hatırasına dahi olsa,Ayasofya bu hüznünden kurtarılmalı,asliyetine kavuşturulmalıdır.

Dünyanın değişik yerlerinden on binlerce insan,dünyanın göz bebeği İstanbula akın edecektir. Bunlar belki de her tarafı gezecek,her şeyi soracaklar...

Peki; ya şu şanlı ve şerefli,camiyi hatırlatan minareleriyle eskiden beri devam eden camilik belgeleriyle,bir çok manevi hatıralarıyla Ayasofya ne vazife yapmaktadır?

Asli vazifesi,geçmişten süre gelen bir müzelik durumu olmamış iken; göstermelik olarak müze göstermekle atalete uğratıp,onu atıl bıraktırmak; dünya ve ahiret büyük bir vebal ve bir yük değil midir?

Vicdani bir azap; insani bir kayıp değil midir? Eğer Türkiye yi ve boyunu aşan bir mesele ise bu durum istişare babından dile getirilmeli veya Habitat da konuşulmalıdır...

Kültür bakanlığı bu işe eğilmeli... Acizliğini silmelidir...

Milleti bağlayan bu bağlar çözülmelidir.

Bağlı insan,dağlanmış insandır. Bu dağlanmışlıktan kurtulunmalı...

Millette,Ayasofya da gerçek hürriyetine kavuşmalıdır.

Açmazsanız,bu millet sizi Habitat-a şikayet edecektir. Etsinler mi?

Bütün bu ve buna benzer meselelerin temelinde hazımsızlık yatmaktadır. Milletin hatıralarını hatırına dahi olsa hazmedilmesi gerek. Zira bütün bu başarısızlıkların temelinde yatan,hazımsızlıktır.

Dinden uzak olmak,onu yaşamamak,hazmetmemeği gerektirmez. Hazmedilmemesi toplumu madden ve manen huzursuz edecektir.

Toplum sahib olduğu ve ileride alabileceği değerleri elde etme yolunu başka yollarda aramamalı... Başka şeylerle kendisini tatmine çalışmamalı...

Madde ve manadan elini çekmemeli... Bil’akis elini atmalı... Uzatmalı... Hazmederek ruhuna sindirmelidir.

Bir-iki asırdır kaçışımız,yabani davranmamız bizlerinde manevi desteğimizi kaybetmemize neden olmuş,düşüşe doğru bizleri terk etmiş.

Bizler cumhuriyet devrinin nesilleri olarak; Osmanlıdan kalanı yemekteyiz. Daha doğrusu yeyip yeyip bitirmekteyiz. Ancak bitirme uğruna bir türlü bitmemekte,bitirilmektedir. Öyle ki bu hal ve durum bizi ve devleti de bitirmekte,bitişe ve inişe götürülmektedir.

Bitmemek için bitirmemek gerek... Bitmemek için biriktirmek gerek...


HÜZNÜMÜZ HÜZNÜNDÜR HÜZNÜN HÜZNÜMÜZDÜR AYASOFYA


Bazı sözler,cümleler sadırdan,bazıları da satırdandır.

Maalesef bu karanlık asrın,karanlık sadırlı insanları da sadır değil,satır insanlarıdır.

Bir asırdır millet mahzun... Karalar bağlamış... Kara kara düşünmede...

Ayasofya durur mu? Sevinebilir mi Ayasofya? Milletin hüznünü temsilen,oda bizim hüznümüze ortak olmuş. Ayasofyam da mahzun... Yemin etmiş,ahdetmiş,söz vermiş,va’d etmiş... Ki,sizler hüzün perdenizi kaldırmadıkça,ben de ebediyyen kaldırmam. Hüznünüz hüznümdür. Sevinciniz sevincimdir,demektedir.

Dünyanın göğsü İstanbul,İstanbulun sadrı ise Ayasofya...

Siper et göğsünü dursun bu hayasızca akın.

Sana va’dettiği günler yakındır Hakkın.

Kim bilir belki yarın,belki yarından da yakın...

Va’dedilen günü hürmetine,sadrı yıkıkların hayasızca akınına göğsünü siper etmede Ayasofya... Sadırlılara,sadrı açıklara hasret içerisinde bekleyerek...

“Elem neşrahleke sadrek”,”Sadrını açmadık mı? ”

Bu fermanı ilahiye itimadımdır. “Rabbiş rahli sadri”,”Rabbım! Sadrımı-sadrımızı- aç,inşirah ver.”

Evet,sadırlar değişirse,satırlar kalır mı? Onlarda değişir,değiştirilir. Değiştir değiştirebildiğin kadar! Bin yıllık birikimde olsa...

20. asır tüm vahşetiyle sadır-sızların sadırlılara karşı olduğu bir asır...

Ey Ayasofyam! sen her gün mahzunsun. Ben ise bugün mahzunum. Bugün mahzunluk sırası bende. Bu kadar insandan sonra mahzunluk sırası bana da geldi. Bana düştü.

İmzam hüznümdür.

Millet mazlum. Ayasofya mazlum. Mazlumun duası reddedilmez. Ta arşa dek çıkarmış.

Ben ve ayasofya elimizi açmış,Rabbimize mazlumun duasıyla mazlumane ve mahzunane dua ediyoruz ve diyoruz ki:

“Allahım! Ayasofyayı güldüreni iki cihanda da güldür. Onu ağlatanı her iki dünyada da ağlat Allahım! Ağlat Allahım! Ağlat Allahım! Amin...”

Biliyor ve inanıyorum ki; saadetimiz Ayasofyanın açılmasındadır. Onun işaret ve alametidir.

Dünyayı istiyenler onu açsın ve açmalıdır. Ahireti isteyenler de onun açılmasına yardım etmelidirler. her iki hayatı ve saadeti istiyenler bir an evvel onu açmaya çalışmalıdırlar.

Ayasofyanın açılması,hristiyanlığın İslâmiyete devir-teslimin bir belgesidir.

Ayasofyanın açılması; Masonluğun çatlayan belinin kırılıb yıkılmasıdır.

Ayasofyanın açılması; kaynayan fitne kazanının durulması,bazı hesapların durmasıdır.

Ayasofyanın açılması; İslam aleminin sevinci,bağlayıcı ve boğucu bağların bağlarının çözülmesidir.

Fatihi Fatih yapan İstanbulun açılışı ve Ayasofyanın var oluşu,varlığının ortaya çıkışıdır. Maddi varlığının ötesinde mânevi varlığıdır.

Fatihin fethinden önce de İstanbul ve Ayasofya vardı. Sadece kalıbdan ve maddeden ibaret bir belde idi. ruhsuz bir cesed...

Fatihle ve fetihle o ruh kazanılmış,madde manasına kavuşmuştu.

Peki ya şimdi ki durum nedir? Madde ve manada neyi ve kimi temsil etmektedir? Ne kadar temsiliyet görevini hatırlatmaktadır?

Kısaca; Şimdiki İstanbul hangi İstanbuldur? Fetihden önceki mi,sonraki mi? Neyiyle? Ne kadar?

İstanbul asliyetine kavuşmalı ve kavuşturulmalıdır.

İstanbul,İslambol olmalıdır. Hem madden,hem de manen...

Sur-da bir gedik açtık,mukaddes mi mukaddes.

Ey kahpe rüzgar,her nereden esersen es.


Mehmedim başlar yüksekte

Ölsek de sevinin,eve dönsek de.

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte

Yarın elbet bizim elbet bizimdir.

Gün doğmuş,gün batmış

Ebed bizimdir...
Ekleme Tarihi: 24.02.2007 - 09:24
Bu mesajı bildir   Ukab üyenin diğer mesajları Ukab`in Profili Ukab Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1021 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hicran_50 (37), usri_yusraa (37), DÝYARBAKIR.. (33), ahmet_erdogan33.. (38), eryal (62), ((-AySeNuR-)) (29), Memet (43), berfo2004 (44), HÜKÜM (54), nerro_22 (34), engin03 (39), cenngiz (55), apo28 (41), KalbiGüzelKiz (41), ismail36 (38), hakikat_nuru (46), gencolhan (48), roket (39), yasarozdemir (44), harbi (55), yusuf_k9 (44), bhdr_84 (40), tugbali (37), orhan yurt (53), mehmet balaca (43), Mehmet Balaca (43), serkantokmak (49), rabiaaslan (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.55354 saniyede açıldı